O |
Ahkaf
|
O |
|
26- Onlara size vermediğimiz servet ve kuvvet
vermiştik, onlara kulaklar, gözler ve gönüller yaratmıştık.
Fakat ne kulakları ne gözleri ne de gönülleri kendilerine
bir yarar sağlamadı. Zira düşünüp ibret almıyorlardı,
tersine bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar. ve
alay edip durdukları şey kendilerini
kuşatıverdi.
İşte yıkımla görevlendirilen rüzgarın
yıktıkları. Onlara, size vermediğimiz -özetle-
güç, mal ve bilgiyi vermiştik. Yine onlara, kulaklar, gözler,
gönüller vermiştik. -Kur'an anlama yeteneğini; kimi
kez kalp, kimi kez gönül, kimi kez zeka, kimi kez de akıl sözüyle
dile getirir. Hepsi de kavramanın biçimlerinden bir biçimde
kavrama anlamınadır- Fakat bu duygular ve kavrama güçleri
onlara yarar sağlamadı. Çünkü onlar, onları
işlevsiz bıraktılar, görevlerini yapmaktan alıkoydular;
"Zira bile bile Allah'ın ayetlerini inkar
ediyorlardı".. "Düşünüp ibret almıyorlardı,
tersine bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı
ve alay edip durdukları şey kendilerini
kuşatıverdi."
Anlatılan olaydan, her göz, kulak ve akıl sahibinin
alacağı ibret; güçlünün gücü, varlıklının
malı ve bilgilinin bilgisiyle gururlanmaması
gerektiği olacaktır. İşte durum ortada,
evrensel güçlerden biri güç; amel bilgi ve güç sahiplerinin
üzerine inip herşeyi yıkarak onları "Evlerinden
başka birşey görülmez halde bırakıyor.
Bu Allah'ın onları, suçluları
yakaladığı yasasıyla yakalamasının
sonucu oluyor.
Rüzgar, Allah'ın oluşturduğu evrensel sistem
uyarınca biteviye iş gören bir güç. Allah yıkım
için göndereceği zaman ona güç verir. Rüzgâr da
kendisinin de varlıktan olması sebebiyle varlıksal
yapısının gerektirdiğini yoluna koyarak,
çizilmiş yasa uyarınca işlevini yerine getirir.
Kuruntu hastalarının ileri sürdükleri gibi evrensel
yasaların aşılmasına gerek yoktur. Zira
belirlenmiş yazgının sahibi de çizilmiş
yasanın sahibidir. Her olay, her hareket, her yönelim, tüm
canlı ve cansız varlıkların durumu
değerlendirilmiş olup evrensel yasanın planı
dahilinde gerçekleşmektedir.
Rüzgarda, diğer evrensel güçler gibi Rabb'inin emrinde
olup o ve tüm varlık için çizilen yasa çerçevesinde
kendisine verilen görevi yerine getirir. Allah'ın kendisi için
istediğine bağlı kalmak zorunda olan insan gücü
de onun gibidir. Evrensel güçlerden, insan gücüne boyun eğenler,
Allah'ın ona boyun eğmelerini istedikleridir.
İnsanlar hareket ettiklerinde, Allah'ın onlar için
istediğini, dilediği biçimde yerine getirmek için, bu
varlıktaki rollerini oynuyorlar sadece, başka değil.
Hareket ve seçimdeki özgürlükleri ise; genel evrensel uyuşumla
sonuçlanan külli yasanın bir parçasıdır. Her
şey kusursuz kurulmuştur. Eksiklik düzensizlik
göstermesi söz konusu değildir.
Bu turu, Ad kavminin ve Mekke'nin çevresinde bulunan diğer
kent halklarının cezalandırılmalarından
çıkarılacak genel bir ibret ile bitiriyor:
|
|
O |
|
O |
|