İKİNCİ ÇEŞİT:

 

ABDESTİ GEREKTİRMEYEN

 

ـ3682 ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّ النّبىَّ # أكَلَ كَتْفَ شَاةٍ وَصَلّى، وَلَمْ يَتَوضّأ[. أخرجه الستة إ الترمذي، وهذا لفظ الشيخين.وللبخارى أخرى: »أنَّهُ انْتَشَلَ عَرْقاً مِنْ قِدْرٍ«.ولمسلم: »أنَّهُ انْتَهَشَ مِنْ كَتِفٍ، ثُمّ صَلّى وَلَمْ يَتَوضّأ«.»انْتَشَلَ العَرْقَ«: أخَذَه بيده من القدر.و»الْعَرْقُ«: العظم إذا كان عليه لحم.و»انْتَهَشَ اللحَمَ«: بشين معجمة وغير معجمة: أخذه بمقدم أسنانه.

 

1. (3682)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) koyun budu yedi ve namaz kıldı, abdest almadı."[1]

Buhârî'nin bir başka rivayetinde: "Tencereden eliyle etli kemik aldı" denmiştir.

Müslim'in bir rivayetinde: "Budu kemirdi, sonra namaz kıldı, abdest tazelemedi" denmiştir.[2]

 

ـ3683 ـ2ـ وعن عمرو بن أُمية الضمرى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنّهُ رَأى رَسولَ اللّهِ # يَحْتَزُّ مِنْ كَتِفِ شَاةٍ بِيَدِهِ فَدُعِىَ إلى الصََّةِ فَألقَى السِّكِّينَ الَّذِى يَحْتَزُّ بِهَا ثُمَّ قَامَ فَصَلّى وَلَمْ يَتَوضّأ[. أخرجه الشيخان والترمذي، وهذا لفظ الشيخين .

 

2. (3683)- Amr İbnu Ümeyye ed-Damrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm, elindeki koyun budundan parça kesiyordu, ezan okundu. Hemen et dildiği bıçağı bırakıp namaza koştu, abdest almadı."[3]

 

ـ3684 ـ3ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]خَرَجَ رَسولُ اللّهِ # وَأنَا مَعَهُ فدَخَلَ عَلى امْرَأةٍ مِنَ ا‘نْصَارِ، فذَبَحَتْ لَهُ شَاةً، وَأتَتْ بِقِنَاعٍ مِنْ رُطْبٍ فَأكَلَ مِنْهُ ثُمّ تَوَضّأ لِلظُّهْرِ وَصَلّى، ثُمّ انْصَرَفَ فَأتَتْهُ بِعَُلَةٍ مِنْ عَُلَةِ الشّاةِ فأكَلَ ثُمّ صَلّى الْعَصْرَ وَلَمْ يَتَوَضّأ[. أخرجه ا‘ربعة، وهذا لفظ الترمذي.و‘بي داود والنسائي قال: ]كَانَ آخِرُ ا‘مْرَيْنِ مِنْ رَسولِ اللّهِ # تَرْكُ الْوُضُوءِ مِمّا غَيّرَتِ النَّارُ[.         »الْقِنَاعُ«: الطبق.»والعلة«: بقية الشئ .3.

 

(3684)- Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) çıktı, beraberinde ben de vardım. Ensârdan bir kadına uğradı. Kadın ona bir koyun kesti. Bir tabak tâze hurma getirdi, ondan yeyip sonra öğle için abdest aldı ve namaz kıldı. Sonra (namazdan) ayrıldı. Kadın ona koyundan arta kalan birşeyler getirdi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu da yiyip ikindiyi kıldı, bu sırada abdest almadı."[4]

Ebû Dâvud ve Nesâî'nin rivayetinde: "Resûlullah'ın son iki icraatından biri, ateşin değiştirdiğinden abdest almayı terketmekti"  denmiştir.[5]

 

ـ3685 ـ4ـ وعن عبيد بن ثمامة المرادى قال: ]قَدِمَ عَلَيْنَا مِصْرَ عَبْدُاللّهِ بنُ الحَارِثِ ابن جَزْءِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه مِنْ أصْحَابِ رسولِ اللّهِ # فَسَمِعْتُهُ يُحَدِّثُ في مَسْجِدِ مِصْرَ قالَ: لَقَدْ رَأيْتُنِى سَابِعَ سَبْعَةٍ، أوْ سَادِسَ سِتّةٍ مَعَ رَسُولِ اللّهِ # في دَارِ رَجُلٍ فَمَرّ بَِلٌ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَنَادَهُ بِالصََّةِ فَخَرَجْنَا، فَمَرَرْنَا بِرَجُلٍ وَبُرْمَتُهُ عَلى النَّارِ، فقَالَ لَهُ النّبىُّ #: أطَابَتْ بُرْمَتُكَ؟ قالَ: نَعَمْ، بِأبِى أنْتَ وَأُمِّى، فَتَنَاوَلَ مِنْهَا بَضْعَةً، فَلَمْ يَزَلْ يَعْلُكُهَا حَتّى أحْرَمَ بِالصَّةِ، وَأنَا أنْظُرُ إلَيْهِ[. أخرجه أبو داود .

 

4. (3685)- Ubeyd İbnu Sümâme el-Murâdî anlatıyor: "Abdullah İbnu'l-Hâris İbni Cez' (radıyallahu anh), Mısır'a yanımıza geldi. Kendisi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabından idi. Mısır Camii'nde şu hadisi anlatırken işittim: "Ben öyle hatırlıyorum ki, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la bir adamın evinde oturan yedi kişiden yedincisi veya altıdan altıncısıydım. Derken Bilâl (radıyallahu anh) geçti ve ezan okudu. Biz de çıktık. Giderken bir adama uğradık, tenceresi ateş üstündeydi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona: "Tenceren yeterince pişti mi?" diye sordu. Adam:

"Evet, annem babam sana feda olsun!" dedi. Resulullah bunun üzerine bir parça aldı. Çiğnemesi devam ederken namaz için iftitah tekbiri aldı. Ben bu sırada ona bakıyordum."[6]

 

ـ3686 ـ5ـ وعن سويد بن النعمان رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]خََرَجْنَا مَعَ النبىّ # عَامَ خَيْبَرَ حَتّى إذَا كُنَّا بِالصّهْباءِ، وَهِىَ مِنْ أدْنَى خَيْبَرَ صَلّى رَسولُ اللّهِ # الْعَصْرَ، فَلمّا صَلّى دَعَا بِا‘طْعِمَةِ، فَلَمْ يُؤْتَ إّ بِسَويقِ فَأمَرَ بِهِ فَثُرَي، فَأكلَ وَأكَلْنَا، ثُمّ قَامَ إلى المَغْرِبِ فَمَضْمَضَ وَمَضْمَضْنَا، وَلَمْ يَتَوضّأ[. أخرجه البخارى ومالك والنسائي.»ثُرِّيَ«: أى بلّ بالماء.

 

5. (3686)- Süveyd İbnu'n-Nu'mân (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hayber Seferine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte çıktık. Hayber yakınlarında olan Sahbâ'ya vardığımız zaman Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindi namazı kıldı. Namaz bitince yiyecek getirilmesini ferman buyurdu. Sadece kavut getirilmişti. Bunun  su ile ıslatılmasını emir buyurdu.

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da, biz de ondan yedik. Sonra akşam namazına kalktı. Ağzını mazmaza etti. Biz de ağızlarımızı  mazmaza ettik. Fakat abdest almadı."[7]

 

,ـ3687 ـ6ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رسولَ اللّهِ # شَرِبَ لَبَناً فَلَمْ يَتَمَضْمَضْ وَلَمْ يَتَوضّأ وَصَلّى[. أخرجه أبو داود.الفرع الخامس: في لحوم ا“بل

 

6. (3687)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) süt içti. Ne mazmaza yaptı ne abdest aldı; namazını kıldı."[8]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Burada kaydedilen altı hadisten her biri ateşte pişen bir şey  yendikten sonra abdest alınmayacağını ifade eden sünnetleri aksettirmektedir. Bu mesele ile ilgili gerekli açıklamaları 3681 numaralı hadiste yaptığımız  için burada tekrar etmeyeceğiz.

2- Son rivayetteki yıkama, sadece ağzın yıkanmasıdır, abdest değildir. Esâsen ağızda yemek kırıntıları olduğu halde namaza durmayı Resulullah nehyetmiş, melekleri en ziyade rahatsız eden bir durum olarak tavsif buyurmuştur, daha önce kaydettik.[9]


 

[1] Buhârî, Vudû: 50, Et'ime: 18; Müslim, Hayz: 91, (354); Muvatta, Tahâret: 91, (1, 25); Ebû Dâvud, Tahâret: 75, (187); Nesâî, Tahâret: 123, (1, 108).

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/474.

[3] Buhârî Vudû: 50, Ezan: 43, Cihad: 92, Etime: 20, 26; Müslim, Tahâret: 92, (355); Tirmizî, Et'ime: 33, (1837); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/474.

[4] Muvatta, Tahâret: 25, (1, 27); Tirmizî, Tahâret: 59, (80); Ebû Dâvud, Tahâret: 75, (191, 192); Nesâî, Tahâret: 23, (1,108). Bu Tirmizî'nin lafzıdır.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/474-475.

[6] Ebû Dâvud, Tahâret: 75, (193); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/475.

[7] Buhârî, Vudû: 51, 54, Cihâd: 123, Megazî: 35, 38, Et'ime: 7, 9, 51; Muvatta, Tahâret: 20, (1, 26); Nesâî, Tahâret: 124, (1, 108, 109); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/476.

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/476.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/476.