* ABDULLAH İBNU HUZAFE ES-SEHMİ VE ALKAME İBNU MÜCEZZİZ ELMÜDLİCİ SERİYYESİ[1]

 

ـ4299 ـ1ـ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: ]بَعَثَ رَسُولُ اللّهِ # سِرِيَّةً وَاسْتَعْمَلَ عَلَيْهِمْ رَجًُ مِنَ ا‘نْصَارِ وأَمَرهُمْ أنْ

يُطِيعُوهُ. فَغَضِبَ فَقَالَ: ألَيْسَ أمَرَكُمْ النَّبِىُّ # أنْ تُطِيعُونِى؟ قَالُوا: بَلى. قَالَ: فَاجْمَعُوا لِى حَطَباً. فَجَمَعُوا فَقَالَ: أوْقِدُوا نَاراً. فَأوْقَدُوهَا. فقَالَ: ادْخُلُوهَا. فَهَمُّوا وَجَعلَ بَعْضُهُمْ يُمْسِكُ بَعْضاً وَيَقُولُونَ إنَّمَا فَرَرْنَا إلى النَّبىِّ # مِنَ النَّارِ فَمَا زَالُوا حَتّى خَمَدَتِ النَّارُ، فَسَكَنَ غَضَبُهُ. فَبَلَغَ النَّبِىَّ #. فقَالَ: لَوْ دَخَلُوهَا مَا خَرَجُوا مِنْهَا إلى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. َ طَاعَةَ فِى مَعْصِيَةِ اللّهِ، إنَّمَا الطَّاعَةُ فِى الْمَعْرُوفِ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي .

 

1. (4299)- Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallahu anh) anlatıyor:  "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensâr' dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasında komutan, bir meseleden) öfkelenip:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana itaat etmenizi emretmedi mi?"dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler.

"Öyleyse, dedi, derhal bana odun toplayın!" Hemen odun toplanmıştı. Bu sefer:

"Ateş atın!" emretti. Ashab (odun yığınına) ateş attı. Komutan:

"İçine girin!" emretti. Girmek üzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup:

"Biz, ateşten kaçarak Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldik (şimdi ateşe girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Öyle durdular. Ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti. Bu vak'a Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a intikal edince:

"Eğer girselerdi, Kıyamet gününe kadar bir daha ondan çıkamazlardı! Allah'a isyanda (kula) itaat yok! Taat ma'ruftadır!" buyurdular! [Buhârî, Megâzi, 59, Ahkâm, 4, Haberu'l-Vâhid 1; Müslim, İmâret 40, (1840); Ebû Dâvud, Cihâd 96, (2625); Nesai, Bey'at 34, (7, 159).][2]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Rivayette, komutanın kim olduğu ve hangi seriyyeye gönderildiği belli değildir. Hadisin Buhârî'deki veçhi böyledir Ancak, başka vecihlerinde, komutan(lar)ın ve serriyyenin mahiyeti ortaya çıkar. Fakat, bazı ihtilaflardan hâlî değildir. İbnu Sâd'ın kaydına göre bu hâdise dokuzuncu hicrî senenin Rebuülahir ayında cereyan eder. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a, Cidde yakınlarında bir grup Habeşlilerin görüldükleri haberi ulaşır Bunun üzerine derhal 300 kişilik bir askeri birliği Alkame İbnu Mücezziz komutasında yola çıkarır. Birlik deniz kenarına kadar iner. Habeşliler onları görünce kaçarlar. Seriyyeden dönüşte, askerler evlerine dönme hususunda istîcâl gösterirler. Buna kızan Abdullah İbnu Huzâfe, acele edenlere ateş yaktırıp içine girmelerini emreder.

İbnu İshâk'a göre ise, bu kıssanın sebebi, Zû-Karad gazvesinde, Vakkas İbn Mücezziz'in öldürülmüş olması seebiyle, Alkame İbnu Mücezziz'in intikam almak istemesi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın da onu bu seriyyeye göndermesidir.

Görüldüğü üzere, iki rivayet arasında te'lifi kolay olmayacak ihtilaf mevzubahis. İbnu Hacer, "İki ayrı seriyye olabilir" diyerek ihtilafı gidermeye çalışır. Nitekim bu ihtimali güçlendiren husus seriyye komutanlarının da farklı olmasıdır. Ayrıca  "Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resûle ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin) (Nisa 59)  ayetinin Adullah İbnu Huzâfe hakkında indiğini ifade eden bir Buhârî hadisi de vak'aların farklı olduğuna delil kabul edilmiştir.[3]


 

[1] Buna Serriyyetü'l Ensâri de denmiştir.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/269.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/269-270.