* BESMELE ÇEKMEK

 

ـ3868 ـ1ـ عن حذيفة قال: ]كُنَّا إذَا حَضَرْنَا عِنْدَ النبىِّ # عَلى الطَّعَامِ لَمْ نَضَعْ أيْدِينَا حَتّى يَبْدَأ رَسُولُ اللّهِ # فَيَضَعَ يَدَهُ. وَإنَّا حَضَرْنَا مَعَهُ مَرَّةً طعَاماً، فجَاءَتْ جَارِيَةٌ كَأنَّهَا تَدْفَعُ. فَذَهَبَتْ لِتَضَعَ يَدَهَا فِى الطَّعَامِ، فَأخَذَ النّبىُّ # بِيَدِهَا ثُمَّ جَاءَ اَعْرابِىُّ كَأنَّمَا يُدْفَعُ فَذَهَبَ لِيَضَعَ يَدَهُ فَأخَذَ بِيَدِهِ، ثُمَّ قَالَ: إنَّ الشَّيْطَانَ لِيَسْتَحِلُّ الطَّعَامَ أنْ َ يُذْكَرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ، وَإنَّهُ جَاءَ بِهذِهِ الْجَارِيَةِ لِيَسْتَحِلَّ بِهَا فَأخَذْتُ بِيَدِهَا، فَجَاءَ بهذَا اعْرَابِىِّ لِيَسْتَحِلِّ بِهِ، فَأخَذْتُ بِيَدِهِ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إنَّ يَدَهُ لَمَعَ يَدِهِمَا فِى يَدِى. ثُمَّ ذَكَرَ اسْمَ اللّهِ تَعال وَأكَلَ[ أخرجه مسلم وأبو داود.قوله »كَأنَّهَا تُدفعَُ« أى كأن وراءها من يدفعها إلى قدامها .

 

1. (3868)- Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında yemeğe oturunca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yemeye başlamadıkça, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. Derken bir cariye (küçük kız çocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) elinden tuttu. Arkadan bir bedevî geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalâtu vesselâm onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi:

"Şeytan, üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helal addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedevîyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum.

Nefsim elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır." "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bunları söyledikten sonra besmele çekip yemeye başladı."[1] [Müslim, Eşribe 102, (2017); Ebu Dâvud, Et'ime 16, (3766).]

 

ـ3869 ـ2ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قال رسُولُ اللّهِ # إذَا أكَلَ أحَدُكُمْ طَعَاماً فَلْيَقُلْ بِسْمِ اللّهِ، فَإنْ نسِىَ في ا‘وَّلِ فَلْيَقُلْ فِي ا‘خِرِ، بِسْمِ اللّهِ في أوَّلِهِ وَآخِرِهِ[. أخرجه أبو داود والترمذي .

 

 

 

2. (3869)- Hz. Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden kim bir şey yerse "Bismillah (Allah'ın adıyla)" desin. Bidayette söylemeyi unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin: "Bismillahi fî evvelihî ve âhirihî (başında da sonunda da Bismillah)."[2] [Ebu Dâvud, Et'ime 16, (3767); Tirmizî, Et'ime 47, (1859).]

 

ـ3870 ـ3ـ وعنها رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَان رَسُولُ اللّهِ #: يَأكُلُ طَعَاماً في سِتّةٍ مِنْ أصْحَابِهِ، فَجَاءَ أعْرَابِىٌّ فَأكَلَهُ بِلُقْمَتَيْنِ، فقَالَ #: أمّا إنَّهُ لَوْ سَمّى لَكَفَاكُمْ[. أخرجه الترمذي .

 

3. (3870)- Yine Hz. Âişe demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ashabından altı kişi içerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevî geldi. (Besmele çekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Eğer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi!" buyurdu."[3] [Tirmizî, Et'ime 47, (1859).]

 

ـ3871 ـ4ـ وعن وحشى بن حرب عن أبيه عن جده وحشى بن حرب الجبشى: ]أنَّ أصْحَابَ رَسُولِ اللّهِ # قالُوا: يَا رسُولَ اللّهِ إنَّا نَأكُلُ وََ نَشْبَعُ، قالَ: فَلَعَلَّكُمْ تَفْتَرِقُونَ؟ قَالُوا: نَعَمْ. قالَ: فَاجْتَمِعُوا عَلى طَعَامِكُمْ، وَاذْكُرُوا اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ يُبَارَكْ لَكُمْ فِيهِ[. أخرجه أبو داود.

 

4. (3871)- Vahşî İbnu Harb an ebîhi an ceddihî Vahşî İbnu Harb el-Habeşî anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır."[4] [Ebu Dâvud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mâce, Et'ime 17, (3286).]

 

ـ3872 ـ5ـ وعن أمية بن مخشى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رسُولُ اللّهِ # جَالِساً وَرَجُلٌ يَأكلُ فَلَمْ يُسَمِّ حَتّى لَمْ يَبْقَ مِنْ طَعَامِهِ إَّ لُقْمَةٌ، فَلَمَّا رَفَعَهَا إلى فِيهِ. قالَ: بِسْمِ اللّهِ أوَّلهُ وَآخِرَهُ. فَضَحِكَ #. ثُمَّ قَالَ: مَازَالَ الشَّيْطَانُ يَأكُلُ مَعَهُ فَلَمَّا ذَكَرَ اسْمَ اللّهِ اسْتَقَاءَ مَا فِي بَطْنِهِ[. أخرجه أبو داود .

 

5. (3872)- Ümeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onun ağzına kaldırırken: "Bismillâhi evvelehû ve âhirahû" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) güldü ve:

"Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu."[5] [Ebu Dâvud, Et'ime 16, (3768).]

 

ـ3873 ـ6ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: إذَا دَخَلَ الرَّجُلُ مَنْزِلَهُ فَذَكَرَ اللّه عِنْدَ دُخُولِهِ وَعِنْدَ طَعَامِهِ. قَالَ الشَّيْطَانُ: َ مَبِيتَ لَكُمْ وََ عَشَاءَ، وَإنْ ذَكَرَ اللّهَ عِنْدَ دُخُولِهِ وَلَمْ يَذْكُرْهُ عِنْدَ عَشَائِهِ يَقُولُ: أدْرَكْتُمُ الْعَشَاءَ وََ مَبِيتَ لَكُمْ، وَإنْ لَمْ يَذْكُرِ اللّهَ عِنْدَ دُخُولِهِ وََ عِنْدَ عَشَائِهِ. قَالَ: أدْرَكْتُمُ المَبِيتَ

وَالْعَشَاءَ[. أخرجه مسلم وَأبو داود .

 

6. (3873)- Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avenelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değil!" der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."[6] [Müslim, Eşribe 103, (2018); Ebu Dâvud, Et'ime 16, (3765).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Yukarıda kaydedilen altı rivayetin hepsi de yemek sırasında Tesmiye'nin gereğini belirtmektedir. Tesmiye, 3869. hadiste tarif edildiği üzere, bismillah demektir. Nevevî'ye göre efdal olanı bismillahirrahmanirrahim demektir. Ancak zikri geçen hadis bismillah demenin kifayet edeceğini, bu kadarının da sünnete uygun olduğunu ifade eder. Dilimizde zaten tesmiye kelimesinden ziyade besmele'yi kullanırız ve bunla bismillahirrahmanirrahim demeyi kastederiz. Rivayetlerden besmele ile ilgili olarak şu âdâbları tesbit edebiliriz:

* Besmele, yemeğe başlarken çekilmelidir.

* Unutulduğu zaman, hatırlanılan yerde besmeleye yer verilmelidir. Sonradan çekilen besmelenin bismillahi evvelehu ve ahirehu şeklinde olması müstehabtır. Evveli ile ilk yarısı, ahiri ile ikinci yarısının kastedilmiş olduğu söylenmiştir.

* Besmele yemeğe bereket katmakta, yiyenlerin doymalarına katkıda bulunmaktadır.

* Besmele çekilmeyince yemeğe şeytan da ortak olmakta, yemeğin bereketi kaçmaktadır.

* Yemek imkan nisbetinde cemaat halinde yenmelidir. Aile ferdleri yemekte bir araya gelmeli, ayrı ayrı yememelidirler. Âyet-i kerimede gelen "Beraber veya ayrı ayrı yemenizde bir beis yoktur" (Nur 61) denmiş olması, ruhsata, kolaylığa hamledilmiştir: "Kişi evde yalnızsa tek başına da yiyebilir..." ma'nâsında. İnsanların dünya telaşı, televizyon gibi sebeplerle, birbirlerine yabancılaştıkları günümüz şartlarında; sofrada bari bir araya gelmek daha da ehemmiyet kazanmıştır. Bu sünnet, şuurla ihya edilmelidir.

* Eve girerken ve yemeğe başlarken çekilen besmele şeytanın evdeki nasibini kesmekte, gecelemesini önlemektedir.

* Cemaat halinde yemek yerken, en azından ilk başlayanın besmele çekmesi gerekir. Aksi takdirde ilk başlayan besmeleyi terketse, şeytan o yemekten yeme imkanına kavuşmaktadır. Onun yemeği istihlal etmesi (kendine helal addetmesi), yeme imkanına kavuşması demektir. Nevevî cemaatten ilk başlayanlar besmele çektiği takdirde, terkedenler de olsa şeytanın o yemekten yemeye muktedir olmayacağını söyler. Nitekim 3868 numaralı hadisin sonundan, Resûlullah'ın henüz yemeye başlamadan kız çocuğunun ve bedevînin besmelesiz girişiverdikleri anlaşılmaktadır.

2- Şeytan'ın Yeyip İçmesi

Hadiste geçen, şeytanın yiyip içme meselesi hususunda âlimler bazı farklı yorumlara yer vermişlerdir. Konunun açıklığa kavuşması için kaydetmemizde fayda var: Türbüştî, sonradan çekilen besmele sebebiyle şaytanın yediğini kusması (3872. hadis) ile ilgili olarak der ki: "Yani, şeytanın lehine olan hissesi besmele ile elinden alınarak aleyhine bir vebale dönüşmüş oldu." Tîbî der ki: "Bu te'vil, şeytanın yemekteki bereketi götürme hususunda bir nasibi olduğuna hamledilir. Bu babta gelen hadisler, yemek için besmele çekmenin meşruiyyetine ve unutan kimsenin yemek esnasında bismillahi evvelehu ve ahirehu demesinin gereğine delalet eder." el-Hedy'de der ki: "Sahih olan, yeme sırasında besmele çekmenin vücubudur. Bu hüküm, Ahmed İbnu Hanbel'in Ashabı nezdinde mevcut olan iki görüşten biridir. Besmeleyi emreden hadisler sahihtir ve sarihtir, muarız bir rivayet olmadığı gibi muhalefeti caiz kılan ve zahirinden çıkmayı gerektiren bir icma da mevcut değildir. Besmeleyi içme ve yemede terkedene şeytan ortak olmaktadır."

Neylü'l-Evtar'da denir ki: "Selef ve halef'in muhaddis ve diğer Ulemasının cumhuru şu görüştedir: "Şeytanın yemekten yemesi zahire hamledilir, (rivayetlerde geldiğine göre) şeytanın iki eli ve iki ayağı vardır, onların erkeği, dişisi vardır, (besmele çekerek) defedilmediği takdirde, gerçekten elleriyle yer. Ancak şu da söylenmiştir: "Onun yemesi mecaz ve istiaredir." Keza şu da söylenmiştir: "Onların yemesi koklama ve koku olmadan ibarettir, yeme, içme diye bir şey olmamalıdır." es-Sahîh'de sabittir ki: "Şeytan soluyla yer, soluyla içer." Vehb İbnu Münebbih demiştir ki: "Şeytanın çeşitli cinsleri var. Halis cinler yeyip içmezler, nikahlaşmazlar, onlar bir  nevi rîh' tır (rüzgardır). Bir cinsi de var ki bütün bu sayılanları yaparlar, ve doğumla dünyaya gelirler, bunlar es-Se'âlâ ve el-Gaylân ve benzeri cinsleridir."

Şeytanla ilgili münakaşada Kelâbâzî de şöyle der: "Şeytan bir cisimdir. Onun sağ eli olabilir. Fakat sağ eliyle yemek yemez. Çünkü onun yaratılışı aksine çevrilmiştir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da onun yaptığı gibi yapmaktan men etmiştir. (Bunun ma'nâsı) insanın solu uğursuzdur denebilir. Buna delil Resûlullah'ın, sol eli taharetlenmeye ayırması ve Kıyamet gününde kafire kitabının solundan verilmesidir. Binaen-aleyh şeytanın da her iki eli sol olabilir. Zira kendisi uğursuzdur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yemeğin bereketi gitmesin diye mü' mine sol eliyle yemesini yasak etmiştir."

Aynî, şeytanlar hakkında âlimlerin üç ayrı görüş ileri sürdüklerini kaydeder:

* Şeytanların bir kısmı yer içer.

* Bir kısım şeytanlar yiyip içmezler.

* Bütün şeytanlar yiyip içerler.

Aynî, üçüncü görüşün sâkıt olduğunu söyler.[7]

 


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/96-97.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/97.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/97.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/98.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/98.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/99.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/99-101.