* ZÂTU'R-RİKA' GAZVESİ

 

ـ4263 ـ1ـ عن أبي موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]خَرَجْنَا مَعَ رَسُولُ اللّهِ # في غَزاةٍ وَنَحْنُ سِتَّةُ نَفَرٍ، بَيْنَنَا بَعِيرٌ نَعْتَقِبُهُ فَنَقِبَتْ أقْدَامُنَا وَنَقِبَتْ قَدَمَاي، وَسََقَطَتْ أظْفَارِي، فَكُنَّا نَلُفُّ عَلى أرْجُلِنَا الْخِرَقَ، فَسُمِّيَتْ غَزْوَةُ ذَاتِ الرِّقَاعِ لِمَا كُنَّا نَعْصِبُ مِنَ الْخِرَقِ عَلى أرْجُلِنَا[. أخرجه الشيخان.»اعْتِقَابُ الْمَرْكُوبِ« هو أن يركبه واحد بعد واحد.»وَنَقِبَ الْبَعِيرُ« بكسر القاف إذا رقت أخفافه، والمراد بهِ هُنَا تقرحت وسقطت .

 

1. (4263)- Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor:  "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir gazveye çıktık. Biz aramızda bir deve olan altı kişiydik, sırayla biniyoruk. Derken ayaklarımız delindi. Benim ayaklarım da delindi ve tırnaklarım düştü. ayaklarımıza bezler sarıyorduk. Böylece seferimiz, ayaklarımıza sardığımız parçalar sebebiyle Zatur'-Rikâ' gazvesi diye isimlendi." [Buhârî, Megâzî 31, (7, 325); Müslim, Cihad 149, (1816).][1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- İbnu'l-Esir, bu seferi Hicretin dördüncü senesi hadiselerinden olarak kaydeder. Beni'n-Nâdir hadisesinden iki ay sonra cereyan eder. Sadedinde olduğumuz rivayet, gazveye Rikâ isminin verilişini, ayaklara sarılan parçalara bağlar. Rika' yama,  bez parçaları ma'nâsına gelir. Ancak, İbnu'l-Esir, Benî Muhâriblere karşı yapılan bu  gazvede -mukâtele olmasa bile- karşılaşma hâdisesinin cereyan ettiği dağın siyahbeyaz, kırmızı renkler ihtiva etmesinden hâsıl olan alaca parçalı renkler sebebiyle bu ismi aldığını belirtir. Ancak, sancakların o seferde yamalı olmasından veya bir ağaçtan bu ismi aldığıda diğer ihtilaflardır. Nevevî, bu söylenenlerin hepsinin bu isimlemeye iştirak etmiş olabileceğini söyler.

2- Bu sefer sırasında, insanlar birbirlerinden korkacak şekilde umumî bir korku yaşanır ve bunun üzerine korku namazı nâzil olur.

3- İbnu Sa'd ve İbnu Hibbân, bu seferin Hicretin beşinci yılında olduğunu kaydederler.

4- Sefere iştirak eden ordunun miktarı da ihtilaflıdır: Farklı rivayetlere göre 400, 500, 700 ve hatta 800 kişidir.[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/158.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/158-159.