ÜÇÜNCÜ BÂB

 

HARAM YıYECEKLER

 

ـ3934 ـ1ـ عن أبي ثعلبة الخشنى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رَسُولَ اللّهِ # نَهَى عَنْ أكْل كُلِّ ذِى نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ[. أخرجه الستة.زاد مسلم وأبو داود والنسائي في رواية عن ابن عباس: »وَكُلُّ ذِى مِخْلَبٍ مِنَ الطَّيْرِ« .

 

1. (3934)- Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) vahşî hayvanlardan kesici diş (köpek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı."

Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî, İbnu Abbâs'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pençe sahibi kuşu da..."[1] [Buhârî, Zebâih, 29; Müslim, Sayd  12-16 (1932, 1933); Tirmizî, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebû Dâvud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mâce, Sayd 13, (3232, 3234);  Nesâî, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu hadiste, Aleyhissalâtu vesselâm vahşî hayvanlar ve vahşî kuşlardan eti yenmeyecekler hakkında bir ölçü vermektedir.

Hayvanlarda, insanlardaki köpek dişi dediğimiz, parçalamaya mahsus kesici  dişi olanlar ki bu dişe nâb denir. Aslan, kurt, kaplan, fil, maymun gibi hayvanlar bu gruba girer. Bu dişle kuvvet kazanırlar ve avlanırlar.

Kuşlardan pençeli olanlar. Mihleb, diğer hayvanlardaki tırnağa tekabül eder, dilimizde pençe deriz. Bu tırnağa nazaran çok daha güçlü, çok daha sert ve keskindir. Mihleb (pençe), vahşi hayvanlardaki  nâb denen köpek dişine tekabül eder. Kartal, akbaba, şâhin, doğan gibi kuşlar bu gruba girerler. Tirmizî'de  kaydedilen bir Câbir (radıyallahu anh) hadisi şöyle der: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ehlî eşeklerin, katırların, vahşi hayvanlardan  parçalayıcı dişi olanların, kuşlardan da pençesi olanların etlerini haram kıldı."

Fukaha, hadisle amel hususunda ihtilaf etmiştir. Yenmesi haram olan, parçalayıcı dişi olan vahşiler hangileridir?

Ebû Hanîfe'ye göre, etle beslenen bütün hayvanlar vahşidir, fil, keler, araptavşanı (tarla faresi), kedi... de buna dahildir.

Şâfiî Hazretlerine göre, insana saldıran hayvan vahşidir: aslan, kaplan, kurt gibi... Sırtlan ve tilki ise insana saldırmadıkları için etleri helaldir.[2]

 

ـ3935 ـ2ـ وعن أبي عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]كَانَ أهْلُ الْجَاهِلِيَّةِ يَأكُلُونَ أشْيَاءَ، وَيَتْركُونَ أشْيَاءَ تَنَذُّراً، فََبعَثَ اللّهُ تعالى نَبِيَّهُ #، وَأنْزَلَ كِتَابَهُ، وَأحَلّ حََلَهُ، وَحَرّمَ حَرَامَهُ، فَمَا أحَلَّ فَهُوَ حََلٌ، وَمَا حَرَّمَ فَهُوَ حَرَامٌ، وَمَا سَكَتَ عَنْهُ فَهْوَ عَفْوٌ، وَتََ قَوْلَهُ تَعالى: قُلْ َ اَجِدُ فِيمَا أُوحِيَ إلَيّ مُحَرَّماً عَلى طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ إّ أنْ يَكُونَ مَيْتَةً اŒية[. أخرجه أبو  داود .

 

2. (3935)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Cahiliye halkı, bir çok şeyi (helal addedip) yiyor, birçoğunu da pis addederek yemiyordu. Allah Teâlâ hazretleri Resûlünü gönderdi, kitabını indirdi, helalini helal, haramını da haram kıldı. Helal kıldığı helaldir, haram kıldığı da haramdır, sükut buyurduğu da aff(edilmiş)tir."

İbnu Abbâs, sonra şu âyet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammed!) De ki: "Bana vahyolunanda, leş, akıtılmış kan, domuz eti, -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen  hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, -başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere- bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder" (En'âm 145).[3] [Ebû Dâvud, Et'ime 31, (3800).]

 

AÇIKLAMA:

 

Bu rivayet, câhiliye Araplarının herhangi ilâhî bir temele dayanmaksızın heva ve şehvetlerine tabi olarak, bazı şeyleri leziz addedip yediklerini, bazı şeyleri de pis addedip yemediklerini ifade eder. İslâmiyet ise, tamamen ilâhî irşadla bir kısım yiyecekleri helâl, bir kısmını da  haram  ilan etmiş, bazıları hakkında da hüküm beyan etmemiştir. Bunlar müeyyide dışıdır.

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ), bu hususu belirttikten sonra, Kur'an-ı Kerim'de  haram yiyecekleri beyan eden bir âyeti okuyor. Şârihler, bu okuyuşta cahiliye davranışını redd yattığını belirtir. Yani onların yedikleri şeylerde de, yemedikleri şeylerde de hevayı esâs aldıkları için yanıldıklarını göstermek, İslam'ın getirdiği helalharam ölçülerinin esas alınması gerektiğini belirtmek maksadıyla âyet-i kerimeyi okumuş olmaktadır. Nitekim araplar  bahîre, sâibe vesîle, hâm vs. adı altında değişik vasıftaki develeri haram addedip yemezlerdi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu inançların Kur'an'da olmadığnı insanlara duyurmakla emrolundu. Âyet ise haram olanları birer birer  saymıştır. Âyet, bu sayılanlar dışında kalanların haram olmadığını ifade etmekte ve "Siz Allah'ın haram etmediği şeyi neye dayanarak haram kılıyorsunuz?" ma'nâsında muâheze yoluyla onları reddetmektedir.

Ancak âyet hususunda  ülemâ üç ayrı görüş ileri sürerek ihtilaf etmiştir.

1) Âyet sünnetle mensuhtur. Zira, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ehlî eşek etini, pençeli vahşi kuşların etini, kesici dişi olan vahşilerin etini haram kılmıştır.

2) Bu âyet muhkemdir, âyette zikredilenler dışında haram yoktur. Hz. Âişe böyle söylemiştir.

3) Zührî ve iki kavlinin birinde Mâlik: "Âyet muhkemdir ancak buna sünnette gelen haramlar da ilâve edilmelidir"  demiştir. Bazı teferruat daha önce geçti.[4]

 

ـ3936 ـ3ـ وعن قبيصة بن هلب الطائى عن أبيه قال: ] سَألَ النّبىّ #، فقَالَ: إنَّ مِنَ الطَّعَامِ طَعَاماً أتَحَرّجُ مِنْهُ، فقالَ: َ يَتَخَلَّجَنَّ في صَدْرِكَ شَىْءٌ ضَارَعْتَ فِيهِ النَّصْرَانِيّةَ[. أخرجه أبو داود والترمذي.             »التَّحَرُّجُ«: التأثم.وقوله »َ يَتَخَلَّجَنَّ«: يروى بالمعجمة وغير المعجمة، ومعناهما

متقارب، ومعناه:  يدخل في قلبك منه ريبة، أو  يتحرك فيه شئ من الشك، واختج الحركة.وقوله: »ضَارَعْتَ«: أى شابهت وماثلت .

 

3. (3936)- Kabîsa İbnu Hülb babası (radıyallahu anh)'tan anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir adamın şöyle sorduğunu işittim: "Bazı yiyecekler var, onları yemekte zorluk çekiyor, (günah mıdır diye korkuyorum)?"

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da cevaben: "İçinde hiç bir şey sıkıntı olmasın, aksi halde hristiyanlara benzersin."[5] [Ebu Dâvud, Et'ime 24, (3784); Tirmizî,  Siyer 16, (1565).]

 

AÇIKLAMA:

 

Hadis, Ashab'tan birinin, dînen helal olan bazı yemekler hususunda "Acaba  yersem günaha mı girerim?" diye tereddüd içinde kaldığını, durumu Resulullah'a arzettiğini  Aleyhissalâtu vesselâm da, bu tereddüdün yersizliğini belirttiğini göstermektedir. Hattâbî, hadisi: "Sakın içine şüphe düşmesin" şeklinde anlar. Hadisin devamı: "(Şayet şekke düşecek olursan) bu halinle ruhbanlara benzersin. Senin şekke düşmen için bir sebep yok. Zira sen kolaylık, genişlik üzerine müesses Hanîflik üzeresin. Böylesi sebepsiz şüphelere yer vererek kendini zorluğa, sıkıntıya attın mı hıristiyanların ruhbanlarına  benzersin" demiş olmaktadır.[6]

 

ـ3937 ـ4ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: كُلُّ ذِى نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ فَأكْلُهُ حَرَامٌ[. أخرجه مسلم ومالك وأبو داود والنسائي .

 

4. (3937)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Vahşilerden, kesici dişi olan her bir  hayvanın yenmesi haramdır."[7] [Müslim, Sayd 15, (1933); Muvatta, Sayd 14, (2, 496); Tirmizî, Sayd 3, (1479); Nesâî, Sayd 28, (7, 200).]

 

ـ3938 ـ5ـ و‘بي داود في أخرى: ]نَهى عَنْ أكْلِ كُلِّ ذِى نَابٍ مِنَ

السِّبَاعِ، وَكُلِّ ذِى مِخْلَبٍ مِنَ الطَّيْرِ[ .

 

5. (3938)- Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "..vahşilerden kesici dişi olan her bir hayvanın, ve pençesi olan her bir kuşun yenmesini yasakladı."[8] [Ebû Dâvud, Et'ime 33, (3802); Buhârî, Sayd 29, Tıbb 57; Müslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesâî, Sayd 28, (7, 201).]

 

AÇIKLAMA:

 

3934 numaralı hadiste geçti.

 

ـ3939 ـ6ـ وعن خالد بن الوليد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]نَهى رَسُولُ اللّهِ # عَنْ أكْلِ لُحُومِ الخَيْلِ وَالْبِغَالِ وَالْحَمِيرِ[. أخرجه أبو داود والنسائي .

 

6. (3939)- Halid İbnu'l-Velid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), at, katır ve eşek etini yemeyi yasakladı."[9]

 

ـ3940 ـ7ـ و‘بي داود في أخرى: ]غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللّهِ # يَوْمَ خَيْبَرَ، فَأتَتِ الْيَهُودُ إلى رَسُولِ اللّهِ # فَشَكُوا أنَّ النَّاسَ قَدْ أسْرَعُوا إلى حَظَائِرِهِمْ، فقَالَ #: َ تَحِلُّ أمْوَالُ المُعَاهِدِينَ إَّ بِحَقِّهَا، وَحَرَامٌ عَلَيْكُمْ حَُمُرُ ا‘هْلِيَّةِ وَخَيْلُهَا وَبِغَالُهَا، وَكُلُّ ذِى نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ، وَكُلُّ ذِى مِخْلَبٍ مِنَ الطَّيْرِ[. المراد بالمعاهدين هنا: أهل الذمة .

 

7. (3940)- Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Hayber fethi sırasında gazvede, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte ben de vardım. Bir grup yahûdi, Aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek, askerlerin ahırlarına hücum ederek (mallarını yağmalamalarından) şikayet ettiler. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bunun üzerine (müslümanlara yönelerek): "(Olamaz!) anlaşma yapılan kimselerin malı onların izni olmadan helâl değildir. Ayrıca size ehlî eşekler, onların atları, katırları, vahşi hayvanlardan herbir kesici dişi olan, kuşlardan da herbir pençeleri olan haramdır!" buyurdular."[10] [Ebû Dâvud, Et'ime 26, (3790); 33, (3806); Nesâî,  Sayd 30, (7, 202).]

 

AÇIKLAMA:

 

Bu hadis, at etini de haramlar arasında zikretmekle, daha önce geçen sahih hadislere muhalefet eder. At etinin durumu hakkında yeterli bilgi daha önce geçti (3915, 3916. hadisler).[11]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/175.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/175-176.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/176.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/176-177.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/178.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/178.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/178.

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/179.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/179.

[10] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/179.

[11] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/180.