* AT

 

ـ3915 ـ1ـ عن أسماء بنت أبي بكر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قالت: ]نَحَرْنَا عَلى عَهْدِ رَسُولِ اللّه # فَرَساً، وَنَحْنُ بِالْمَدِينَةِ فَأكَلْنَاهُ[. أخرجه الشيخان والنسائي .

 

1. (3915)- Esmâ Bintu Ebî Bekr (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında bir at kestik. O zaman Medine'de idik. Hepimiz onu yedik."[1] [Buhârî, Sayd 24, 27; Müslim, Sayd 36, (1942); Nesâî, Dahâyâ 33, (7, 231).]

 

ـ3916 ـ2ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أكَلْنَا زَمَنَ خَيْبَرَ الْخَيْلَ، وَحُمُرَ الْوَحْشِ وَنَهَا رَسُولُ اللّهِ # عَنِ الْحُمُرِ ا‘هْلِيَّةِ، وَأذِنَ فِى الخَيْلِ[. أخرجه أصحاب السنن، والفظ لغير الترمذي، وصححه الترمذي.

 

2. (3916)- Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Haber(in fethi) zamanında at ve vahşi eşek eti yedik. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ehli eşek (etin)i yasakladı ve ata müsaade etti."[2] [Ebû Dâvud, Et'ime 26, (3788); Nesâî, Sayd 32, (7, 205); Tirmizî, Et'ime 5, (1794).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu iki rivayetin her ikisi de at etinin yenmesini mübah ilan etmektedir. Ancak başka rivayetler muvacehesinde tezekkür edince ülemâ ihtilaf etmiştir. Bahsi, Nevevî rahimehullah şöyle özetler: "Âlimler, at etinin mübah olması hususunda ihtilaf etmiştir:

* Şâfiî ve Cumhurun mezhebine göre bu mübahtır ve hiçbir kerâhet yoktur. Ahmed İbnu Hanbel, İshâk, Ebû Yusuf, İmam Muhammed, muhaddislerden bazı cumhurlar da bu görüştedir.

* İbnu Abbâs, İmam Mâlik, Ebû Hanîfe gibi bazı âlimler ise, "Sizin için atları, katırları ve merkebleri binek ve süs hayvanları olarak yarattık..." (Nahl 8) meâlindeki ayet-i kerimeyi esas alarak atın yenmesini mekruh addetmişlerdir. Onlara göre bu âyette yemekten bahsedilmiyor,  halbuki daha önceki  âyette hayvanların yenilmesinden  bahsedilmektedir. Atı  mekruh addeden ülemâ, âyetten başka, Halid İbnu'l-Velid tarafından rivayet edilen şu hadisi de esas alırlar: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) at etini yasakladı."

At etini mekruh addedenlerin bir diğer delilleri, atın cihad vasıtası olmasıdır. Ancak önceki hadiste geçen "O zaman Medine'de idik" ibaresi, at etinin Resûlullah'ın huzurunda ve cihad emrinin gelmesinden sonraki devreye ait olduğuna delil kılınmıştır. Bilindiği üzere, Mekke döneminde cihada müsaade yoktu ve o sırada atın cihad vasıtası olması mevzubahis değildi. Yine önceki hadiste, etin Resulullah devrinde kesilip yenmesinin ifade edilmesi, Resulullah'ın bundan haberdâr olduğuna dikkat çekme gayesini güder. Usulcüler bu çeşit ifadeleri hep ref'e nisbet etmiştir, yani bunlardan Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın haberi vardır ve sükutuyla te'yid etmiş ve takrir buyurmuştur, öyleyse hadis merfudur.[3]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/155.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/156.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/156.