66- Böylece kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük
etsinler ve dünyada zevkleri ile oyalansınlar bakalım!
Nasıl olsa ilerde gerçeği öğreneceklerdir.!
67- Çevrelerindeki beldelerde oturan insanlar kaçırılırken,
can güvenliğinden yoksun bir hayat yaşarken
onların kentini dokunulmaz ve güvenli bir belde yaptığımızı
görmüyorlar mı? Buna rağmen hâlâ asılsız
ilahlara inanıp Allah'ın nimetlerini inkâr mı
ediyorlar?
68- Allah hakkında yalan uydurarak O'na iftira edenden ya
da gerçeği yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirlerin
yeri cehennem değil mi?
"Böylece kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük
etsinler ve dünya zevkleri ile oyalansınlar
bakalım! Nasıl olsa ilerde gerçeği öğreneceklerdir."
Bu ifade bir yönden ilerde karşılaşacakları
kötü akıbeti ima eden gizli bir tehdittir.
Sonra müşriklere, yüce Allah'ın kendilerini şu
anda yaşadıkları güvenli ve dokunulmaz evin
çevresine yerleştirmekle bahşettiği nimet
hatırlatılıyor. Ama onların Allah'ın
nimetini hatırlamadıkları O'nun birliğine
inanmak ve sadece O'na ibadet etmek suretiyle O'na yönelik şükür
görevini yerine getirmedikleri tam tersine burada yaşayan mü'minleri
korkuttukları, onları sindirmeye çalıştıkları
vurgulanıyor!
"Çevrelerindeki beldelerde oturan insanlar kaçırılırken,
can güvenliğinden yoksun bir hayat yaşarken
onların kentini dokunulmaz ve güvenli bir belde yaptığımızı
görmüyorlar mı? Buna rağmen hâlâ asılsız
ilahlara inanıp Allah'ın nimetlerini inkâr mı
ediyorlar?"
Dokunulmaz ve güvenli bir belde olan Mekke'de oturanlar
hayatlarını güven içinde sürdürüyorlardı.
İnsanlar Allah'ın evinden dolayı onlara saygı
gösteriyorlardı. Öte yandan çevrelerinde yaşayan
kabileler birbirlerini boğazlıyor, birbirlerinden
korkarak can güvenliğinden yoksun bir hayat sürdürüyorlardı.
Ancak Allah'ın içinde yaşayanlarla birlikte güvenli
yaptığı evinin bulunduğu Mekke kentinde güvenlik
içinde yaşayabiliyorlardı. Buna rağmen
Allah'ın evini putların sergilendiği bir yere dönüştürmeleri,
orada Allah'tan başka herhangi bir yaratığa ibadet
etmeleri tuhaftır: "Buna rağmen hâlâ asılsız
ilahlara inanıp Allah'ın nimetlerini inkâr mı
ediyorlar?" "Allah hakkında yalan uydurarak O'na
iftira edenler ya da gerçeği yalanlayandan daha zalim kim
olabilir? Kâfirlerin yeri cehennem değil mi?"
Kuşkusuz onlar yüce Allah'ın ortaklarının
bulunduğu iddia etmekle O'na iftira ediyorlardı.
Kendilerine sunulan gerçeği yalanlayıp inatla
karşı çıkıyorlardı. Hem cehennem kâfirlerin
yeri değil midir? Evet, kesinlikle...
Ankebut suresi bir başka grubun yer aldığı
bir tabloyu sunmakla son buluyor. Bunlar Allah'a ulaşmak,
O'na bağlanmak için O'nun yolunda cihad eden kimselerdir.
Allah'a giden yolda karşı karşıya
kaldıkları zorluklara katlanan, hiçbir sorumluluktan
kaçınmayan, asla ümitsizliğe düşmeyen
kimselerdir. Kendi nefislerinin baştan çıkarıcı
oyunlarına, insanların dinden döndürme amaçlı
baskılarına karşı sabreden kimselerdir. Yüklerini
omuzlayıp yabancısı oldukları uzun ve
meşakkatli yola koyulan kimselerdir. Kuşkusuz Allah
onları yalnız başlarına
bırakmayacaktır. İmanlarını geçersiz
saymayacak, cihadlarını unutmayacaktır. Yüce katından
onları görüp hoşnut edecektir. Kendi uğrunda
giriştikleri cihad hareketini görecek ve onları kendi
yoluna iletecektir. kendisine ulaşmak için nasıl
çabaladıklarını görecek ellerinden tutacaktır.
Zorluklara karşı sabredişlerini, her zaman iyi
davranışlar içinde oluşlarını görecek
ve onları nimetlerin en iyisi ile ödüllendirecektir.
69- Uğrumuzda cihad edenleri, kesinlikle bize
ulaştıran yollara erdiririz. Hiç kuşkusuz Allah
iyi işler yapanlarla beraberdir.