14- Biz Nuh'u, soydaşlarına peygamber olarak gönderdik.
Dokuzyüzelli yıllık bir süre boyunca aralarında
kaldı. Sonunda zalimliklerini inatla sürdürürlerken,
Tufan'a yakalandılar.
15- Buna karşılık Nuh'u ve gemidekileri
kurtararak bu olayı bütün insanların ders
alacakları bir mucize yaptık.
Tercih ettiğimiz görüşe göre, Hz. Nuh'un soydaşlarını
Allah'ın ayetlerine inanmaya çağırdığı
peygamberlik dönemi dokuzyüzelli yıl sürmüştür. Ayrıca
peygamberlik döneminden önce belirsiz bir süre aralarında
yaşamıştı. Yine Tufan'dan sonra ne kadar sürdüğü
bilinmeyen bir süre daha yaşamıştır. Hiç kuşkusuz
bu, son derece uzun ve insanların yaşam süreleri bakımından
alışık olmadığımız, doğal
olmayan bir ömürdür. Ancak biz bu bilgiyi varlık aleminin
en doğru kaynağından ediniyoruz. Zaten
doğruluğunun tek kanıtı da budur. Eğer
Hz. Nuh'un bu uzun ömrüne bir açıklama getirmek istersek,
şunları söyleyebiliriz: İnsanların
sayısı o gün için az ve sınırlıydı.
Bu yüzden, yüce Allah'ın yeryüzünün imarı ve
hayatın sürmesi için zorunlu olan sayı çokluğunun
yerine az sayıdaki insanlara uzun ömürler vermesi normaldir.
Daha sonra insanlar çoğalıp yeryüzü imar edilince.
artık insanların uzun süre yaşamalarına gerek
kalmamıştır. Birçok canlının yaşam
sürelerinde bu husus göz önünde bulundurulmuştur.
Çünkü canlılar arasında sayı ve nesil
azaldıkça, ömür uzuyor. Nitekim akbabalarda ve kaplumbağa
gibi bazı sürüngenlerde durum bundan ibarettir. Bunlardan
bazılarının ömrü yüzyıllar bulur. Öte
yandan milyonlarca üreyen sinekler iki haftadan fazla yaşamazlar.
Şair bu gerçeği şu şekilde ifade etmektedir!
Küçük kuşların çok olur yavrusu
Ama anne şahinin yavrusu azdır.
Bu yüzden şahin kuşunun ömrü uzundur. Zayıf
ve küçük kuşlar ise az yaşarlar. Ama her şeyin
arka planındaki olağanüstü hikmet Allah'a özgüdür.
O'nun katında her şeyin belirlenmiş bir planı
vardır. Dokuzyüzelli yıllık gibi uzun bir ömrün
meyvesi ise sadece Hz. Nuh'a inanan az sayıdaki mü'min olmuştur.
Kâfirliklerini, inatçılıklarını, yıllar
yılı süren davete karşı olumsuz
tavırlarını sürdüren zalim kalabalığı
ise, Tufan önüne katıp götürmüştür. Gemiye binen
az sayıdaki mü'min de kurtulmuştur. Böylece Tufan ve
gemi kıssası "bütün insanların ders
alacakları bir mucize" olarak
kalmıştır. Bu mucize, yüzyıllardır
insanlara küfrün ve zulmün acı akıbetini
anlatıyor.
Hz. Nuh'un -selâm üzerine olsun- kıssasından sonra,
surenin akışı yüzyılları bir çırpıda
aşarak insanlığa gönderilmiş büyük risalete,
Hz. İbrahim'in sunduğu mesaja ulaşıyor!