ALTINCI FASIL

 

HADÎSıN YAZILMASI

 

UMUMÎ AÇIKLAMA:

 

Hadislerin yazılması bahsinde,  burada nazariyetle igili teferruata girmeyip, sadece hadislerin kısa  meallarini ve zaruri durumlarda müphem noktalarını kısaca tavzihini yapıp geçeceğiz.[1]

 

ـ4131 ـ1ـ عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]كُنْتُ أكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللّهِ # فَنَهَتْنِي قُرَيشٌ. وَقَالُوا: تكتب كُلَّ شَيْءٍ وَرَسُولُ اللّهِ # بَشَرٌ يَتَكَلَّمُ فِى الرِّضَا والْغَضَبِ فَأمْسَكْتُ عَنِ الكِتَابِ حَتّى ذَكَرْتُ ذلِكَ لِرَسُولِ اللّهِ #. فَأوْمَأ بِإصْبُعِهِ إلى فِيهِ وَقَالَ: اكْتُبْ فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا يَخْرُجُ مِنْهُ إَّ حَقّاً[. أخرجه أبو داود .

 

1. (4131)- İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan işittiğim her şeyi yazıyordum. Kureyş bu işten beni men etti. Dediler ki: "Sen her (işittiğin) şeyi yazıyorsun, halbuki Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir insandır, memnun ve öfkeli halde de konuşur."

Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a anlattım. Parmağı ile ağzına işaret ederek:

"Yaz, nefsimi elinde tutan zata yemin olsun, ondan haktan başka bir şey çıkmaz!" buyurdu." [Ebu Dâvud, İlm 3, (3646).][2]

 

ـ4132 ـ2ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]شَكَا رَجُلٌ مِنَ ا‘نْصَارِ إلى رسولِ اللّهِ # فقَالَ: يَارسولَ اللّهِ إنِّى ‘سْمَعُ مِنْكَ الْحَدِيثَ فَيُعْجِبُنِي وََ أحْفَظُهُ. فَقَالَ #: اسْتَعِنْ بِيَمِينِكَ وَأوْمَأَ بِيَدِهِ إلى الْخَطِّ[. أخرجه الترمذي .

 

2. (4132)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ensârdan bir zat Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a (hafızasını) şikayet ederek dedi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! ben senden hadis işitiyorum, çok hoşuma gidiyor, ancak hafızamda  tutamıyorum. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi:

"Sağ elini yardıma çağır!" ve eliyle  yazma işareti yaptı." [Tirmizî, İlm 12, (2668).][3]

 

ـ4133 ـ3ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]خَطَبَ رَسُولُ اللّهِ # فَذَكَرَ قِصَّةً فِي الْحَدِيثِ. فقَالَ أبُو شَاهٍ: اكْتُبُوا لِي يَا رَسُولَ اللّهِ؟ فقَالَ: اكْتُبُوا ‘بِي شَاهٍ[. أخرجه الترمذي وصححه .

 

3. (4133)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün, halka) hitabetti, (Ebu Hüreyre, hadisin vürûdu ile ilgili) bir kıssa anlattı (hadiste şu ibare  de vardı): "Ebu Şah dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! (bu hutbeyi) bana yazıverin!" Bu taleb üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet Ebu Şâh'a yazıverin!" emir  buyurdular." [Tirmizî, İlm 12, (2669); Buhârî, İlm 39, Lukata 7, Diyât 8; Ebu Dâvud, İlm 3, (3649).][4]

 

AÇIKLAMA:

 

Hadiste işaret  edilen kıssa, hadisin vürûdu ile ilgili. Rivayetin Buhârî'deki bir vechinde kıssa mevcuttur. Şöyle der: "Huzâ'alılar, Mekke' nin fethedildiği senede, Benî Leys'ten birini, onların kendilerinden bir kimseyi katletmelerine mukabil olarak öldürdüler. Bu durum, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a haber verildi. Bunun üzerine bineğine atlayarak bir hitapta bulundu. Dedi ki: "Allah Mekke'den katli veya fiili engelledi."

-Buharî fiil veya katl şekkinin hocadan geldiğini belirtir.- Ancak Resulullah'ı ve mü'minleri onlara musallat etti. Bilesiniz, Mekke'de kan dökmek benden önce kimseye helal değildir. Benden sonra da kimseye helal olmayacak. Bilesiniz, bana da,  bir gündüzün belli bir anında helal kılındı. Haberiniz olsun, o da şu ândır. (Mekke herkese) haramdır. Dikenine varıncaya kadar hiç bir otu yolunamaz, ağacı sökülemez, yerde görülen yitik mallar alınamaz, ilan etmek, sahibini aramak için  alınabilir. Kim öldürülürse iki şıktan biriyle muhayyerdir: "Katil öldürülür veya öldürülen tarafın ailesine  diyet ödenir."

(Resulullah'ın bu hutbesi üzerine),  Yemenlilerden biri gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hutbeyi bana yazıverin!" dedi. Resulullah: "Ebu Fülâna yazıverin!" emir buyurdu. Kureyş'ten biri: "Ey Allah'ın Resûlü! İzhir'i yasaktan hariç tutun, çünkü biz, onu evlerde ve kabirlerde  kullanıyoruz!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da: "İzhir hâriç, izhir hâriç!" dediler.

Şu halde, sadedinde olduğumuz hadiste işaret edilen kıssa budur. Böylece Ebu Şâh'ın, Mekke'nin fethedildiği gün Resulullah tarafından irad edilen hutbenin metnini istediği anlaşılmış olmaktadır. Resulullah bu metnin yazılıp Ebu Şâh'a verilmesini emir buyuruyor. Buhârî, bu rivayeti Aleyhissalâtu vesselâm'ın,  hadislerin yazılmasına karşı olmadığını göstermek için kaydetmiş bulunmaktadır.[5]

 

ـ4134 ـ4ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]مَا كَانَ فِى أصْحَابِ رَسُولِ اللّهِ # أكْثَرُ حَدِيثاً مِنِّى إَّ مَا كَانَ مِنَ ابْنِ عَمْرٍو. فإنّهُ كَانَ يَكْتُبُ وََ أكْتُبُ[. أخرجه البخاري والترمذي .

 

4. (4134)- Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashabı arasında İbnu Amr hâriç, benden daha çok hadis bilen yoktu. (Onun beni geçmesi şuradan ileri geliyordu:) O hadisleri yazıyordu, ben ise yazmıyordum." [Buhârî, İlm 39; Tirmizî, İlm, (2670).][6]

 

ـ4135 ـ5ـ وعن زيد بن ثابت رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: ]أمَرَنِي رسولُ اللّهِ # فَتَعَلَّمْتُ لَهُ كِتَابَ يَهُودَ بِالسُّرْيَانِيَّةِ، وقَالَ: إنِّي وَاللّهِ مَا آمَنُ يَهُودَ عَلى كِتَابِي. قَالَ: فَوَاللّهِ مَا مَرَّ بِي نِصْفُ شَهْرٍ حَتّى تَعَلَّمْتُهُ وَمذَقْتُهُ فَكُنْتُ أكْتُبُ لَهُ إلَيْهِمْ وَأقْرَأُ لَهُ كُتُبَهُمْ إلَيْهِ[. أخرجه البخاري

وأبو داود والترمذي .

 

5. (4135)- Zeyd İbnu Sâbit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana emretti, ben de onun için, Süryanice (yahudi) yazısını öğrendim. Şöyle demişti: "Allah'a yemin olsun , ben yazı işimde yahudiye emniyet edemiyorum!"

(Zeyd) der ki: "Allah'a yemin olsun bir ayın  yarısı geçmeden, o yazıyı öğrendim ve hazâkat kazandım. Resululah'ın onlara olan mektuplarını yazıyor, onların gönderdiklerini de ona okuyordum."[7] [Buhârî, Ahkâm 40; Ebu Dâvud, İlm 2, (3645); Tirmizî, İstizân 22, (2716).][8]

 

ـ4136 ـ6ـ وعن المطلب بن عبداللّه بن حنطب رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]دَخَلَ زَيْدٌ بنُ ثَابِتٍ إلى مُعَاوِيَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما. فَسَألَهُ مُعَاوِيةُ عَنْ حَدِيثٍ فَأخْبَرَهُ بِهِ فَأمَرَ مُعَاوِيةُ إنْسَاناً يَكْتُبُهُ. فَقَالَ زَيْدٌ: أمَرَنَا رسولُ اللّهِ # أنْ َ نَكْتُبَ شَيْئاً مِنْ حَدِيثِهِ فَمَحَاهُ[. أخرجه أبو داود .

 

6. (4136)- el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyd İbnu Sâbit Hz. Muâviye (radıyallahu anhümâ)'nın yanına girmişti. Hz. Mu'âviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muâviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. Zeyd müdahalede bulunarak Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hadislerinden hiçbir şey yazmamamızı emretmişti" dedi. Bunun üzerine Hz. Muâviye yazılanı derhal imha etti." [Ebu Dâvud, İlm 3, (3647).][9]

 

ـ4137 ـ7ـ وعن أبي سعيد الخدري رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ تَكْتُبُوا عَنّي شَيْئاً غَيْرَ الْقُرْآنِ، وَمَنْ كَتَبَ شَيْئاً غَيْرَ الْقُرْآنِ فَلْيَمْحُهُ[. أخرجه مسلم.وا“ذن في

الكتابة ناسخ للمنع منه بإجماع ا‘مة على جوازه و يجتمعون إ على أمر صحيح، وقد قيل إنما نهى أن يكتب الحديث مع القرآن في صفحة واحدة فيختلط به فيشتبه .

 

7. (4137)- Ebu Saîdi'l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle emrettiler: "Benden Kur'an dışında bir şey yazmayın. Kim, Kur'an'dan başka bir şey yazmış ise, onu imha etsin." [Müslim, Zühd 72, (3004).][10]

 

AÇIKLAMA:

 

Genişçe açıklandığı üzere (1.cilt, 26-27, 33-35) bazı rivayetler hadis yazmayı yasaklarken, diğer bazıları teşvik eder, ruhsat tanır.

Ülemâ yasağın kayıtlı olduğunu, -İslam'ın başında yazı bilenin az olduğu sırada, hafızası kuvvetli olanlara mahsus olarak- ruhsat ifade eden hadislerin, öbürlerini neshettiğini belirtirler. Nitekim sadedinde olduğumuz hadise şu açıklama eklenmiştir.

"Yazı izni, yazı yasağını, yazının cevazı hususundaki icma-ı ümmet ile neshetmiştir. Ümmet, hiçbir zaman sahih olmayan bir meselede icma etmez. "Resulullah, hadisi, Kur'an'la birlikte aynı safyaya yazmayı yasaklamıştı. Çünkü bu durumda Kur'an'la hadis birbirine karışır, müşkilata sebep olurdu" dahi denmiştir."[11]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/517.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/517.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518-519.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/519.

[7] Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh'ın yazı öğrenme hâdisesi daha etraflı olarak açıklanmış idi (1. Cilt, s. 417-418).

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/520.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/520.

[10] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/521.

[11] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/521.