* DELİL OLMADAN ZANİYİ ÖLDÜREN

 

ـ4971 ـ1ـ عن سعيد بن المسيب: ]أنَّ رَجًُ مِنْ أهْلِ الشَّامِ وَجَدَ رَجًُ مَعَ امْرَأتِهِ فقَتَلَهُ وَقَتَلَهَا، فأشْكَلَ عَلى مُعَاوِيَةَ الْحُكْمُ فيهِ فَكَتَبَ الى أبِى مُوسى لِيَسألَ لَهُ عَليّ بْنَ أبِى طَالِبٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم. فقَالَ لَهُ عَليّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: هذَا شَىْءٌ مَا وَقَعَ بِأرْضِي، عَزَمْتُ عَلَيْكَ لَتُخْبِرَنِي فقَالَ لَهُ أبُو مُوسى: إنَّ مُعَاوِيَةَ كَتَبَ اليّ بِهِ أنْ أسْألَكَ فيهِ فقَالَ عليّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: أنَا أبُو الْحَسَنِ، إنْ لَمْ يَأتِ بِأرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَلْيُعْطَ بِرُمَّتِهِ[. أخرجه مالك.»الرُّمةُ« الحبل، والمراد به الحبل الذي يقاد به الجاني .

 

1. (4971)- Said İbnu'l-Müseyyeb merhum anlatıyor: "Şam ehlinden bir kimse, hanımının yanında bir erkek yakalamıştı. Erkeği de kadını da öldürdü. Muaviye (radıyallahu anh), katil hakkında  hüküm vermekte zorluk içinde kaldı. Meseleyi Ali İbnu Ebî Talib'e sorması için Ebu Musa (radıyallahu anhümâ)'ya yazdı.

Hz. Ali (radıyallahu anh): "Bu benim diyarımda (Irak'ta) vaki olmayan bir hâdisedir, hükmünü bana sizin söylemenizi istiyorum!" dedi. Ebu Musa (radıyallahu anh) da:

"Bu hususta sana sormam için bana Muaviye (radıyallahu anh) yazmıştı" dedi. Hz. Ali (radıyallahu anh):

"Ben Ebu'l-Hasan'ım! Eğer katil dört  şahid getiremezse ipiyle (maktul tarafa) verilir (kısas yapılır)" buyurdu." [Muvatta, Akdiye 18, (2, 737).][1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Burada İslam'ın mühim bir prensibi gözükmektedir: Delile dayanmayan hiçbir iddia kabul edilmez. Mağdur taraf iddiada bulunarak şikayetini kadıya yapar, delilini ibraz eder. Kadı tahkik eder. Eğer iddia edilen suç, deliller muvacehesinde sübut bulursa, kadı hükmünü verir.

Halbuki hadiste anlatılan hâdisede erkek böyle yapmamıştır. Kendi görgüsünü esas alarak kendisi ölüme hükmetmiş ve bu hükmü infaz etmiştir. İslam dini böyle bir muhakeme ve infaz usulünü meşru addetseydi, çok suistimaller olurdu.

Hz. Ali, şer-i şerife uygun olarak: "Katilin ipi maktul tarafa verilir" diye hükmetmiştir. Maksad kısastır. İpinin verilmesi tabiri, bu çeşit durumlarda katilin bağlanıp, ipinin ucunun maktul tarafına bu suretle teslim edilmesini ifade eder. Katili teslim alan mağdur taraf onu dilerse affeder, dilerse öldürür, dilerse diyet alır.

İbnu Abdilberr der ki: "Fakihler cemaati şahid olmadan zaniyi öldüren katile kısas tatbik edileceğine hükmetmiştir. Zîra Allah Teala Hazretleri, Müslümanların kanını mutlak şekilde haram kılmıştır. Bu durumda kim bir Müslüman öldürüp, sonra da "öldürülmesi vacib olmuştu"  diyecek olursa, iddiasını delillerle isbatlamadığı takdirde, sözü kabul edilmez. İsbatlarsa kısastan kurtulur; aksi takdirde kısas uygulanır." İbnu Abdilberr diğer hukuk davalarında da "hakkın sübut bulabilmesi için, iddia  sahibinin delil getirmesinin şart olduğunu" belirtir. Abdürrezzak'ın bir rivayetinde geldiğine göre, "Bir adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sorar:"

Bir adam, hanımıyla bir erkek yakalarsa onu öldürebilir mi?" Aleyhissalâtu vesselâm:

"Allah'ın (Kur'an'da) zikrettiği beyyineyi (yani dört erkek şahidi) bulmadıkça hayır!" diye cevap verirler."

Bu hususta, kıskançlığı ile meşhur Sa'd İbnu Ubade'nin,  Resulullah'a tevcih ettiği sorusu da meşhurdur:

"Ben hanımımla bir erkek yakalasam, dört şahid getirmek için, onları imhal mi edeceğim?" Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) "Evet!"  cevabını verir.

2- Sadedinde olduğumuz hadiste şu hükümler gözükmektedir:

* Sultanın gıyabında hadd tatbik edilemez.

* Şahidler olmadan suç sabit olmaz.

* Sadece iddia ile kan dökülemez; döken, suçlu  duruma düşer.

3- Hz. Muaviye'nin meseleyi Hz. Ali  (radıyallahu anhümâ)'den  doğrudan sormayışı, aralarındaki ihtilaf sebebiyledir. Ama, görüldüğü üzere siyasî kırgınlık, Hz. Ali'nin fıkıh yönünü, ilmini, dirayetini takdir etmekten Hz. Muaviye'yi alıkoymamıştır. Allah her ikisinden de razı olsun. [2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/187.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/187-188.