1- "Ey Peygamber: Allah'tan kork, kafirlere ve münafıklara
itaat etme. Şüphesiz, Allah her şeyi bilir ve her
yaptığı yerindedir."
2- "Sana Rabbin tarafından vahyedilen kitaba uy;
şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır."
3- "Allah'a güven, dost ve dayanak olarak Allah yeter."
Bu, genç İslam toplumunun toplumsal ve ahlâki hayatının
çeşitli yönlerini düzenleyen Ahzab suresinin başlangıcıdır.
Bu başlangıç İslamın sosyal düzeninin
özelliğini ve bu düzenin gerek pratik hayatta gerekse
vicdan aleminde dayandığı temel ilkeleri gözler
önüne sermektedir.
Kuşkusuz islam bir konferanslar ve vaazlar,
davranış ve ahlâk kuralları, yasa ve kanunlar,
rejim ve gelenekler kolleksiyonu değildir. İslam
bunların tümünü kapsıyor ama, sadece bunların tümü
islam demek değildir. İslam teslim olmaktır.
Allah'ın iradesine ve kaderine teslim olmaktır; daha
baştan itibaren Allah'ın emir ve yasaklarına itaat
etmeye, başka hiçbir direktife, hiçbir yöne yönelmeden,
aynı şekilde O'ndan başkasına güvenmeden
Allah'ın belirlediği hayat sistemine uymaya hazır
olmaktır. Bu, daha baştan itibaren şu yeryüzünde
yaşayan insanların, tek ve ortaksız Allah'ın
belirlediği evrensel yasalar sistemine boyun
eğdiklerinin bilincinde olmaktır. Hem kendilerinin hem içinde
yaşadıkları yeryüzünün hem yıldızların
hem galaksilerin hareketlerini yönlendirenin; gizli açık, görünmeyen-görünen,
akılların algıladı,y-insanın kavrama
yeteneğinin algılama bakımından yetersiz
kaldığı top yekün varlık alemini bu bir ve
ortaksız İlâh'ın yönettiğini bilmektir. Yüce
Allah'ın emirlerine uymaktan, yasaklarından
sakınmaktan; yüce Allah'ın kolayca kullanmaları için
buyruklarına verdiği sebeplere sarılıp sonuçlara
katlanmaktan başka seçeneklerinin olmadığını
kesin şekilde bilmektir. İşte temel budur. Bundan
sonra, vicdanda yer eden inanç sisteminin gereklerinin fiili
tercümesi ve nefsin Allah'a teslim olmasının, onun
hayat sistemine göre hareket etmesinin pratik sonuçları
olan şeriat ve kanunlar, rejim ve gelenekler,
davranış ve ahlâk kuralları bu temele dayalı
olarak biçimlendirilir. İslam bir inanç sistemidir.
Şeriat bu inanç sisteminden kaynaklanır. Toplumsal düzen
de bu şeriata dayandırılır. İşte
birbirini bütünleyen, birbiri ile bağlantılı olan,
karşılıklı etkileşim halinde bulunan bu
üçlü islam demektir.
Yepyeni kanunlar koyarak, alışılmışın
dışında uygulamalar belirleyerek müslümanların
sosyal hayatlarını düzenleyen Ahzab suresinin ilk
direktifinin Allah'tan korkmaya ilişkin olması bu yüzdendir.
Bu direktif bizzat bu kanunları ve düzenlemeleri uygulamayı
üstlenen Peygamber efendimize yöneliktir. "Ey Peygamber,
Allah'tan kork." Çünkü Allah'tan korkmak, O'nun
gözetiminin bilincinde olmak, O'nun yüceliğini hissetmek en
başta gelen ilkedir. Vicdanın derinliklerinde kanun
koyma ve bu kanunları uygulamayı gözetleyen bekçidir.
İslamın öngördüğü bütün yükümlülükler,
bütün direktifler bu temele bağlanır.
İkinci direktif ise kafir ve münafıklara itaat
etmemeyi, onların direktif ve önerilerine uymamayı, görüş
ve teşvik amaçlı sözlerini dinlememeyi öngören
yasaktır: "Kafirlere ve münafıklara itaat etme.."
Bu yasağın, Allah'ın vahyettiği kitaba uymaya
ilişkin emirden önce vurgulanması, o sıralar
Medine ve çevresinde yaşayan kafir ve münafıkların
müslümanlar üzerindeki baskılarının çok ağır
olduğunu gösteriyor. O kadar ki, onların görüş
ve direktiflerine uymamaya ilişkin bu yasağın
konulmasını, onları ve baskılarını
bertaraf etmeye fiilen başlanmasını
gerektirmiştir. Bu yasak her zamanki toplumlar için
geçerlidir. Mü'minleri genel anlamda kafir ve münafıkların
görüşlerine aymaktan, özellikle inanç, kanun koyma ve
sosyal düzen açısından onlara itaat etmekten
sakındırıyor. Bununla müslümanların hayat
sisteminin tamamen Allah'ın dinine uygun olması,
kesinlikle başka görüş ve direktiflerin bu sisteme
bulaşmaması amaçlanıyor.
Şu halde hiç kimse -zayıflık ve sapmaların
egemen olduğu dönemlerde kimi müslümanların
yaptığı gibi- kafir ve münafıkların
sahip oldukları dış görünüşü itibariyle
parlak olan ilmi birikime, deneyim ve beceriye kanmamalıdır.
Çünkü her şeyi bilen ve her şeyi bir hikmete göre
yerli yerinde yapan sadece yüce Allah'tır. Bu sonsuz bilgisi
ve hikmeti uyarınca mü'minlerin uyacakları hayat
sistemini belirleyen O'dur. "Şüphesiz Allah her
şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir." İnsanların
bilgisi ise özden yoksun bir kabuktur ve üstelik çok azdır!
Bunun hemen ardından gelen üçüncü direktif ise
şudur: "Sana Rabbin tarafından vahyedilen kitaba
uy..." Çünkü direktif vermeye yetkili tek merci burasıdır.
Uyulmayı hakkeden biricik kaynak budur. Ayet ifadenin
yapısında gizli bulunan bazı anlamlı mesajlar
içeriyor. "Sana Rabbin tarafından vahyedilen kitaba
uy." "Sana" kelimesiyle vahiy Peygamberimize
özgü kılınıyor. "Rabbin tarafından"
tamlaması ile de vahyin kaynağı
vurgulanıyor. Buyruğuna uymanın kaçınılmaz
olduğu yüce Allah'tan gelen somut ifadenin yanı
sıra, cümlenin yapısında belirginleşen bu
duyarlı ve anlamlı mesajlarla da Allah tarafından
vahyedilen kitaba uymanın zorunluluğu vurgulanıyor.
Bunun üzerine yapılan değerlendirme ise şöyledir:
"Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan
haberdardır." Sizinle ilgili bilgileri ve
sizin neler yapmakta olduğunuzu O vahiy kanaliyle size
bildiriyor. Sizin yaptıklarınızın gerçek
mahiyetini, sizi bu tür eylemlere iten vicdanlarınızda
yer eden arzularınızı bilir.
Son direktif ise şudur: "Allah'a güven, dost ve
dayanak olarak Allah yeter" İnsanların senin
yanında ya da karşında olmalarına önem verme.
Komplo ve tuzaklarına aldırma. Bütün işlerini
Allah'a bırak. O, sonsuz ilmine, hikmet ve ön tasarımına
göre bu işleri yönlendirir. İşi en sonunda
Allah'a bırakmak ve sadece O'na dayanıp güvenmek,
kalbin gölgesinde yatıştığı sağlam
bir dayanaktır. İnsan kalbi bu dayanağın
yanında kendi etkinliğinin sınırını
bilir ve artık ötesine geçmez. Bunun ötesini içten bir bağlılıkla,
güvenle, teslimiyetle her türlü emir ve yönlendirme yetkisine
sahip olan yüce Allah'a bırakır.
Şu üç unsur: Allah korkusu (Takva), O'nun vahyettiği
kitaba uyma, -Kafir ve münafıklara karşı
tavır almakla birlikte- sırf O'na dayanıp güvenme
unsurları davetçinin gücünü arttırır, onun daha
duyarlı ve dikkatli hareket etmesini sağlar. Davetin
Allah'tan gelen, Allah'a doğru yol alan ve Allah'a dayanan açık
ve katışıksız metoduna göre yoluna devam
etmesini sağlar. "Dost ve dayanak olarak Allah yeter."
Bu direktifler duygusal gözlemlere dayanan kesin bir mesajla
sona eriyorlar: