Bu öyle bir seçmedir ki, bunu, seçme sözcüğü ifade
edemez. Tamamen intihab etmedi. Yaratılışın
başında "Adem" bu doğrudan üfürmeyi aldığı
gibi Allah Meryem'i de bu doğrudan üfürmeyi alması için
seçmiş bulunmaktadır. O'nun vasıtasıyla ve
O'nun yoluyla insanlara göstereceği bu olağanüstü
olay nasıl bir olaydı. Bu insanlık tarihinde
eşine rastlanmayan bir seçilmeydi. Onun büyük bir olay
olduğu tartışma götürmezdi.
Fakat Meryem o ana kadar bu büyük olaydan habersizdi. Burada
işaret edilen arınma, yüklü bir işarettir.
Çünkü burada Meryem'in temizliğinin belirtilmesi
İsa'nın (selâm üzerine olsun) doğuşu
etrafında meydana getirilen şüphelerden dolayı
tertemiz olan Meryem'e iftiralar yakıştırmaktan
çekinmeyen yahudileri yadsımaktadır.
Bu iftiralarında, söz konusu doğumun
yaşadığımız dünyada bir benzeri olmadığı
kuşkusuna dayanıyorlar ve bu doğumun perde
arkasında bilmedikleri gizemli bir ilişkinin
olmadığını sanıyorlardı. Allah
kahretsin onları...
Burada İslâm'ın büyüklüğü ortaya çıkıyor.
Asıl kaynağı kesin olarak belli oluyor.
İşte Muhammed (salât ve selâm üzerine olsun) İslâm
peygamberi ehli kitaptan -ki hıristiyanlar da onlardan bir
kesimdi- onca yalanlamalara, tartışmalara,
kuşkulandırmalara ve antlaşmalarla
karşılaşmalarına rağmen... İşte
İslâm peygamberi Rabbinden aldığı bilgilerle
Meryem'in büyüklüğü gerçeğinden ve O'nun bütün
dünya kadınlarından daha üstün olduğunu öyle
genel olarak söz ediyor ki onu gerçekten zirveye çıkarıyor.
O bunları dile getirirken Meryem'le övünen ve O'nun ululuğundan
hareketle Muhammed'e ve yeni dine iman etmemek için kendilerine
bir kulp bulmaya çalışan bir toplulukla
tartışmaktadır. Bu ne doğruluk. Bu ne ululuk.
Bu dinin kaynağını ve O'nun önderi bulunan
güvenilir kişinin doğruluğunu gösteren
şahane bir delildir bu...
O, Rabbinden Meryem ve İsa (selâm üzerine olsun) ile
ilgili "Gerçeği" alıyor. Bu gerçeği açıkça
dile getiriyor. Hem de bu ortamda. Eğer Allah tarafından
görevlendirilen gerçek bir elçi olmasaydı bu ortamda söz
konusu gerçeği asla açıklamazdı!
"Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygı ile dur, secdeye
kapan ve rukuya varanlar ile birlikte sen de rükûa var."
Bağlılık ve ibadet, boyun eğmek ve rükû
etmek... Tehlikeli ve büyük olaya giriş için sürekli
olarak Allah'a bağlı bir yaşam...
Kıssanın bu bölümünde, büyük olaya geçmeden
önce kıssaların veriliş hikmetinden bir meseleye
parmak basılıyor. Bu mesele Peygambere (salât ve selâm
üzerine olsun) görmediği gayb haberlerini getiren
valıyin ispati meselesidir.