ABDESTİN DÖRDÜNCÜ SÜNNETİ:

 

SAKAL VE PARMAKLARI HİLALLEMEK

 

ـ3632 ـ1ـ عن عثمان بن عفان رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النَّبىَّ # كَانَ يُخَلِّلُ لِحْيَتَهُ[. أخرجه الترمذي وصححه .

 

1. (3632)- Osmân İbnu Affân (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sakalını  hilâlliyor idi."[1]

 

AÇIKLAMA:

 

Hilallemek veya tahlîl etmek, araya geçirmek ma'nâsına gelir. Sakalın hilâllenmesi, parmakların sakalın arasına sokulmasıdır. Yani suyun, abdest sırasında sakalın dibine nüfuzunu sağlamak için, parmaklarla sakalı taramak, yollar açıp suyun aralara girmesini sağlamaktır. Parmakların hilallenmesi de bir elin parmakları arasına diğer elin parmaklarını sokarak hareket ettirmek, suyun parmak aralarına iyice nüfuzunu ve oraların eksiksiz temizlenmesini sağlamaktır.

Hadis, hilâllemenin meşruiyyetine delâlet eder. Ancak, bunun hükmü hususunda ülemâ ihtilâf etmiştir. Bazıları, hem abdestte hem de gusülde vacib olduğuna hükmetmiştir: Hasan İbnu Sâlih, Ebû Sevr ve Zâhirîler bu görüştedir.

İmam Mâlik, Şâfiî, Sevrî ve Evzâî gibi bir kısım fukaha, sakalı hilâllemenin abdestte vacib olmadığını söylemiştir.

İmam Mâlik ve Medine ulemâsının bir kısmı ise "cenâbet guslünde de vâcib olmadığını" söylemiştir.

Şâfiî, Ebû Hanîfe ve bunların ashabları Sevrî, Evzâî, Leys, Ahmed, İshâk, Ebû Sevr, Dâvud-u Zâhirî, Taberî ve Ehl-i ilmin ekseriyeti, sakalı hilâllemeyi sadece cenâbet guslünde vâcib görmüştür, abdestte görmemiştir.

İbnu'l-Arabî, sakalın hilâllenmesi hususunda İmam Mâlik'ten iki ayrı görüş rivayet edildiğine dikkat çeker: "Birine göre, sakal kesîf dahi olsa vacibtir. Diğerine göre sünnettir, çünkü o, bazan batın hükmüne geçer, gözün içi gibi."[2]

 

ـ3633 ـ2ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النَّبىَّ # كَانَ إذَا تَوَضَّأ أخَذَ كَفّاً مِنْ مَاءٍ فَيُدْخِلُهُ تَحْتَ حَنَكِهِ، وَيُخَلِّلُ بِهِ لِحْيَتَهُ وَيَقُولُ: هكَذَا أمَرَنِى رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ[. أخرجه أبو داود .

 

2. (3633)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest alınca bir avuç su alır, onu  çenesinin altına tutup onunla sakalını hilâller ve: "Aziz ve Celîl olan Rabbim böyle emretti" derdi.[3]

 

ـ3634 ـ3ـ وعن المستورد بن شداد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]رَأيْتُ النَّبىَّ # إذَا تَوَضَّأ يُدَلِّكَ أصَابِعَ رِجْلَيْهِ بِخِنْصَرِهِ[. أخرجه أبو داود والترمذي .

 

3. (3634)- Müstevrid İbnu Şeddâd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm. Abdest aldığı zaman ayaklarının parmaklarını serçe parmağı ile hilâlliyordu."[4]

 

ـ3635 ـ4ـ وعن لقيط بن صبرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ: أخْبِرْنِى عَنِ الوُضُوءِ. قالَ: أسْبِغِ الْوُضُوءَ، وَخَلَّلَ بَيْنَ ا‘صَابِعِ وَبَالِغْ في اِسْتَنْشَاقِ

إَّ أنْ تَكُونَ صَائِماً[. أخرجه أصحاب السنن.»إسْبَاغُ الْوُضُوءِ«: إتمامه، وإفاضة الماء على ا‘عضاء تاماً كامً، وزيادة على مقدار الواجب .

 

4. (3635)- Lakît İbnu Sabıra (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana abdestten haber ver!" Aleyhissalâtu vesselâm:

"Abdesti tam al, parmaklar arasını hilâlle, istinşak'da mübâlağa yap, oruçlu olursan mübalâğa yapma" buyurdu."[5]


 

[1] Tirmizî, Tahâret: 23, (31); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/432.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/432-433.

[3] Ebû Dâvud, Tahâret: 56, (145); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/433.

[4] Tirmizî, Tahâret: 30, (40); Ebû Dâvud, Tahâret: 58, (148); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/433.

[5] Ebû Dâvud, Tahâret: 55, (142, 143, 144); Tirmizî, Tahâret: 30, (38); Nesâî, Tahâret: 71, 92, (1, 66, 79); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/434.