98- De ki; `Ey ehl-ı kitap, Allah
yaptıklarınızı görüp dururken niye O'nun
ayetlerini inkar ediyorsunuz?'
99- De ki; `Ey
ehl-ı
kitap, niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye
yeltenerek inananları o yoldan döndürmeye çalışıyorsunuz?
Oysa onun doğru olduğunu biliyorsunuz. Allah
yaptıklarınızdan kesinlikle habersiz değildir :
Ehl-i kitabın ipliğini pazara çıkaran (ayıplayan)
bu gibi ifadeler bu surede ve diğer surelerde açıkça
tekrarlanır. Bu açıklamalar, öncelikle ehl-i kitabı
gerçek konumlarıyle yüzyüze getirmeleri, gerçekte kâfir
oldukları halde iman ve dindarlık maskesine bürünmelerine
karşın onları gerçek sıfatlarıyle
vasıflandırması neticesinde faydalı
olmuşlardır. Onlar, Kur'an'daki Allah'ın ayetlerini
inkâr etmeleriyle kâfir olmuşlardır. Allah'ın
kitabından bir kısmını inkâr edense tümünü
inkâr etmiş demektir. Onlar şayet kendi
yanlarındaki Allah'ın ayetlerine gerçekten inanmış
olsalardı kendi Resullerinden sonra Allah'tan gelen ayetlere
de inanırlardı. Çünkü dinin hakikati birdir. Bunu
bilen, bundan sonra Resullerin getirdiği şeylerin de
hakk olduğunu bilir ve bu Resullere uymak suretiyle Allah'a
teslim olması gerektiğini de kabul eder... Oysa içinde
bulundukları bu durum, sonucundan ürperip korkmalarını
gerektiren bir hakikattir.
Daha sonra müslüman cemaatten, onların ehl-i kitab
oluşlarına kananlar bu açıklamayla
yanılgılarından kurtulurlar. Çünkü yüce Allah'ın
ehl-i kitabın gerçek durumunu açıkladığını
ve onları tam ve açık küfürle damgaladığını
görürler. Bundan sonra hiçbir şüphecinin şüphe
etmesine gerek kalmamıştır.
Arkasından yüce Allah, kalpleri ürperten bir ifadeyle
onları tehdit ediyor:
"Allah yaptıklarınızı görüyor"..
"Allah yaptıklarınızdan kesinlikle habersiz
değildir."
İnsan bütün yaptıklarına Allah'ın
şahit olduğunu ve kendisinden habersiz
olmadığını hisseder ve özellikle de yaptıklarının
küfür, hile bozgunculuk ve sapıklık olduğunu
bilirse bu tehdit daha bir korkunç olur.
Bu arada yüce Allah, inkâr edip, insanları menettikleri
hakkı aslında bildiklerini de kaydediyor.
"Oysa O'nun doğru olduğunu biliyorsunuz."
Buna göre onlar kesinlikle yalanladıkları şeyin
doğruluğuna ve insanları uymaktan
alıkoydukları şeyin sıhhatine
inanıyorlardı. Bu ise son derece çirkin ve istenmeyen
bir davranıştır. Böyle bir şey yapan, güven
ve arkadaşlığa layık değildir. Ona ancak
hakaret etmek ve kötülüklerini bir bir saymak yaraşır.
"Niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye
yeltenerek, inananları o yoldan döndürmeye çalışıyorsunuz?"
ayetinde yüce Allah'ın bu kavmi bu şekilde
nitelendirmesi karşısında bir nebze durmamız
kaçınılmazdır.
Bu şekilde meseleye dikkat çekmek büyük anlamlar ifade
etmektedir. Çünkü Allah'ın yolu dosdoğru yoldur. Onun
dışındakiler eğri ve yanlıştır.
Dolayısıyla insanlar Allah'ın yolunda gitmekten ve
müminler Allah'ın metoduna uymaktan
alıkonuldukları zaman, bütün işler istikametini
ve bütün ölçüler değerini kaybeder. O zaman yeryüzünde,
doğrulanması mümkün olmayan eğrilikten başka
birşey kalmaz.
Bu durumda meydana gelen şey fesattır.
Fıtratın bozulmasından ve hayatın
eğrilmesinden doğan fesat... Bu fesat, insanların
Allah'ın yoluna, müminlerin de O'nun metoduna uymaktan alıkonulmasının
sonucudur. Artık, düşüncede, vicdanda, ahlâkta,
davranışlarda, bağlılıklarda,
gidişatta, insanların birbiri ve içinde yaşadıkları
kâinat ile olan ilişkilerinde fesat egemen olur.
İnsanlar ya doğruluk, salâh ve iyilik demek olan Allah'ın
hayat için koyduğu metoduna uyup istikamet bulacaklar, ya da
O'nun dışında, eğrilik, fesat ve kötülük
demek olan herhangi bir metoda uymak suretiyle bozulacaklardır.
Ortada insanoğlunun hayatını yönlendiren bu iki
durumdan başkası yoktur; ya hayır ve iyilik olan
Allah'ın metodu üzere istikamet bulmak, ya da bu metoddan
sapmak suretiyle kötülük ve fesada kapılıp gitmek...
YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARA TÂBİ OLANLA
R
Surenin akışı bu noktada, ehl-i kitapla
giriştiği mücadeleye son vererek onları bir kenara
bırakıp; hitap, sakındırma, uyarı ve
dikkatlerini çekmek suretiyle müslüman cemaate yönelerek
Allah'ın çizdiği hayat metodunu gerçekleştirmesi
için kendi özelliklerini, kurallarını,
metodlarını, düşünce biçimini ve hayat
sistemlerini açıklıyor.