* AKRABALARIN CİNAYETİ

 

ـ4969 ـ1ـ عن ثعلبة بن زهدم اليربوعي قال: ]جَاءَ نَاسٌ مِنَ ا‘نْصَارِ فَقَالُوا: يَارسُولَ اللّهِ هؤَُءِ بَنُو ثَعْلَبَةَ بنِ يَرْبُوعٍ قَتَلُوا فُناً في الْجَاهِلِيَّةِ. فقَالَ وَهَتَفَ بِصَوْتِهِ: أَ َ تَجْنِي نَفْسٌ عَلى أُخْرَى[. أخرجه النسائي .

 

1. (4969)- Sa'lebe İbnu Zehdem el-Yerbûî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ensârdan bir grup insan gelip:

"Ey Allah'ın Resulü! Şunlar Benî Sa'lebe İbnu Yerbû'dur. Cahiliye devrinde falan kimseyi öldürdüler!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm sesini yükselterek:

"Bir kimse  diğerinin cinayetinden sorumlu olmaz" buyurdular." [Nesâî, Kasâme 39, (8, 53).] [1]

 

AÇIKLAMA:

 

Dikkat edilirse, hadiste eski bir cahiliye anlayışı iptal edilmektedir. Şöyle ki: Ensârdan bir grup, cahiliye devrinde, Benî Sa'lebe İbnu Yerbû kabilesine mensup bir kimse tarafından işlenmiş olan  bir cinayeti, Benî Sa'lebe'nin tamamı işlemiş gibi göstermişler ve "Falanı bunlar öldürdüler" şeklinde ifade etmişlerdir. Aslında bu ifade cahiliye devrinde cari olan hukuk sisteminin dile getirilmesi idi. Kabile içerisinde ferdin müstakil bir sorumluluğu yoktu. Bütün kabile efradı müşterek bir sorumluluğa sahip idi. Bu sebeple bir kimsenin işlediği cinayet, caninin mensup olduğu kabile tarafından işlenmiş bir cinayet kabul ediliyordu. Keza o cinayet, tek bir ferde veya onun ailesine karşı bir cinayet olmayıp, bizzat kabilesinin kendine, bütün efradına karşı işlenmiş  bir cinayet  oluyordu. Bu anlayışın, tabii neticesi olarak, cani tarafın cezalandırılması için bizzat caninin öldürülmesi gerekmezdi, onun mensub olduğu kabileden herhangi bir ferdin öldürülmesi de intikam için yeterli olabilirdi.

Her  hususta "şahsi sorumluluğu", kanun hakimiyetini tesis etmeyi esas alan İslam dini,  "Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetiyle eski sistemi kaldırmıştır. Bu, aslında İslam'ın getirdiği mühim inkılablardan biridir. Artık ferd, kabilenin bir parçası, buğday  yığınında bir dane olarak kıymet taşıyan bir cüz değil, ayrı bir şahsiyettir; Allah ve şeriat karşısında müstakil bir sorumluluğu olan kimsedir.[2]

 

ـ4970 ـ2ـ وعن طارق المحاربي: ]أنَّ رَجًُ قَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ: إنّ هؤَُءِ بَنُو ثَعْلَبَةَ الَّذِينَ قَتَلُوا فَُناً في الْجَاهِلِيّةِ، فَخُذْ لَنَا بِثَأرِنَا. فَرَفعَ يَدَيْهِ حَتّى رَأيْتُ بَيَاضَ إبْطَيْهِ وَهُوَ يَقُولُ: َ تَجْنِي أُمٌّ عَلى وَلَدٍ مَرَّتَيْنِ[. أخرجه النسائي .

 

2. (4970)- Tarık el-Muharibî anlatıyor: "Bir adam (gelerek):

"Ey Allah'ın Resulü! Şunlar, cahiliye devrinde falancayı öldüren Benî Sa'lebe kabilesidir. Onlardan intikamımızı alıver!" dedi. Bu söz üzerine (aleyhissalâtu vesselâm), ellerini öylesine kaldırdı ki, koltuk altlarının beyazlığını gördüm. Şöyle diyordu: "Anne çocuğu adına cinayet işlemez (cinayeti kendi adınadır)!" Resulullah bu sözü iki kere tekrar ettiler." [Nesâî, Kasâme 39, (8, 55).][3]

 

AÇIKLAMA önceki hadiste geçti. [4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/185.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/186.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/186.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/186.