* KUSÂME

 

ـ5195 ـ1ـ عن الخدريّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: إيَّاكُمْ وَالْقُسَامَةُ؛ قُلْنَا: وَمَا الْقُسَامَةُ؟ قَالَ: الرَّجُلُ يَكُونُ عَلى الْفِئَامِ مِنَ النّاسِ، فَيَأخُذُ مِنْ حَظِّ هذَا وَمِنْ حَظِّ هذَا[. أخرجه أبو داود.»القسامَةُ« بضم القاف: ما يأخذه القسام جرياً على عادة السماسرة دون الرجوع الى أجرة المثل .

 

1. (5195)- el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün bize):

"Kusâmeden sakının!" buyurdular. Biz: "Kusâme de nedir?" dedik.

"Bir cemaatin başında bulunan bir kimse (birşey taksim ettiği zaman) berikinin ve ötekinin hisselerinden bir şeyler alır(sa, işte bu aldığı şey kusâmedir)." [Ebu Davud, Cihad 179, (2783, 2784).][1]

 

AÇIKLAMA:

 

Burada Resulullah ganimeti taksim eden kimsenin, bu hizmetine mukabil, kendilerine taksimde bulunduğu kimselerden ücret almasını yasaklamaktadır. Hadiste geçen kusâme, taksimcinin aldığı taksim ücreti demektir. Aslında taksim işi ücretsiz olmalı denmek istenmiyor. O işin muayyen belli bir ücreti vardır. Ancak taksimi yapan, o ücretü'lmisl'e razı olmaz, kendilerine taksimde bulunduğu kimselerin herbirinin payından bir hisse alır. İşte bu alınana kusâme denmektedir ve Aleyhissalâtu vesselâm bunu yasaklamaktadır.[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/533-534.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/534.