3- Dügün:

 

Düğünler, meşru eğlence fırsatlarıdır. Sıkça  zuhur eder. Bilhassa cemiyetimizde düğüne bağlı olarak çeşitli merasimler vardır. Hemen hemen  hepsinde yemek, eğlence meşrudur. Yeter ki harama yer verilmesin. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) -yine bazı kayıtlarla- musikiyi de düğünlerde tecviz etmiştir. Düğünle ilgili teferruatı yemekle ilgili bölümün sonunda, 3977 numaralı hadisten sonra kaydettiğimiz için burada tekrar etmeyeceğiz.[1]

 

ـ4330 ـ1ـ عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهَا قَالَتْ: ]دََخَلَ عَلَيّ الْنَّبِىَّ # وَعِنْدِي جَارِيَتَانِ تُغَنِّيَانِ بِغِنَاءِ بُعَاثَ. فَاضْطَجَعَ عَلى الْفِرَاشِ، وَحَوَّلَ وَجْهَهُ، وَدَخَلَ أبُو بَكْرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَانْتَهَرَنِى وَقَالَ: مِزْمَارَةُ الشَّيْطَانِ فِى بَيْتِ رَسُولِ اللّهِ #؟ فَاقْبَلَ عَلَيْهِ # فقَالَ: دَعْهُمَا! فَلَمَّا غَفَلَ غَمَزْتُهُمَا فَخَرَجَتَا. قَالَتْ: وَكَانَ يَوْمَ عِيدٍ، وَكانَ السَّوْدَانُ يَلْعَبُونَ بِالدَّرَقِ وَالْحِرَابِ فِى الْمَسْجِدِ. فَإمَّا سَألْتُ النَّبِىَّ #، وَإمَّا قَالَ تَشْتَهِينَ تَنْظُرِينَ؟ فَقُلْتُ: نَعَمْ. فَأقَامَنِى وَرَاءَهُ خَدِّى عَلَى خَدِّهِ، يَقُولُ: دُونَكُمْ يَا بَنِى أرْفِدَةَ حَتّى إذَا مَلَلْتُ قَالَ: حَسْبُكِ. قُلْتُ: نَعَمْ قَالَ: فَاذْهَبِى[. أخرجه الشيخان والنسائي.»بُعاثُ« اِسْمَ حِصْنٍ لِ‘وْسِ كَانَ بِهِ يَوْمٌ مَشْهورٌ بَيْنَ ا‘وْسِ وَالْخَزْرَجِ.قَوْلُهَا »اِنْتَهَرَنِى« أى زَجَرَنِى.وَ»بَنو أرْفِدَةَ« بِفَتْحِ الْفَاءِ وَكَسْرِهَا: جِنْسٌ مِنَ الْحَبَشِ يَرْقُصُونَ.

 

1. (4330)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamasi) türküler söylerken çıkageldi. Gidip yatağın üzerine (yan üstü uzandı ve yüzünü de (aksi istikamete) çevirdi. Derken (babam) Hz. Ebû Bekr (radıyallahu anh) girdi. Derhal beni azarladı ve: "Resulullah'ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ona yönelip:

"Bırak onları (söylesinler!)" buyurdu. (Onlar sohbete dalıp, bizden) dikkatlerini çekince, ben cariyelere göz işareti yaptım, kalkıp gittiler."

Hz. Aişe devamla der ki: "Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılıçkalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan taleb etmiştim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliğinden) mi, "Seyretmek ister misin?" buyurdular. Ben:

"Tabiî!" dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk.

"Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)!" diyordu. Ben usanınca(ya kadar böyle devam ettik. Usandığımı farkedince):

"Yeter mi?" buyurdular. Ben:

"Evet!" dedim.

"Öyleyse git!" dediler." [Buhârî, Iydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menâkıb 15, Menâkıbu'l-Ensâr 46, Nikah 82, 114; Müslim, Iydeyn 19, (892); Nesâî, Iydeyn 35-36, (3, 195-197).][2]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Buâs, Medine civarında bir yer adıdır. Cahiliye devrinde orada, Medine'nin Evs kabilesi ile Hazrec kabilesi arasında savaş olmuş. Bazı rivayetler bunu Yahudilere ait bir kale olduğunu; savaşın bu kalenin yanında bir ekin tarlasında cereyan ettiğini söyler. Kaynaklar bu savaşın İslam'ın zuhuruna kadar tam 120 yıl sürdüğünü, sonunda Evs'in galebesiyle sona erdiğini yazar. Son Buâs savaşı bir kısım rivayetlere göre hicretten üç (veya beş) yıl önce cereyan etmiştir.

2- Erfideoğulları (Benî Erfide), Habeşlilerin lakabıdır. Erfide veya Erfide'nin dedelerinin ismi olduğunu söyleyen alim var. Erfidelilerin Habeşistan'a mensup, raksetmeleriyle meşhur bir kabile olduğu da söylenmiştir.

3- Resulullah'ın yanında hamasi türkü okuyan cariyelerin şahsiyeti biraz münakaşalıdır. Bazıları, cariye kelimesinin lügat manasından hareketle, kız çocuğu olduğunu söylemiştir. Cariye kelimesi, kız çocuğu manasına gelir ise de, kadın köle manasına da gelir. Burada kız çouktan ziyade, kadın köle oldukları kabul edilmiştir. Zira bazı rivayetlerde bu istikamette tasrihat gelmiştir. Nitekim Taberânî'nin bir rivayetinde bunlardan birinin Hassan İbnu Sâbit (radıyallahu anh)'a ait olduğu belirtilmiştir. İbnu Ebi'd-Dünya'nın rivayetinde ise şarkı okuyanlardan birinin Hamame olduğu belirtilmiştir. Zehebî'nin et-Tecrid'de belirttiğine göre Hamâme, Hz. Bilâl'in annesidir. Hz. Ebû Bekr satın alıp azad etmiştir. İbnu Hacer ikinci cariyenin isminin muhtemelen Zeyneb olduğunu söyler.

Bazı rivayetlerde, cariyelerin def çaldıkları da ifade edilmiştir. Hatta bir rivayette iki def mevzubahistir.

4- Hadiste musiki dinlemenin bazı kayıtlarla cevazı gözükmektedir. Ancak bu husus ülemâ arasında  münakaşa edilmiştir. Bu münakaşayı 3977 numaralı hadise ilave olarak yer verdiğimiz Düğün  bahsinde Musiki başlığı altında kaydettiğimiz için burada tekrar etmeyeceğiz.

5- Hadiste şu fevaid görülmektedir:

* Bayram günlerinde aile ü efradına eğlence hususunda geniş davranmak meşrudur.

* Bayramlarda sürur izhârı dinin şiarındandır.

* Baba, kocasıyla beraber olan kızının yanına girebilir, yeter ki bu adetten olsun.

* Baba, kocanın yanında kızını tedib edebilir, yeter ki koca tedibi terketmiş olsun, zira tedib babaların vazifesidir.

* Kocaların kadınlarına lütufkâr davranması meşrudur.

* Kadına rıfkla muamele etmek ve sevgisini aramak esastır.

* Hayır ehlinin makamı  lehv ve lağv'dan uzaktır, içinde günah olmasa bile onların izni olmadan buralarda yer verilmemelidir.

* Talebe, hocanın huzurunda mekruh addettiği bir şey görürse, müdâhalede acele davranabilir; bunun için şeyhinden izin alması gerekmez.[3]

 

ـ4331 ـ2ـ وَعَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: ]دَخَلْتُ عَلى قَرَظَةَ بْنِ كَعْبٍ وَأبِي مَسْعُودٍ ا‘نْصَارِىّ فِى عُرْسٍ فإذَا جَوَارِى يُغَنّينَ

فَقُلْتُ: أنْتُمَا صَاحِبَا رَسُولِ اللّهِ # مِنْ أهْلِ بَدْرٍ، يُفْعَلُ هذَا عِنْدَكُمْ؟ فقَال: اِجْلِسْ إنْ شَئْتَ فَاسْتَمِعْ مَعَنَا وَإنْ شِئْتَ اِذْهَبْ فَقَدْ رُخِّصَ لَنَا فِى اللَّهْوِ عِنْدَ الْعُرْسِ[. أخرجه النسائي .

 

2. (4331)- Âmir ibnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir düğün sırasında Karaza İbn Ka'b ve Ebu Mes'ud el-Ensârî'nin yanına girdim, bir kısım cariyeler şarkı söylüyorlardı. Dayanamayıp:

"Sizler, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Bedir Ashabından olun da yanınızda şu iş yapılsın olacak şey değil!" dedim. Bunun üzerine onlar:

"Otur, dilersen bizimle dinle, dilersen git. Bize düğünde eğlenme ruhsatı verildi!" dediler." [Nesâî, Nikâh 80, (6, 135).][4]

 

ـ4332 ـ3ـ وَعَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمَنْكَدِرِ قَالَ: ]بَلَغَنى أنَّ اللّهَ تَعَالى يَقُولُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ: أيْنَ الَّذِىنَ كَانُوا يُنَزِّهُونَ أسْمَاعَهُمْ عَنِ اللَّهْوِ وَمَزَمِيرِ الشَّيْطَانِ؟ اَدْخِلُوهُمْ فِى رِيَاضِ الْمِسْكِ: ثُمَّ يَقُولُ لِلْمََئِكَةِ عَلَيْهِمُ السََّمُ: أسْمِعُوهُمْ حَمْدِى، وَأخْبِرُوهُمْ أنْ َ خَوْفَ عَلَيْهِمْ وََهُمْ يَحْزَنُونَ[. أخرجه رزين .

 

3. (4332)- Muhammed İbnu'l-Münkedir (rahimehullah) anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, Allah Teâla Hazretleri Kıyâmet günü şöyle seslenecektir:

"Kulaklarını eğlence ve şeytan çalgısından uzak tutanlar neredeler? Onları misk bahçelerine dahil edin!"Sonra Melaike aleyhimüssalâtü  vesselâm'a seslenecek:"

Onlara benim takdirlerimi duyurun ve haber verin ki, kendilerine artık ne korku var, ne de üzüntü!" [Rezîn ilavesidir.] [5]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/329.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/330.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/330-331.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/332

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/332.