* CAFER İBNU EBİ TALİB (RADIYALLAHU ANH)

 

ـ4422 ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: رَأيْتُ جَعْفَراً يَطِيرُ في الْجَنَّةِ مَعَ الْمََئِكَةِ[. أخرجه الترمذي .

 

1.(4422)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Caferi gördüm, cennette meleklerle birlikte uçuyordu." [Tirmizî, Menâkıb, (3767).][1]

 

ـ4423 ـ2ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ ألْصِقُ بَطْنِي بِالْحِصْبَاءِ مِنَ الْجُوعِ وإنْ كُنْتُ ‘سْتَقْرِئُ الرّجُلَ اŒيَةَ وَأنَا أعْلَمُهَا كَىْ يَنْقَلِبَ بِى فَيُطْعِمُنِى، وَكَانَ أخْيَرُ النَّاسِ لِلْمَسَاكِينِ: جَعْفَرَ بْنَ أبِي طَالِبٍ، كَانَ يَنْقَلِبُ بِنَا فَيُطْعِمُنَا مَا كَانَ في بَيْتِهِ، حَتّى إنْ كَانَ لِيُخْرِجُ إلَيْنَا الْعُكَّةَ الَّتِى لَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ فَيَشُقُّهَا فَنَلْعَقُ مَا فِيهَا[. أخرجه البخاري والترمذي.»الْعُكَّةُ« ظَرْفُ السَّمْنِ.و»اللَّعْقُ« أخْذُ الطَّعَامِ بِا‘صَابِعِ وَلَحْسُهَا، وذلِكَ لِقِلَّةِ الشَّىْءِ .

 

2. (4423)- Yine Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Açlıktan karnımı yere yapıştırdığım, yönlerini dönüp de halimi anlarlar da yiyecek ikram ederler umuduyla bildiğim ayetleri bana okumalarını taleb ettiğim zamanlar olurdu. Fakirlere en çok hayrı dokunan kimse Ca'fer İbnu Ebî Talib idi. Gerçekten (söylediğim  durumlarda) o bizimle ilgilenir, evinde ne varsa ondan bize ikram ederdi. Öyle ki, bazan içi tamamen boşalmış olan yağ kilesini bize çıkarıp açıverir, biz de onun içinde kalan (bulaşığın)ı yalanırdık." [Buhârî, Fezailu'-Ashab 10; Tirmizî, Menâkıb, (3770).][2]

 

ـ4424 ـ3ـ وعن البراء رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # لِجَعْفَرِ بْنِ أبِي طَالِبٍ: أُشْبِهْتَ خَلْقِي وَخُلُقِي[. أخرجه الشيخان .

 

3. (4424)- Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Cafer İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)'a dedi ki: "Sen bana  hem huy ve hem de yaratılış yönüyle benziyorsun." [Buharî, Megazî 43;0 Müslim, Cihad 90, (1783); Tirmizî, Menakıb, (3769).][3]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu üç hadis, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın amcalarından Hz. Cafer (radıyallahu anh)' ın menkibesi ile alakalıdır. Hz. Cafer, Hz. Ali'nin anababa bir kardeşi idi. Hz. Ali'den hemen sonra müslüman olduğu için de ilk müslümanlardandı. Bazı kaynaklar 32. müslüman olduğunu belirtir. Habeşistan'a hicret edenlerdendi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onunla Necaşi'ye mektup göndermiş, hem oradaki muhacirlere başkan ve hem de Necaşi nezdindeki elçisi kılmıştı. Hayber'in fethedildiği gün, Habeşistan'dan Medine'ye gelir. Aleyhissalâtu vesselâm büyük sevinç izhar eder: Kucaklar, alnından öper ve: "Bilemiyorum, Cafer'in gelişi sebebiyle mi, Hayber'in Fethi sebebiyle mi daha çok sevinmeliyim!" der.

Birinci hadiste, Resulullah onu cennette uçar gördüğünü söylemektedir. Bu sebeple ona Caferu't-Tayyar da denilmiştir. Bu  lakabı Mu'te savaşında şehid düştüğü zaman almıştı. Zeyd İbnu Harise'den sonra bayrağı ve komutanlığı alan Hz. Cafer, ellerini kaybeder. Savaşı, anında Ashab'a, Medine'de safha safha haber veren Aleyhissalâtu vesselâm, Cafer'in şehadetini: "Kolları kesildi, ancak Allah onlara bedel iki kanat verdi, cennete uçuyor" diye müjdeler. Ölünce vücudunun ön kısmında 70'ten fazla yara sayılır.

Hz. Ebu Hureyre, ikinci hadiste onun cömertliğini, fakirlere karşı alakasını takdirle yadeder. Bu onun mümtaz yönlerinden biridir. Öyle ki, Aleyhissalâtu vesselâm ona Ebu'l-Mesakin yani Fakirlerin Babası lakabını takmıştır.

Resulullah  şöyle demiştir: "Benden önce her peygambere yedi tane seçkin vezir verilmiştir, bana ise ondört tane verildi: Hamza, Cafer, Ali, Hasan, Hüseyin, Ebu Bekr, Ömer, Mikdad Huzeyfe, Selman, Ammar ve Bilal." Resulullah Cafer'in ölümüne  üzülmüş, gözlerinden akan yaşları tutamamıştır. Hz. Aişe: "Cafer'in ölüm haberi gelince Resulullah'ın yüzündeki hüznü okuduk" der.

Abdullah İbnu Cafer der ki: "Hz. Ali'den  bir şey istediğim zaman yerine getirmezse "Cafer hakkına!" derdim ve o vakit mutlaka yapardı."

Hz. Cafer şehid edildiği vakit 41 yaşında idi. Başka rakamlar da söylenmiştir, (radıyallahu anh).[4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/488.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/488-489.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/489.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/489-490.