DÖRDÜNCÜ FASIL

 

ENSAR'IN FAZİLETİ

 

ـ4499 ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: لَوْ أنَّ ا‘نْصَارَ سَلَكُوا وَادِياً أوْ شِعْباً لَسَلَكْتُ وَادِىَ ا‘نْصَارِ وَشِعْبَهُمْ، وَلَوَْ الْهِجْرَةُ لَكُنْتُ امْرؤاً مِنَ ا‘نْصَارِ. قَالَ أبُو هُرَيْرَةَ: بِأبِى هُوَ وَأُمِّى مَا ظَلَمَ: آوَوْهُ وَنَصَرُوهُ، أوْ كَلِمَةً أخرَى[. أخرجه البخاري .

 

1. (4499)- Hz. Ebû Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Şayet Ensar vadiye veya geçide sülûk etse ben de mutlaka Ensar'ın gittiği vadiye ve geçide sülûk ederim. [Eğer hicret olmasaydı ben Ensâr' dan biri olurdum.]"

Ebû Hureyre der ki: "Ona annem ve babam feda olsun. (Bu sözüyle haddi aşmış, Ensarın hakkından fazlasını onlara vererek) zulmetmiş değildir. (Zira) onlar O'nu barındırdılar ve O'na yardım ettiler veya bir başka kelime (ile ifade edilecek) yardımlar yaptılar. Mallarıyla kendisine ve Ashabına muâvenette bulundular." [Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 2, Temennî 9.][1]

 

ـ4500 ـ2ـ وعن أبى سعيدٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أَ إنَّ عَيْبَتِي الَّتِى آوِي إلَيْهَا: أهْلُ بَيْتِى وَإنَّ كَرِشِى ا‘نْصَارُ، فَاعْفُوا عَنْ مُسِيئِهِمْ وَاقْبَلُوا مِنْ مُحْسِنِهِمْ[. أخرجه الترمذي .

 

2. (4500)- Ebû Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Benim kendisine sığındığım sırdaşım ehl-i Beyt'imdir, dayanağım da Ensâr'dır. Öyleyse onların (Ehl-i Beyt ve Ensâr'ın) kusurlularını affedin, faziletli olanlarına da sarılın." [Tirmizî, Menâkıb, (3900).][2]

 

ـ4501 ـ3ـ وعن ابن عبّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يُبْغِضُ ا‘نْصَارَ أحَدٌ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ اŒخِرِ[. أخرجه الترمذي وصححه .

 

3. (4501)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Allah'a ve ahirete iman eden kimse Ensâr'a buğzetmesin." [Tirmizî, Menâkıb, (3903).][3]

 

ـ4502 ـ4ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: ا‘نْصَارُ كَرِشِى وَعَيْبَتِي، وَإنَّ النَّاسَ سَيكْثُرُونَ وَيَقِلُّونَ، فَاقْبَلُوا مِنْ مُحْسِنِهِمْ وَتَجَاوَزُوا عَنْ مُسَيئِهِمْ[. أخرجه الشيخان والترمذي.زاد البخاري في أخرى، عن ابن عباس بعد قوله: »وَيَقِلُّونَ حَتّى يَكُونُوا كَالْمِلْحِ في الطَّعَامِ«.قوله »كَرِشِى وَعَيْبَتِى« أي موضع سرّي وأمانتي، فاستعارهما ‘ن المجترّ يجمع علفه في كرشه، والرجل يضع ثيابه في عيبته.وقال أبو عُبَيْدَ: يقال للجماعة من الناس: كرش، كأنه أراد جماعتي وصحابتي الذين بهم أثق، وعليهم أعتمد .

 

4. (4502)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ensâr dayanağımdır, sırdaşımdır. İnsanlar sayıca artarken onlar azalacaklar. Öyleyse onların iyilerine yapışın, kusurlularını da affedin." [Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 11; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 176, (2510); Tirmizî, Menâkıb, (3901).]

Buharî, İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'dan kaydettiği bir diğer rivayette: "Onlar azalacaklar" lafzının peşinde şu ziyadeye yer verir: "...Öyle ki yemekteki tuz gibi olacaklar." [4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/60.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/60-61.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/61.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/61-62.