* PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE)

 

ـ3917 ـ1ـ عن أبن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]نَهَى رَسُولُ اللّهِ # عَنْ جَّلَةِ ا“بِلِ أنْ يُرْكَبَ عَلَيْهَا، أوْ يُشْرَبَ مِنْ ألْبَانِهَا[. أخرجه أبو داود والترمذي .

 

1. (3917)- İbn Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) pislik yiyen (cellâle) deveye binmekten ve sütünü içmekten men etti."[1] [Ebû Dâvud, Et'ime 25, (3785, 3787); Tirmizî, Et'ime 24, (1825).]

 

ـ3918 ـ2ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]نَهَى رَسُولَ اللّهِ # عَنْ أكْلِ المُجَشَّمَةِ: وَهِىَ المَصْبُورَةُ لِلْقَتْلِ، وَعَنْ أكْلِ الجََّلَةِ، وَشُرْبِ لَبَنِهَا، وَعَنِ الْشُّرْبِ مِنْ فِي  السِّقَاءِ[. أخرجه أصحاب السنن، واللفظ للترمذي وصححه .

 

2. (3918)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) öldürülmek için hedef ittihaz edilmiş (ve mücesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellâle denen) hayvanın yenilmesini, sütünün içilmesini ve su tuluğunun ağzından su içilmesini yasakladı."[2] [Ebû Dâvud, Et'ime 25, (3786); Tirmizî, Et'ime 24, (1826); Nesâî, Dahâyâ 44, (7, 240).]

 

ـ3919 ـ3ـ وعن زهدم بن مضرب قال: ]أُتِِىَ أبُو مُوسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه بِدَجَاجَةٍ فَتَنَحّى رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ، فقَالَ: مَا شَأنُكَ؟ فقَالَ: إنِّى رَأيْتُهُ يَأكُلُ شَيْئاً فَقَذِرْتُهُ فَحَلَفْتُ أنْ َ آكُلُهُ، فقَالَ أبُو مُوسى: ادْنُ فَكُلْ، فَإنِّى رَأيْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَأكُلُهُ، وَأمَرَهُ أنْ يُكَفِّرَ عَنْ يَمِينِهِ[. أخرجه الشيخان والنسائي .

 

3. (3919)- Zehdem İbnu Mudrib anlatıyor: "Ebû Musa (radıyallahu anh)'a bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebû Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam:

"Ben onu pis bir şeyler yerken gördüm ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabını verdi. Bunun üzerine Ebû Musa:

"Yanaş ve ye! Zira ben, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı (cellâle'yi) yerken gördüm" dedi ve adama, yemini  için kefarette bulunmasını emretti."[3] [Buhârî,  Zebâih 26, Humus 15, Megâzî 74, 78, Eymân 1, 4, 18, Kefâret 9, 10, Tevhid 56; Müslim Eymân 9, (1649); Nesâî, Sayd 33, (7, 206).]

 

AÇIKLAMA:

 

Bu üç hadiste aslen eti helal olan hayvanlardan besleniş ve öldürülüş tarzları sebebiyle yenmesi yasaklanan hayvanlar mevzubahis edilmektedir.

1- Cellâle: Pislik yiyen hayvanların müşterek adıdır. Sığır, davar, deve veya kümes  hayvanı olmuş farketmez. Hepsine şerî  ıstılahta cellâle denmiştir. Ülemâ bunlar hakkında farklı görüşler ileri sürmüştür. Bazı âlimler yiyeceğinin çoğu temiz olan hayvanı cellâle addetmemiştir. Umumiyetle az miktarda pislik yemiş olanlar cellâle kabul edilmez. Nevevî, "Azlığa çokluğa bakılmaz, kokusu esas alınır, yediği  pisliğin rengi, kokusu eti veya suyunda galebe çalma halinde cellâle sayılacağını" söyler.

2- Hattabî'nin açıklamasına göre cellâle'nin sütünden ve etinden istifade için başlıca görüşler  şöyledir:

* "Ashâb-ı Re'y (Hanefîler), Şâfiî ve Ahmed İbnu Hanbel'e göre mekruhtur, kesilmezden önce  bunlar bir müddet hapsedilmeli, temiz yemle beslenip ondan sonra kesilmelidir. Hapis müddeti de ihtilaflıdır:

** Bazı rivayetlerde sığırın kırk gün. Tavuğun üç gün hapsedildikten sonra yenilmesi tavsiye edilmiştir.

** Fakihler umumiyetle tavuklar için üç, koyunlar için dört, sığır ve develer için on gün hapsedilmelerini  fetvaya bağlamışlardır.

* Hasan Basrî, İmam Mâlik gibi bazı âlimler de cellâlenin etini yemekte bir beis görmemişlerdir.

* İshak İbnu Râhûye'nin de: "Cellâlenin etini  iyice yıkadıktan sonra yemede bir beis yoktur" dediği rivayet edilmiştir.

* Domuz sütü ile beslenen bir kuzunun eti yenilebilir, bir mahzur yoktur, çünkü süt istihlak edilmiştir.

3- Mücesseme: Ok vs. atışlarında hedef yapılan hayvandır. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hayvanların tâlim vs. maksadlarla yapılacak atışlarda hedef yapılarak öldürülmesini şiddetle yasaklamış, bunu yapanlara lânet etmiştir. Bu tarzda öldürülen hayvanın yenmesini Resulullah nehyetmiştir. Bu suretle avlanıp, ölmeden kesilecek olursa helaldir. Ancak, atış yapılır, fakat kesilmeden kendiliğinden ölürse, yenmesi caiz olmaz. Zira bu durumda mevkûze (vurularak öldürülmüş) olmuş olur.[4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/157.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/157.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/157-158.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/158-159.