* HAŞERELER

 

ـ3920 ـ1ـ عن الهلقام بن تلبّ عن أبيه قال: ]صَحِبْتُ النّبِىّ # فَلَمْ أسْمَعْ لِحَشَرَةٍ مِنَ ا‘رْضِ تَحْرِيماً[. أخرجه أبو داود .

 

1. (3920)- Hilkâm İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la arkadaşlık yaptım, yeryüzündeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hiç işitmedim."[1] [Ebû Dâvud, Et'ime 30, (3798).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Burada haşerâtla küçük hayvanlar kastedilmektedir. Şârihler bunu açıklarken  kertenkele, kirpi, araptavşanı[2] ile örneklendirirler. Şu halde dilimizde kullandığımız haşere ma'nâsında değildir.

2- Hattâbî, hadisi açıklarken der ki: "Bu hadiste, haşerâtın mübah olduklarına delil de yoktur. Çünkü, râvinin "..işitmedim" sözü, ondan başkasının da işitmediğine delil olmaz, bir başkasının işitmiş olması caizdir. Hadis bize bir başka ma'nâ daha ilham etmektedir, o da şu: Bu sözle, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, Arapların, haşerâtı mübah addetme âdetleri vardı, Resûlullah da onların bu âdetlerini bilmekte idi. Onları haşere yemekten men etmedi."

Hattâbî açıklamasına devam ediyor: "Âlimler, eşyada asıl olan ibâhe mi, mahzur mu olduğu hususunda ihtilaf etmiştir. Bu, usul-ı fıkhın büyük problemlerinden biridir. Bazı âlimler: "İbahe"ye hükmederken, bazılarıda "mahzur"a hükmetmiştir. Bu meyanda  bir kısmı da "mutlak olarak "ibahe" veya "mahzur"a hükmetmek  yanlıştır, bazıları için "mubah"ın,  bazıları için "mahzur"un esas olduğunu söylemek daha uygundur" demiştir..."

Nitekim âlimler araptavşanı ve vebr[3] gibi haşerât hakkında ihtilaf eder. Urve, Atâ, Şâfiî, Ebû Sevr araptavşanının yenebileceğini söylemiş, İmam Mâlik "Vebr'in yenmesinde bir beis yok" demiştir. Şâfiî de aynı kanaattedir. Atâ, Mücâhid ve Tâvus'tan bu görüş rivayet edilmiştir. İbnu Sîrîn, Hammâd, Ebû Hanîfe ve Ashâbı da vebr'i mekruh addetmiştir.

Ebû Hanîfe ve Ashabı kirpiyi mekruh addeder. Kirpi hakkında İmam Mâlik'e sorulunca "Bilmiyorum" der. Ebû Sevr ise bir mahzur görmedi. Aynı görüş Şâfiîden de hikaye edilmiştir. Buna İbnu Ömer'in de ruhsat verdiği rivayet edilmiştir. Ebû Dâvud haram olduğuna dair bir rivayet kaydetmiş ise de senedi zayıftır. Şayet hadis sabitse, kirpi haramdır.[4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/159.

[2] Yerbû' olarak geçen bu kelimeye lügatlerde Afrika tarla fâresi de denmektedir.

[3] Dört ayaklı, kısa kuyruklu, çokca tüyü olan bir hayvan olarak tarif edilir.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/159-160.