Aslında büyü kendi kendisine şişen, gözleri
boyayan, kalplere dehşet salan ve pek çok kimseye kendisinin
üstün olduğunu, her şeyi süpürüp götüreceğini
ve yok edeceğini zihinlerde canlandıran boş bir
çabadır! İşte batıl adı verilen bu
boş çabalar doğru yolu gösteren ve kendisine güveni
olan gerçekle karşılaşınca birden bire balon
gibi iniverir, bir kirpi gibi büzülür, kuru yaprağın
ateşi gibi sönüverir! Öyleyse gerçek daha ağır
basar, kuralları değişmez, kökleri derindedir...
Ve burada Kur'an'ın ifadesi niteliklere göndermelerde
bulunuyor, gerçeği ağırlığı olan
bir realite olarak canlandırıyor: "Böylece
gerçek ortaya çıktı." Sağlamlaştı
ve yerini buldu... gerçeğin dışında
şeyler ise, dağılıp gittiler, silindiler... "Ve
onların bütün marifetleri boşa çıktı."
Gözleri kamaştıran yükselişten,
parlayıştan sonra batıl mağlûp oldu. Batıl
yolunda olanlar da... Sefil oldular. Herkese rezil oldular. Büzülüp
kaldılar:
"Orada yenilgiye uğradılar. Ve burunları (onurları)
kırılıverdi."
Fakat ansızın karşılaşılan bu
olay henüz sonuçlanmamışken sahnede hiç beklenmeyen
bir başka olaya, büyük bir olaya yer veriliyordu: