Ayetlerde Adem ve Nuh birer kişi olarak
anılırken, İbrahim ve İmran; ailesi diye iki
aile olarak ifade edilmiştir. Bu, Adem'in de Nuh'un da tek
başlarına bu ilâhı seçmeye mazhar olduklarına
işaret etmektedir. İbrahim ve İmran ise, hem kendi
hem de aileleri ile birlikte bu nimete mazhar olmuşlardı.
Bakara sûresinde belirtilip kurala bağlı olarak
İbrahim'in evindeki peygamberli#'ve bereket veraseti kan
bağına dayalı bir veraset değildi. Bu ancak,
inanç verasetiydi. Ve İbrahim'in -"Rabbi O'nu bir
dizi sözlerle denemişti".
"Hani Rabbi İbrahim'i birtakım emirler ile
denemiş O da onları yerine getirmişti. Bunun
üzerine Allah; `Seni insanlara önder yapacağım'
demişti. İbrahim; `Soyumdan da' deyince, Allah; `Zalimler
bu taahhüdümün kapsamına asla giremezler' buyurdu" (Bakara
suresi; 124)
Birtakım rivayetler İmran'ın İbrahim'in
ailesinden olduğunu belirtmektedir. O haldè İmran
ailesinin burada özellikle söz konusu edilmesi özel bir
durumdan kaynaklanmış olabilir. Bu özel husus da Meryem
ve İsa (selâm üzerlerine olsun) kıssasının
sunulmuş olmasıdır. Aynı şekilde bu
ayetlerde İbrahim ailesinden, ne Musa'nın ne de Yakub'un
-ki Yakub İsrailoğullarındandır- İmran
ailesinin anıldığı gibi anılmaması
hususunu düşündüğümüzde ayetlerin burada Meryem oğlu
İsa ve İbrahim -gelecek konuda ondan söz edeceğiz-
ile ilgili tartışmaları ele aldığım,
burada Musa'yı ya da Yakub'u söz konusu etmenin yeri olmadığını
anlıyoruz.