Tablo hızlı hareket eden kesitlerden oluşuyor,
fakat derin kapsamlı bir vurgu içeriyor. Çünkü o ateşe
sunulma tablosu. Ateşin karşısında, oraya sürülmelerinin
hemen eşiğinde veya sürülmelerinin nedeni açıklanıyor:
"Dünya hayatında bütün güzel şeylerinizi
zayi ettiniz; onların zevkini sürdünüz". İfadeden
anlaşıldığına göre, güzel şeylere
sahiptiler. Fakat onları, dünya hayatında tüketiyor
ahiret için bir şey ayırmıyorlar. Yine onlardan
ahireti hesaba almaksızın yararlanıyorlar. Onlardan,
ahireti gözönüne almadan, nimetine karşılık
Allah'a şükretmeden ve fuhuş veya haramdan da
sakınmadan lezzet elde etme uğruna hayvanların
yararlandığı gibi yararlanıyorlar. Sonuçta
dünya onların oluyor ahirette elleri boş kalıyor.
Boyutlarını Allah'tan başkasının
bilmediği bu görkemli sonu verip dünyadaki geçici
çekiciliği satın alıyorlar.
"Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan
ve yoldan çıkmanızdan ötürü bugün, alçaltıcı
bir azabla cezalandırılacaksınız."
Yeryüzünde büyüklenen her kulun büyüklenmesi haksızcadır.
Çünkü büyüklük Allah'a özgü olup kullarından hiç
biri az veya çok büyüklük özelliğine sahip
değillerdir. Alçaltıcı azab yeryüzünde
büyüklenene yerinde bir karşılıktır.
Dolayısıyla, büyüklenme ve Allah'ın düsturu ile
yolundan ayrılmanın karşılığı
da alçalıştır. Üstünlük Allah'a, peygamberine
ve mü'minlere özgüdür.
İşte böylece, o iki örnek ve sonunda ulaşacakları
yerleri ile ahireti yalanlayan, Allah'ın düsturundan ayrılıp
O'na baş eğmeyi kendilerine yediremeyenlerin
karşılaştıkları azabı tasvir eden bu
etkin tablonun sunuşu ile sona eriyor. İnsan kalbine;
dengeli sağlam fıtratları güvenilir yolu isteme
yönünde uyaran bir değini.
Bu bölüm; surenin işlediği meselenin çözümüne
hizmet eden, insan kalbini önceki iki turun ele aldığı
yönlerin dışında bir yönden ele alan ve başka
bir alanda gerçekleşen bir gezidir. Ad kavminin ve Mekke
çevresinde onun dışındaki azaba uğrayan
kentlerin harabelerinin verdiği anlamı deşeleyen
bir gezi. Ad kavmi kardeşleri ve peygamberleri Hz. Hûd'a
-selâm üzerine olsun-; müşriklerin kardeşleri ve
peygamberleri Hz. Muhammed'e -salât ve selâm üzerine olsun- karşı
takındıkları tutumu takınarak
itirazlarını ortaya sürdüler, peygamberleri itirazlarına;
insanlığı ve görevinin sınırları içinde,
peygamberlik edebine yaraşır biçimde cevap verdi. Uyarıyı
dinlememeyi sürdürünce, onları ağır, yokedici
bir azap yakaladı. Onlar güçlü, zengin ve zeki kimselerdi.
Fakat güçleri, servetleri ve zekaları onlardan birşey
savamadı. Gözleri, kulakları ve akıllarından
yararlanamadılar. İddialarına göre Allah'a yaklaşma
aracı olarak edindikleri ilahları da onları azabtan
koruyamadı.
Mekkeli müşrikleri; önce kendileri gibi olan geçmişlerinin
harabeleri, sonları dolayısıyla kendi sonları
ardından da kopukluk göstermeyen, istisna içermeyen değişmez
çizgi ile yüzyüze getiriyor. Tek değişmez temeli
üzerinde varlığını sürdüren peygamberlik ve
değişim dönüşüm göstermeyen ilahi yasa çizgisi
ile. Konunun bu bağlantılarının ön plana çıkarılması
sayesinde akide ağacı; kökleri derin, dalları
zamanın her derinliklerine uzanan, yer ve zamanın
değişimine karşın bir tek olarak beliriyor.