Bu âyet, annesi onu bir kız çocuğu olarak Havra'ya
getirdiğinde, Rabbine verdiği sözü ve adağı
teslim ettiğinde Havra'nın hizmetlilerinin Meryem'in
ihtiyaçlarını üstlenmede yarıştıklarına
işaret etmektedir. Ayetin metni elde bulunan Eski Ahit (Tevrat)
ve Yeni Ahit (İncil) de kaydedilmeyen bir olaya
değinmektedir. Yalnız bu olayın Hahamlar ve
Rahipler tarafından havra hizmetlerinin kalemlerinin
atılması olayı bilinen bir mesele olması
gerekmektedir. Meryem'in kimin payına düştüğünü
öğrenmek için atılan kalemlerin... Kur'an ayetleri
olayın detaylarına inmez. Bazen bunun, muhatap
alınan kimselerce bilindiğinden böylece yapar. Ya da bu
detayların gelecek nesillere vermek istediği
mesajın gerçek temeline fazla bir katkısı
olmadığından onları öz olarak verir. Fakat
biz Havra hizmetlilerinin Meryem'in kimin payına düştüğünü
anlamak amacıyla özel bir yöntem kullanmada kalemleri atma
yoluyla anlaştıklarını anlayabiliriz. Nitekim
biz de bu tür olaylarda kura yöntemini kullanıyoruz. Bir
takım rivayetler onların kalemlerini Ürdün nehrine attıklarını
hepsinin kalemlerinin akıntıya
kapıldığını yalnız
Zekeriyya'nın kaleminin atıldığı yerde
kaldığını ve bu durumun aralarında
işaret olarak kabul edildiğinden Meryem'i O'na teslim
ettiklerini kaydetmektedirler.
Bunların hepsi Resulullah'ın (salât ve selâm
üzerine olsun) görmediği, ilmini elde etme imkânına
ulaşmadığı gayp konularındandı.
Hatta bunlar çoğu zaman Havra'nın deşifré`edilmeyen
ve açıklanması doğru olmayan sırlarından
sayılırdı. Kur'an bu sırları -o zamanki
ehl-i kitabın ileri gelenlerine karşı- bir delil
olarak kullandı. O'nu doğru sözlü peygamberine
Allah'tan vahiy geldiğine bir işaret olarak gösterdi.
Ehl-i Kitabın bu delili red ettiğine dair hiçbir kayda
rastlanmamıştır. Eğer bu mesele
tartışma konusu olsaydı peygamberle
tartışırlardı. Zira kendileri
tartışmaya gelmişlerdi!
BİR MUCİZE
Şimdi İsa'nın doğuşuna geliyoruz.
İnsanlara göre gerçekten büyük bir hayretengiz, Allah'ın
mutlak iradesine göre ise normal bir iş olan meseleye...