60- "İki yüzlüler, kalplerinizde fesat bulunanlar,
şehirde bozguncu haberler yayanlar, eğer bundan vazgeçmezlerse,
andolsun ki seni onlarla mücadeleye davet ederiz; sonra çevrende
az bir zamandan fazla kalamazlar."
61- "Lanetlenmiş olarak, nerede bulunurlarsa
yakalanır ve öldürülürler."
62- "Allah'ın geçmiş milletlere
uyguladığı yasa budur ve Allah'ın
yasasında bir değişme bulamazsın."
Bu kesin sözlü ve sert tehditten, yahudi kökenli Beni
Kureyze kabilesinin sürülüşünden sonra müslümanların
Medine'de ne kadar güçlendiklerini, islam devletinin kent
üzerindeki egemenliğinin ne kadar pekiştiğini
anlıyoruz. Bu kesin egemenliğin doğal sonucu olarak
münafıklar kuytu köşelere çekilmek zorunda kalmışlardı.
Sadece gizli komplolar düzenleyebiliyorlar, açıkça ortaya
çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Sürekli tehdidin ve
korkunun soluğunu enselerinde hissediyorlardı.
Surenin bu son bölümünde insanların kıyametin ne
zaman kapacağına ilişkin Peygamber efendimize yönelttikleri
soruları, işi alaya alarak kıyametin bir an önce
kopmasını istemeleri ve bu konudaki kuşkuları
söz konusu ediliyor. Bu soruya verilen cevapta meselenin yüce
Allah'ı ilgilendirdiği vurgulanıyor. Bunun
yanı sıra kıyametin yakın olduğu ve
onları farkında olmadan ansızın yakalama
ihtimalinin çok yüksek olduğu belirtilerek
sakındırılıyorlar. Ardından surenin
akışı bir kıyamet sahnesini sunuyor ki,
kıyametin bir an önce kopmasını isteyenler için
pek de sevindirici değil. O gün yüzleri cehennem ateşinde
evirilip çevriliyor. O gün dünyadayken Allah'a ve Peygamberine
uymadıklarına pişman oluyorlar. O gün dünyadaki
önderlerinin ve büyüklerinin iki kat azaba çarptırılmalarını
istiyorlar. Bu sahne hiç kimsenin bir an önce gerçekleşmesini
isteyemeyeceği korkunç bir sahnedir. Sonra surenin akışı
onları bu kıyamet sahnesinden alıp tekrar şu
yeryüzüne getiriyor. Bu döndürme ile güdülen amaç,
müminlerin Hz. Musa'ya eziyet eden, ona -daha sonra yüce Allah'ın
suçsuzluğunu ortaya koyduğu- çeşitli suçlamalarda
bulunan İsrailoğulları gibi davranmaktan
sakındırmaktır. -Öyle anlaşılıyor
ki, bu sakındırma fiilen yaşanmış bir
olaya karşılık olmuştur. Belki de
bazılarının Peygamberimizin arap geleneğine
ters düşerek evlatlığının
boşadığı Zeynep'le evlenmesi hakkında
ileri geri konuşmalarıdır söz konusu olan-. Bunun
yanı sıra surenin akışı müminleri,
dedikodu yapmaktan, birini ayıplamaktan uzak yapıcı,
doğru söz söylemeye çağırıyor. Yüce Allah'ın
işlerini iyileştirmesinin, günahlarını
bağışlamasının buna bağlı
olduğunu vurguluyor. Allah'a ve Peygamberine itaat etmeye
teşvik ederek, buna karşılık olarak kendileri
için hazır bekletilen büyük lütuf hatırlatıyor.
Sure derin etkili ve ürpertici bir mesajla son buluyor.
Göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten kaçındığı,
buna karşın insanın yüklendiği bu büyük, bu
dehşet verici, bu ağır emanete ilişkin bir
mesajla noktalanıyor. Bu yüce Allah'ın, verilecek
karşılığın amele göre düzenlenmesine
ilişkin planının tamamlanması ve insanın
kendi isteğiyle seçtiği ve tercih ettiği
şeylerden dolayı sorguya çekilmesi amacına yöneliktir.
"Allah münafık erkeklere ve münafık
kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik
kadınlara azap etsin; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların
tevbesini kabul etsin. Allah çok bağışlayan, çok
merhamet edendir." (Ahzab Suresi, 73)
Peygamber efendimizin uzun uzun anlattığı; uzun
süre korkuttuğu ve Kur'an-ı Kerim'in okuyan
kişinin adeta görebileceği şekilde sahnelerini
anlattığı kıyametin ne zaman
kopacağını sık sık Peygamberimizden
soruyorlardı. Kıyamet gününü soruyorlardı, bu günün
bir an önce gelmesini istiyorlardı. Bu acelecilikleri bundan
kuşku duydukları yahut yalanladıkları veya
alaya aldıkları anlamını taşıyordu.
Bu anlamlar soranların kişiliklerine, imana
yakınlık veya uzaklıklarına göre değişiyordu.