16- İbrahim'i de peygamber olarak gönderdik. Hani o soydaşlarına
dedi ki; "Allah'a kulluk ediniz, O'ndan korkunuz. Eğer
bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. "
17- Sizler Allah'ı bir yana bırakarak birtakım
putlara tapıyor, düzmece iddialar ortaya atıyorsunuz.
Allah'ı bir yana bırakarak
taptığınız putlar size rızık
veremezler. Rızkınızı Allah katında
arayınız, O'na kulluk ediniz, O'na şükrediniz,
O'nun huzuruna döndürüleceksiniz.
18- Eğer peygamberinizi yalanlıyorsanız, biliniz
ki, sizden önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı.
Peygamberin görevi, ilahi mesajı açıkça duyurmaktan
ibarettir.
Hz. İbrahim onları oldukça sade ve basit ifadelerle
çağırmış, sözlerinde kapalılığa,
giriftliğe yer vermemişti. Bu çağrıda son
derece ince ve bilinçli bir sıralama göz önünde
bulundurulmuştur. Dava adamları bu incelik üzerinde
iyice düşünmelidirler.
Hz. İbrahim soydaşlarını inanmaya çağırdığı
davanın gerçek mahiyetini açıklayarak sözlerine başlamıştı:
"Allah'a kulluk ediniz, O'ndan korkunuz."
Sonra bu gerçeği ve bu gerçeğin içerdiği
onlara yönelik iyiliği sevdirmeye çalışmıştı.
Keşke iyiliğin nerede olduğunu bilselerdi:
"Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."
Bu değerlendirme cümlesi onları
cahilliklerini bırakıp kendileri için hayırlı
olanı seçmeye özendiren anlamlar içermektedir. Bu, aynı
zamanda köklü bir gerçeğin ifadesidir de. Sırf
etkileyici sözlerle heyecanlandırma amacını gütmüyor.
Üçüncü adımda Hz. İbrahim -selâm üzerine olsun-
onların benimsedikleri inanç sisteminin çarpıklığını,
kokuşmuşluğunu değişik yönlerden açıklamıştı.
Birincisi; onlar Allah'ı bir yana bırakarak ağaçtan
yontulmuş heykellere, putlara ibadet ediyorlardı. Bu ise,
özellikle Allah'a yönelik ibadetle bir tutulduğunda son
derece küçük düşürücü, ilkel bir ibadet şeklidir.
İkincisi, onlar bu ibadetleri yaparlarken, herhangi bir
kanıta bir delile dayanmıyorlardı. Sadece uyduruyor,
saçmalıyorlardı. Daha önce benzeri görülmemiş,
geçmişte yapılmamış bir şey icad
ediyorlardı. Asla bir temele dayanmadan kendi kendilerine
uyduruyorlardı. Üçüncüsü ibadet ettikleri bu putlar,
onlara bir yarar dokundurmuyordu, bir rızık vermiyordu.
"Allah'ı bir yana bırakarak
taptığınız putlar size rızık
veremezler." Dördüncü adımda, onları yüce
Allah'a yöneltiyor, rızıklarını O'nun
katından arasınlar diye. Çünkü rızık,
ihtiyaçlarını ilgilendiren, ayrıca önemsedikleri
bir meseledir.
"Rızkınızı Allah katında
arayınız."
Rızık meselesi ruhların, özellikle imanın
kaplamadığı nefislerin en büyük uğraşıdır.
Şu kadar var ki, rızkı sadece Allah katından
aramak sırf ruhlardaki gizli eğilimleri harekete geçirmek
amacı ile değil, bir gerçek olduğu için
vurgulanmaktadır.
En sonunda ise, onları rızıkları
bahşeden, birçok nimet lütfeden yüce Allah'a ibadet etmeye,
nimetlerine karşılık O'na şükretmeye çağırıyor:
"O'na kulluk ediniz, O'na şükrediniz."
Bu ifadenin sonunda da Allah'dan kaçıp
kurtulamayacaklarını, iyisi mi O'na ibadet ederek, O'na
şükrederek mü'min kullar olarak O'na dönmelerini
belirtiyor:
"O'nun huzuruna döndürüleceksiniz."
Bütün bunlardan sonra yine de peygamberi yalanlıyorlarsa,
bundan basit, bundan önemsiz ne var ki! Çünkü onlar, Allah'a
hiçbir zarar veremezler. O'nun peygamberine hiçbir şey
kaybettiremezler. Nitekim onlardan önce de birçok toplumlar
kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamışlardı.
Peygamberin, Allah'ın mesajını açıkça
duyurmaktan başka bir görevi yoktur!
"Eğer peygamberinizi yalanlıyorsanız,
biliniz ki, sizden önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı.
Peygamberin görevi ilahi mesajı açıkça duyurmaktan
ibarettir.
İşte, Hz. İbrahim -selâm üzerine olsun- adım
adım onları böyle yakalıyor. Bu şekilde
yolunu bulup kalplerine giriyor. Büyük bir dikkatle, etkileyici
uyarılarla bam tellerine böyle dokunuyor. Hiç kuşkusuz
bu adımlar davet metodu için bir örnek sayılır.
Her zaman ve her yerdeki dava adamlarının bu örneği
titizlikle incelemeleri gerekir. Aynı yöntemle ruhlara ve
kalplere hitap edebilmeleri için sözlerini bu tarzda
yöneltmeleri bir zorunluluktur.
Ayetlerin akışı kıssayı bitirmeden
önce bir noktada duruyor ve Allah'a iman
davasını reddeden, O'na dönüşü, ölümden
sonra dirilişi ve Allah'ın huzurunda toplanmayı
yalanlayan tüm kâfirlere hitap ediyor!