* SAİD İBNU ZEYD (RADIYALLAHU ANH)

 

ـ4415 ـ1ـ عن قيس بن أبى حازمٍ قال: ]سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ زَيْدٍ

رَضِيَ اللّهُ عَنْه يَقُولُ: واللّهِ لَقَدْ رَأيْتُنِى، وَإنَّ عُمَرَ لَمُوثِقِى عَلى ا“سَْمِ أنَا وَأُخْتَهُ قَبْلَ أنْ يُسْلِمَ عُمَرُ، وَلَوْ أنَّ أُحُداً انْقَضَّ لِلَّذِي صَنَعْتُمْ بِعُثْمَانَ لَكَانَ مَحْقُوقاً أنْ يَنْقَصَّ[. أخرجه البخاري .

 

1. (4415)- Kays İbnu Hazım anlatıyor: "Said İbnu Zeyd (radıyallahu anh)'ı dinledim, diyordu ki: "Vallahi ben  şu halimi hatırlıyorum: "Allah'a yemin olsun, Ömer İslam'a girmezden önce, beni ve kızkardeşini müslüman olduk diye bağlamıştı. Eğer Osman'a yaptığınız (öldürme işin)den dolayı Uhud dağı yerinden gitse, gitmede haklı idi." [Buharî,  Menakıbu'l-Ensar 34, 35, İkah 1.][1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Said İbnu Zeyd, Hz. Ömer (radıyallahu anh)'nın eniştesidir. Burada Hz. Ömer'in, müslüman olmazdan öcne, eniştesine ve kızkardeşine zulmettiği, İslam'dan  çevirmek için onlara  hakaret ve tezlil olsun diye horlayıcı muameleler yaptığı anlaşılmaktadır. Sadedinde olduğumuz  rivayete göre, onlara, köleye yapılan muamelede bulunmuş ve bağlamıştır. Kirmânî'nin hadisten "Said'in ...bizi İslam'a tesbit edip takviye etmişti"  demek istediğini anlamış olduğunu belirten İbnu Hacer, bu mananın yanlış olduğunu belirterek: "Sanki Kirmânî, hadiste geçen "müslüman olmazdan önce" ibaresini dikkatten kaçırmışa benziyor.  Zîra Hz. Ömer, henüz kafirken kendisinden "İslam'a tesbit ve takviyenin vaki olması ihtimalden pek uzaktır. Böyle bir iddia zaten vaki olana muhaliftir" der. Hz. Said İbnu Zeyd ve hanımı, Hz. Ömer'den önce müslüman oldular. Esasen  rivayetler, Hz. Ömer'in müslüman oluş sebebini, eniştesinin evinde  okunan Kur'an'ı işitmesi olarak gösterirler.

2- Said İbnu Zeyd el-Kureyşî, Hz. Ömer'in eniştesi ve amcaoğludur. Ayrıca Said'in kızkardeşi Antike de Hz. Ömer'in nikahlısı idi. Said (radıyallahu anh) ilk muhacirlerdendir. Resulullah onu, Ubey İbnu Ka'b'la kardeşlemişti. Bedr'e katılamadı. Ancak (aleyhissalâtu vesselâm), ganimetten pay vermiş, sevabını da vaadetmiştir. Resulullah'ın onu Şam taraflarına casusluk vazifesi ile göndermiş olduğunu  daha önce belirtmiştik (4411). Diğer gazvelerin hepsine de katılmıştır.

Said İbnu Zeyd Aşere-i Mübeşşeredendir. Hata yaparım korkusuyla Resulullah'tan hadis rivayet etmekten kaçınmıştır. Pek az rivayeti vardır. Onun yaptığı bir rivayet şudur: "Kim malını müdafaa ederken öldürülürse şehiddir."

Said,  duası makbullerdendi. Ervâ Bintu Üveys onu Medine valisi Mervân İbnu'l-Hakem'e: "Arazime tecavüz etti" diyerek şikayet etmişti. Mudafaada Said: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın "Kim bir karışlık arazi gasbederse Kıyamet günü o arazi, yedi kat altıyla boynuna dolanır" dediğini işittim. Bunu  işitmiş olan beni, arazi gasıbı mı zannediyorsunuz? Allahım, eğer şu kadın yalancı ise gözlerini kör etmeden  canını alma, kabrini de kuyusunun içinde kıl!"  diyerek  beddua eder. Kadın bir müddet sonra kör olur ve evinde yürürken kuyuya düşer ve orasını ona kabir yaparlar. Bundan sonra Medine'de şöyle demek adet olmuştur: "Allah Erva'yı kör ettiği gibi seni de kör etsin."

Said İbnu Zeyd Yermuk savaşına ve Şam şehrinin (Dımeşk) kuşatılmasına iştirak etmiştir. Aşere-i Mübeşşere'nin, savaşta Resulullah'ın önünde, namazda hemen arkasında olduğu belirtilir.

Said İbnu Zeyd, hicretin 50. veya 51. yılında 70 küsur yaşlarında olduğu halde vefat etmiştir. Medine'nin banliyösü sayılan Akik'de 58. Hicri  senesinde öldüğü de söylenmiştir. Abdullah İbnu Ömer yıkamış, tahnit etmiş ve namazını kıldırmıştır.[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/478.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/478-479.