* EVTAS GAZVESİ

 

ـ4294 ـ1ـ عَنْ أبِي مُوسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَال: ]لَمَّا فَرَغَ رَسُولُ اللّهِ

# مِنْ حُنَيْنٍ بَعَثَ أبَا عَامِرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه عَلى جَيْشٍ إلى أوْطَاسٍ فَلَقِىَ دُرَيْدَ بْنَ الصَّمَّةِ فَقُتِلَ دُرَيْدٌ وَهَزَمَ اللّهُ أصْحَابَهُ. وَكُنْتُ مَعَ أبِي عَامِرٍ فَرُمِىَ فِى رُكْبَتِهِ بِسَهْمٍ. فَانْتَهَيْتُ إلَيْهِ فَقُلْتُ: يَا عَمِّ مَنْ رَمَاكَ؟ فَأشَارَ إلى شَخْصٍ فَقَصَدْتُ لَهُ فَلَحِقْتُهُ. فَلَمَّا رَآنِى وَلَّى: فَاتَّبَعْتُهُ. وَجَعَلْتُ أقُولُ: أَ تَسْتَحِى؟ أَ تَثْبُتُ؟ فَكَفَّ. فَاخْتَلَفْنَا ضَرْبَتَيْنِ بِالسَّيْفِ فَقَتَلْتُهُ. ثُمَّ قُلْتُ ‘بِي عَامِرٍ: قَتَلَ اللّهُ صَاحِبَكَ. قَالَ: فانْزِعْ هَذَا السَّهْمَ. فَنَزَعْتُهُ فَنَزَا مِنْهُ المَاء. فقَالَ: يا ابْنَ أخِى اقْرَإِ النَّبِىَّ # مِنِّى السََّمَ وَقُلْ لَهُ يَسْتَغْفِرُ لِى. وَاسْتَخْلَفَنِى أبُو عَامِرٍ عَلى النَّاسِ. فَمَكَثَ يَسِيراً ثُمَّ مَاتَ. فَلَمَّا رَجَعْتُ أخْبَرْتُ النّبِىَّ # فَدَعَا بِمَاءٍ فَتَوضّأ ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ، وَرَأيْتُ بَيَاضَ إبْطَيْهِ. ثُمَّ قَالَ: اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِعُبَيْدٍ أبِي عَامِرٍ. اللَّهُمَّ اجْعَلْهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَوْقَ كَثِيرٍ مِنْ خَلْقِكَ، أوْ مِنَ النَّاسِ. فَقُلْتُ: وَلِي فَاسْتَغْفِرْ. قَالَ: اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِعَبْدِاللّهِ بْنِ قَيْسٍ ذَنْبَهُ، وَأدْخِلْهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَدْخًَ كَرِيماً. قَالَ أبُو بُرْدَةَ: إحْدَاهُمَا ‘بِي عَامِرٍ، وَا‘ُخْرَى ‘بِي مُوسى[. أخرجه الشيخان .

 

1. (4294)- Hz. Ebû Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Huneyn Gazvesi'nden fâriğ olunca, Ebû Âmir (radıyallahu anh)'ı bir askeri birliğin başında Evtas'a gönderdi. Ebû Âmir, orada Dureyd İbnu's-Sımme ile karşılaştı. Dureyd öldürüldü, Allah da adamlarını hezimete uğrattı. (O sırada) ben Ebû Amir ile beraberdim. Dizine bir ok atıldı. Yanına gelip:

"Bu oku sana kim attı?" diye sordum. Bana bir şahsı  işâret ederek (ok atanı) gösterdi. Ona yönelip yanına vardım. Beni görünce kaçtı. Ben de peşine düştüm."

Utanmıyor musun, durmuyor musun?"diye peşinden bağırmaya başladım. Birden durdu. Karşılıklı olarak bir-iki kılıç salladık. Derken ben onu öldürdüm. Sonra gelip Ebû Amir'e:

"Allah seninkinin canını aldı!" dedim.

"Hele şu oku bir çek!" dedi. Ben oku çektim. (Okun yerinden) su çıktı.

"Ey kardeşimin oğlu, dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a benden selam söyle, benim için Allah'tan mağfiret deyiversin."

Ebû Amir, birliğin komutanlığını bana devretti. Bir müddet durup sonra vefat etti. Dönünce, durumdan Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bilgi verdim. Bir miktar su getirtti, abdest alıp ellerini kaldırdı. Koltuk altlarının beyazlığını gördüm. Sonra şöyle dua etti:

"Allahım, Ubeyd Ebû Âmir'e mağfiret buyur. Allahım, Kıyamet günü onu, onun derecesini kullarının -veya insanların- birçoğunun derecesinden üstün tut!"

"(Ey Allah'ın Resûlü) benim için de istiğfar ediver!" dedim.

"Allahım, Abdullah İbnu Kays'ın günahını mağfiret et! Onu, kıyamet günü iyi bir yere koy!" dedi. Ebû Bürde der ki:

"O iki duadan biri Ebû Âmir içindi, diğeri de Ebû Musa içindi." [Buhârî, Megâzî 55, Cihâd 69, Da'avat 49; Müslim, Fedailü's Sahâbe 165, (2498).][1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu hâdise, Huneyn savaşı'nın devamını anlatmaktadır. Huneyn savaşını anlatırken Huneyn'de bozguna uğrayan müşriklerin kaçtığını, Resulullah'ın da kaçanları kovalattığını belirtmiştik. Şu halde sadedinde olduğumuz rivayet, Ubeyd İbnu Süleym adındaki Ebû Âmir komutasında bir birliğin, Huneyn'den kaçarak Evtas'a gelip toparlanmaya çalışanların peşinden gönderilme hikâyesini anlatmaktadır.

2- Ebû Amir, Ebû Musa el-Eş'arî'nin  amcasıdır.

3- Bazı müellifler Evtâs'ın Huneyn olduğunu söylemiş ise de, tahkik bunu doğrulamamıştır. Müdakkik alimler Hevazin'den kaçanların bir kısmı Evtâs'a, bir kısmı Tâif'e, bir kısmı da Büceyle'ye gittiğini, Evtas'a, Ebû Âmir'i gönderirken, kendisinin de Tâif'e yöneldiğini belirtirler.

4- İbnu Hacer, burada öldürüldüğü belirtilen Düreyd'in meşhur câhili şâirlerinden olduğunu, öldüğünde 120, hatta 160 yaşında olduğunun söylendiğini belirtir. [2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/261-262.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/262.