* SIRTLAN

 

ـ3907 ـ1ـ عن عبدالرحمن بن أبي عمار قال: ]قُلْتُ لِجَابِرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: الضَّبْعُ، أصَيْدٌ هُوَ؟ قالَ: نَعَمْ. قَالَ: نَعَمْ. قُلْتُ: آكُلُهَا؟ قالَ: نَعَمْ قُلْتُ: عَنْ رسولِ اللّهِ #؟ قالَ: نَعَمْ[. أخرجه أصحاب السنن، وصححه الترمذي .

 

1. (3907)- Abdurrahman İbnu Ebî Ammâr rahimehullah anlatıyor: "Hz. Câbir (radıyallahu anh)'a: "Sırtlan av mıdır?"diye sordum.. "Evet!"  dedi. Ben tekrar: "Etini yiyeyim mi?"dedim. "Evet!" dedi.

"Bu cevap Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan mıdır?" dedim. "Evet!" dedi."[1]

 

ـ3908 ـ2ـ وعند أبي داود: ]قَالَ جَابِرٌ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: سَألْتُ رَسُولَ اللّه # عَن الضَّبُعِ، فقَالَ: هُوَ صَيْدٌ، وَيُجْعَلُ فِيهِ كَبْشٌ إذَا صَادَهُ المُحْرِمُ[ .

 

2. (3908)- Ebû Dâvud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Câbir (radıyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sırtlandan sordum. Bana:

"O, av (hayvanı)'dır, ihramlı avlayacak olursa koç da aynı hükme dâhil edilir."[2] [Tirmizî, Et'ime 4, (1792); Ebû Dâvud, Et'ime 32, (3801); Nesâî, Sayd 27, (7, 200).]

 

ـ3909 ـ3ـ وعن خزيمة بن جزء رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَألْتُ رسولَ اللّهِ # عَنِ الضَّبُعِ، فقَالَ: أوَيَأكُلُ الضَّبُعَ أحَدٌ؟ وسَأَلْتُهُ عَنْ أكْلِ الذِّئْبِ، فقَالَ: أوَ يأكُلُ الذِّئْبَ أحَدٌ فِيهِ خَيْرٌ[. أخرجه الترمذي.

 

3. (3909)- Huzeyme İbn Cez' (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sırtlan hakkında (eti helal mi?]" diye sordum.

"Sırtlanı yiyen biri de var mı?" dedi. Bunun üzerine kurdun etinin yenmesini sordum.

"Kendisinde hayır olup da kurdu yiyen biri var mı?" diye cevap verdi."[3] [Tirmizî, Et'ime 4, (1739).]

 

AÇIKLAMA:

 

Yukarıda kaydedilen rivayetler sırtlan etinin yenip yenmeyeceği ile ilgilidir. Önceki iki rivayette yenebileceği, helal olduğu söylenmiş ise de sonuncu rivayete göre helal değildir, yenmemesi gerekir.

Rivâyetlerden de anlaşılacağı üzere sırtlan eti hususunda ülemâ ihtilaf etmiştir. Hattâbî'nin açıklamasına göre, Sa'd İbnu Ebî Vakkâs, İbnu Abbâs, Atâ, İshâk, Ebû Sevr, İmâm Şâfiî ve Ahmed İbnu Hanbel sırtlanın etinin câiz olduğuna hükmetmiştir.

Ancak ülemânın çoğunluğu da haram olduğunu söylemiştir: Süfyan  Sevrî, Ashâb-ı Re'y ve İmam Mâlik, Saîd İbnu Müseyyeb, bunlar arasındadır. Bunlar haram derken, sırtlanın vahşî bir hayvan olduğunu, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın vahşilerden köpek (parçalayıcı) dişi olanların etini yemeyi nehyettiğini belirtmişlerdir. Helal olduğunu söyleyenler, yukarıdaki ilk iki rivayeti gösterirler ve üçüncü rivayetin amel edilemeyecek kadar zayıf olduğuna dikkat çekerler.

Sırtlanın helal olduğunu söyleyen Ulemaya hak vermeye çalışan  İbnu'l-Kayyim'in açıklamaları meyanında şu sözleri dikkate değer: "Resûlullah'ın haram kıldığı hayvanlarda iki vasıf beraber var:

1- Hayvanın köpek (parçalayıcı) dişinin bulunması.

2- Tab'ı itibâriyle normal vahşilerden olması: Aslan kurt, kaplan, gelincik gibi. Sırtlanda ise, bu iki vasıftan sadece biri var: Köpek dişi var, ama normal vahşilerden değil. Şurası muhakkak ki, vahşiler parçalayıcı diş sahibi olan hayvanlardan daha farklıdır. Vahşi hayvan, kendisinde bulunan vahşilik kuvvesi sebebiyle haram kılınmıştır. Zira, vahşî hayvanı yiyen bu kuvvenin bir benzerini tevarüs ederken ruhen vahşileşir. Çünkü bir şeyi yiyen, yediği şeye benzer. Şu husus da herkesce bilinmektedir: Kurtta, aslanda, kaplanda ve gelincikte bulunan vahşilik kuvvesi sırtlanda mevcut değildir. Öyleyse haramlıkta bu, öbürlerine eşit olmamalı, ne lügat ne de örf yönüyle sırtlanla öbürleri arasında bir eşitlik olmamalıdır."[4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/150.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/150.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/150-151.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/151-152.