57- Her canlı ölümü tadacak ve sonra hepiniz benim
huzuruma döndürüleceksiniz.
Ölüm her yerde kaçınılmazdır. Şu halde
atılacak adımda ölüm riskini hesaplamak yersizdir.
Çünkü onlar ölümün nedenlerini bilmiyorlar. Dönüş
Allah'adır. En sonunda O'nun huzurunda
toplanılacaktır. Üstelik onlar Allah'ın
yarattığı geniş yeryüzünde O'nun himayesine
doğru hicret ediyorlar. Ömürlerinin sonunda da O'na
döneceklerdir. Onlar dünyada da ahirette de Allah'a dönmekten
başka seçeneği bulunmayan kullardır. Bu
yatıştırıcı mesajlardan sonra artık
kimin içinden ölüm korkusu geçebilir? Hicret buyruğu
karşısında kimin içi daralabilir?
Buna rağmen yüce Allah sadece kendisine döneceklerini
vurgulamakla yetinmiyor. Bir de Ahirette kendileri için hazırlanan
nimetleri açıklıyor. Onlar bir ülkeyi terk etmek
durumunda kalıyorlar. Buna karşılık geniş
bir yeryüzü bekliyor kendilerini. Evlerini barklarını
geride bırakıyorlar.
Karşılığında ise cennete konuyorlar.
Geride bıraktıklarının türünde ama daha
büyük bir karşılık elde ediyorlar!
58- İman
edip iyi ameller işleyenleri, altlarından çeşitli
ırmaklar akan ve içlerinde sürekli kalacakları yüksek
köşklere yerleştiririz. İyi işler
yapanların alacakları ödül ne güzeldir!
59- Onlar ki, sıkıntılar
karşısında sabrederler ve sadece Rabb'lerine güvenirler.
60- Nice hayvanlar var ki, rızıklarını
sağlamaya güçleri yetmez. Onların ve sizin
rızkınızı Allah sağlar. O her şeyi
işitir, her şeyi bilir.
Buradaki ifadede iyi işler yapmaları, zorluklara
katlanıp sabretmeleri, her hususta yüce Allah'a güvenip
dayanmaları ima ediliyor!
"İyi işler yapanların alacakları
ödül ne güzeldir. Onlar ki, sıkıntılar karşısında
sabrederler ve sadece Rabb'lerine güvenirler."
Bu ifade, güven aşılayıcı ve
cesaretlendirici sözlere ihtiyaç duyulan son derece sıkıntılı
ve korkulu bir ortamda bu kalplere güven aşılamayı,
cesaret vermeyi amaçlayan bir mesaj içeriyor. Bunun ardından
vatan, mal, alışılan iş ve çalışma
alanı, bilinen rızık kazanma yöntemleri terk
edildikten sonra kalplerde rızık korkusu baş gösterir.
Kalplere hafiften dokunduktan sonra bu endişeye de yer
kalmıyor!
"Nice hayvanlar var ki, rızıklarını
sağlamaya güçleri yetmez. Onların ve sizin
rızıklarınızı Allah sağlar."
Bu mesaj, kendi hayatlarından gözlemlenebilen bir
realiteyi hatırlatarak kalplerini uyarmayı amaçlıyor.
Çünkü nice hayvanlar var ki, kendi rızıklarını
sağlamaya, toplamaya, taşımaya ve kendi
başına ilgilenmeye güçleri yetmez. Nasıl
geniş rızık imkanları elde edeceklerini ve
nasıl koruyacaklarını bilmezler. Buna rağmen yüce
Allah bu canlıların rızıklarını gönderir
ve açlıktan ölmelerine izin vermez. Aynı şekilde,
insanlar rızıklarını kendilerinin
kazandıklarını, kendilerinin ortaya çıkardıklarını
sansalar bile, onları da yüce Allah rızıklandırıyor.
Yüce Allah onlara rızık elde etmelerini sağlayacak
araçlar ve yöntemler bahşetmiştir. Bu ise Allah
tarafından bahşedilmiş başlı
başına bir rızıktır. Çünkü Allah'ın
ardımı olmaksızın bunları elde etmeleri
imkansızdır. Şu halde hicret esnasında
rızık darlığı yaşanacağına
ilişkin korku yersizdir. Çünkü onlar Allah'ın
yarattığı yeryüzünün herhangi bir yerine göç
eden Allah'ın kullarıdırlar. Nereye giderlerse
gitsinler Allah onları rızıklandıracaktır.
Tıpkı kendi rızkını taşıma gücünden
yoksun bulunan hayvanları
rızıklandırdığı gibi. Yüce Allah bu
güçsüz ve çaresiz canlıları
rızıklandırıyor ve kendi hallerine
bırakmıyor.
Bu sevecen ve derin etkili mesajlar, onların Allah'a
bağlanmaları ile, Allah'ın gözetim ve yardımını
düşünmeleri ile son buluyor. Çünkü yüce Allah onları
işitiyor ve ne durumda olduklarını biliyor. Bu yüzden
onları kendi başlarına bırakmıyor: "O
her şeyi işitir, her şeyi bilir."
Bu kısa gezinti de böylece sona eriyor. Bu
gezintide
kalplerin bütün bölmelerine, köşe-bucaklarına
dokunulmuş, yurdu terk etme durumunda içlerinde uyanan tüm
düşüncelere, endişelere cevap verilmiştir. Böylece
tüm korkular sonsuz bir güvene, sıkıntılar huzura,
zorluklar rahata dönüşmüştü. Kalpler sonsuz merhamet
sahibi, kullarına nimetler bahşeden Allah'ın
himayesinde yakınlık, gözetim ve güven duygularına
bürünmüş, huzura kavuşmuşlardı.
Dikkat edin! Kalpleri yaratan yüce Allah'dan başkası
kalplerde depreşen duyguları bu şekilde bilemez.
Kalplerin içindeki duygu ve düşünceleri bilen Allah'dan başkası
onları yatıştıramaz tedavi edemez.
MÜŞRİKLERİN SAÇMALAMALARI
Mü'minlerle çıkılan bu gezintiden sonra surenin
akışı yeniden müşriklerin tutum ve
davranışlarındaki çelişkileri gözler önüne
seriyor. Müşrikler yüce Allah'ın gökleri ve yeri
yarattığını, güneşi ve ayı
insanların yararına sunduğunu, gökten su indirip
bu su aracılığı ile ölü toprağı
canlandırdığını kabul ediyorlardı.
Bu kabullenmeye bağlı olarak O'nun kendi
rızıklarını bollaştırıp
azalttığına da inanıyorlardı.
Korktukları zamanlar da sadece Allah'a dua ederek yöneliyorlardı.
Bütün bunlardan sonra da kalkıp Allah'a ortak
koşuyorlardı, sırf O'na kulluk sunan mü'min kullarına
çeşitli baskılar uyguluyorlardı. Bu mü'min kulları
çelişkiden ve karışıklıktan uzak inanç
sistemlerinden vazgeçirmek için her türlü işkence ve
sindirme yöntemlerine başvuruyorlardı. Yüce Allah'ın
kendi saygın ve dokunulmaz evinin (Kabe'nin) çevresinde
onların güvenli bir ortamda hayatlarını sürdürmelerini
sağlamakla kendilerine bahşettiği nimeti unutarak,
bu dokunulmaz ve saygın evde O'na kulluk sunanları
korkutuyor, terör estiriyorlardı.