* ÇEKİRGELER

 

ـ3912 ـ1ـ عن ابن أبي أوفى رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]غَزَوْنَا مَعَ رَسُولِ اللّهِ # وَكُنَّا نَأكُلُ مَعَهُ الْجَرَادَ[. أخرجه الخمسة .

 

1. (3912)- İbnu Ebî Evfa (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber [altı veya yedi sefer] gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte çekirge yedik."[1] [Buhârî, Sayd 13; Müslim, Sayd 52, (1952); Tirmizî, Et'ime 22, (1822, 1823); Ebû Dâvud, Et'ime 35, (3812); Nesâî, Sayd 37, (7, 210).]

 

ـ3913 ـ2ـ وعن سلمان رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سُئِلَ رَسُولُ اللّهِ # عَنِ الجَرَادِ فقَالَ: أكْثَرُ جُنُودِ اللّهِ، َ آكُلُهُ وََ أُحَرِّمُهُ[. أخرجه أبو داود.

 

2. (3913)- Selman (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a çekirgeden sorulmuştu."

"Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu  ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular."[2] [Ebû Dâvud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mâce, Sayd 9, (3219).]

 

ـ3914 ـ3ـ وفي رواية رزين رحمه اللّه عن جابر: ]دَعَا النَّبىُّ # عَلى الجَرَادِ فقَالَ: اللَّهُمَّ أهْلِكِ الجَرَادَ، اقْتُلْ كِبَارَهُ، وَأهْلِكْ صِغَارَهُ، وَاقْطَعْ دَابِرَهُ، وَخُذْ بِافْوَاهِهَا عَنْ مَعَايِشِنَا وَأرْزَاقِنَا إنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ، فقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللّهِ: كَيْفَ تَدْعُو عَلى الجَرَادِ، وَهُوَ جُنْدٌ مِنْ جُنُودِ اللّهِ؟ فقَالَ: إنَّهُ نَثْرَةُ حُوتٍ فِي الْبَحْرِ[ .

 

3. (3914)- Rezîn rahimehullah Hz. Câbir (radıyallahu anh)'tan  naklediyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) çekirgelere beddua etti ve dedi ki:

"Allah'ım! Çekirgeleri helak et, büyüklerini öldür, küçüklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını geçimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin."

(Orada bulunan) bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlü! Çekirgelere nasıl böyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah'ın ordularından bir ordudur" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da cevaben:

"Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır" buyurdular."[3] [Tirmizî, Et'ime 23, (1824); İbnu Mâce, Sayd 9, (3221).]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu rivayetler, çekirgeler hakkındadır. İlk ikisi sarih olarak çekirgelerin yenmesinin helal olduğunu ifade etmektedir. Nitekim Nevevî: "Müslümanlar çekirge yemenin mübah olduğu hususunda icma etmiştir" der. Ayrıca Ebû Hanîfe, Şâfiî, Ahmed İbnu Hanbel ve bir çok Cemâhir'in "Çekirge tezkiye suretiyle (başı  kesilerek) veya müslüman yahut mecûsi herhangi bir kimsenin avlanması suretiyle veya kendiliğinden veya bir kısmı koparılarak yahut bir başka sebeple de ölse helaldir" dediklerini belirtir. İmam Mâlik,  kendisinden meşhur olan kavle, -Ahmed İbnu Hanbel de bir kavle- göre: "Bir kısmı koparılmak veya diri olarak (sıcak suya) atılıp haşlanmak veya ateşte kızartılmak gibi bir sebeple öldürülürse helaldir, kendiliğinden veya bir kap içerisinde ölmüş kalmışsa yenmesi helal olmaz" demişlerdir.

2- Çekirgenin Allah'ın en kalabalık askeri olarak ifade edilmesi, kuş taifesi içerisinde  sayıca en çok olması sebebiyledir. Hadislerde geldiği üzere, Allah'ın en kalabalık mahluku meleklerdir. Melekler hakkında âyette de: "Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilmez" (Müddessir 31) buyrulmuştur. Çekirgeye Allah'ın ordusu denmesi hikmetli bir ifadedir. Onların başı boş olmadığını, Cenâb-ı Hakk'ın, onları, gadab ettiği yerlere musibet olarak gönderip cezalandırdığını ifade eder. Kur'an bu hususu, Firavun'a karşı diğer âfetler zımnında çekirgenin de gönderildiğini belirterek haber verir (A'raf 133). Çekirgeler girdikleri yerlerin otlarını, ekinlerini, ağaçlarını yerler ve kıtlığa sebep olurlar. Öyle ki zaman olur, insanlar yiyecek bir şey bulamayarak birbirlerini yiyip toptan helak olurlar (Kâri).

3- Üçüncü hadiste (3914) çekirgenin balık hapşırığına benzetilmesiyle ilgili yeterli açıklama daha önce geçtiği için burada tekrar etmeyeceğiz. (1249, 1250, ve 1251 numaralı hadislere ve bunların şerhlerine bakılmalıdır.)[4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/153.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/154.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/154.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/154-155.