* CİZYE VE SADAKA DEVESİ

 

ـ3923 ـ1ـ عن أسلم قال: ]قُلْتُ لِعُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: إنَّ في الظَّهْرِ نَاقَةً عَمْيَاءَ، فقَالَ: ادْفَعْهَا إلى أهْلِ بَيْتٍ يَنْتَفِعُونَ بِهَا قُلْتُ: وَهِى عَمْيَاءُ؟ قَالَ: يَقْطُرونَهَا بِا“بِلِ. فَقُلْتُ: وَكَيْفَ تَأكُلُ مِنَ ا‘رْضِ؟ فقَالَ: أمِنْ نَعَمِ الْجِزْيَةِ أمْ مِنْ نَعَمِ الصَّدَقَةِ؟ قُلْتُ بَلْ مِنْ نَعَمِ الْجِزْيَةِ، فقَالَ: أرَدْتُمْ وَاللّهِ أكْلَهَا، فَقُلْتُ: إنَّ عَلَيْهَا وَسْمَ نَعَمِ الْجِزْيَةِ، فَأمَرَ بِهَا عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَنُحِرَتْ، وَكَانَ عِنْدَهُ صِحَافٌ تِسْعٌ، فََ تَكُونُ فَاكِهَةٌ، وََ طَرِيفَةٌ إَّ جَعَلَ مِنْهَا فِي الصِّحَافِ فَيَبْعَثُ بِهَا إلى أزْوَاجِ النَّبىِّ #، وَيَكُونُ الَّذِى يُبْعَثُ بِهِ إلى حَفْصَةَ ابْنَتِهِ مِنْ آخِرِ ذلِكَ، فإنْ

كَانَ فِيهِ نُقْصَانٌ كَانَ مِنْ حَظِّهَا، فَجَعَلَ فِي تِلْكَ الصِّحَافِ مِنْ لَحْمِ تِلْكَ الْجَزُورِ فَبَعَثَ بِهَا إلى أزْوَاجِ النّبيِّ #، وَأمَرَ بِمَا بَقِىَ مِنْ لَحْمِ تِلْكَ الْجَزُورِ، فَصُنِعَ فَدَعَا عَلَيْهِ الْمُهَاجِرِينَ وَا‘نْصَارِ[. أخرجه مالك .

 

1. (3923)- Eslem Mevlâ Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer'e: "Binekler arasında kör bir deve var!" dedim. Bana: "Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler" dedi. Ben "O kör  olduğu halde (ondan istifade mi olur)?" dedim. "Onu deve sürüsüne katsınlar (otlamaya sürsünler)" dedi. Ben: "İyi ama arazide nasıl yayılacak?" dedim. "Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?" diye sordu. Ben,  "cizye devesi!" deyince: "Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz" dedi.  Ben de: "Üzerinde cizye devesi mührü var?" dedim. Bunun üzerine Ömer (radıyallahu anh) devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hz. Ömer'in yanında  dokuz  adet tabak vardı. Meyve, çerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerine gönderirdi. Bu gönderdiklerinin en sonuncusu, kızı Hafsa'ya gönderdiği olurdu. Eğer bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardı.

İşte bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevcelerine gönderdi.  Bu devenin etinden arta kalanın yemek yapılmasını emretti. Sonra Muhacir ve Ensar'ı ondan yemeye davet etti."[1] [Muvatta,  Zekât 44, (1, 279).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Rivayet, sadaka devesi ile cizye devesi arasında tefrikte bulunmaktadır. Çünkü sadaka devesinden sadece fakirler istifade edilebilir, cizye devesi olunca, ondan  zenginfakir herkes istifâde edebilir. Eslem, bu hususu belirtmek için cizye devesi olduğunu, üzerinde cizye mühürü bulunduğunu belirtir.

2- Hz. Ömer (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)' ın vefatından sonra, kendi hilafeti sırasında, Ezvâc-ı  Mutahharât'a ilgi ve saygısını hiç  kesmemiş, onları memnun kılmayı hep birinci plana  almıştır. Onlar arasında, kendi kızı olan Hafsa validemizi en son düşünmüştür. Zira vukûu muhtemel bazı aksamalar sebebiyle kızının kendisine darılmayacağını, öbürlerini babasının kendisine takdim etmesine gönül koymayıp râzı olacağını bildiği için böyle davranmıştır. Bu hal, Hz. Ömer'in, diğer ümmühâtü'lmü'minîn'e: "Ömer kızını kayırıyor" diye bir hissin gelmesinden bilhassa kaçındığını da gösterir. Yeri gelmişken şu hususu belirtelim: Hz. Ömer, hilâfeti sırasında, ikramlarda sâdece Ezvâc-ı mütahharâta imtiyazlı davranmamış, Ashab'ın diğer ferdlerine de Resulullah'a olan yakınlıkları, Resulullah'ın sevgisine mazhariyetleri ölçüsünde farklı davranmıştır. Resulullah'ın sevgi ve takdirlerine mazhar olanlara fey'den daha çok pay ayırmıştır. Hz. Osman da böyle yapmıştır. Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ali (radıyallahu anhümâ)  ise, herkese eşit davranmıştır. Hz. Ebû Bekr: "Üs- tünlükleri sebebiyle sevabları âhirettedir, dünyada maişete  olan ihtiyaçta hepsi eşittir" demiştir. Allah hepsinden razı olsun.

3- Bu rivayetten, Hz. Ömer'in Muhâcir ve Ensâr'ı zaman zaman ziyafetlerde bir araya getirdiğini, böylece onların gönüllerini hoş edip rızalarını kazandığını görmekteyiz. Âlimler, buna dayanarak: "İmam'ın çevresindeki ileri gelenleri yemekte bir araya getirmesi sünnettir" demiştir. Bu değerlendirme de gösterir ki, "beraber yeme"nin karın doyurmadan öte pek çok fonksiyonları, içtimâî ve siyâsî yönleri, ma'nâları vardır.

4- Hz. Ömer (radıyallahu anh)'ın yanında cizye ve harâc malından  meyveler, çerezler, turfanda değişik yiyecekler mevcuttur, o bunlardan ileri gelenlere ikram etmektedir, bu mallardan ikram zenginlere bile mübahtır.[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/163.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/163-164.