ÜÇÜNCÜ FASIL

 

ABDESTİN SÜNNETLERİ

 

(Bunlar dokuzdur)

 

BİRİNCİ SÜNNET:

 

MİSVAK

 

ـ3615 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهِ #: لَوَْ أنْ أشُقَّ عَلى أُمَّتِى ‘مَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صََةٍ[. أخرجه الستة، وهذا لفظ الشيخين.وفي رواية مالك: »مَعَ كُلِّ وُضُوءِ« .

 

1. (3615)- Ebû Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."[1]              

Bu metin Sahiheyn'in metnidir.

Muvatta'nın rivâyetinde: "...her abdestte." denmiştir.[2]

 

ـ3616 ـ2ـ و‘بي داود والترمذي عن زيد بن خالد الجهنى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ # يَقُولُ: لَوَْ أنْ أشُقَّ عَلى أُمَّتِى ‘مَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صََةٍ، وَ‘خَّرْتُ صََةَ الْعِشَاءِ إلى ثُلُثِ اللَّيْلِ[ .

 

2. (3616)- Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin Zeyd İbnu Hâlil el-Cühenî (radıyallahu anh)'tan kaydettikleri rivâyet şöyledir:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar te'hir ederdim."[3]

 

ـ3617 ـ3ـ زاد الترمذي قال: ]فَكَانَ زَيْدُ بنُ خَالِد يَشْهَدُ الصََّةَ وَسِوَاكُهُ عَلى أُذُنِهِ مَوْضِعَ الْقَلَمِ مِنْ أُذُنِ الْكَاتِبِ َ يَقُومُ إلى الصََّةِ إَّ اسْتَنَّ، ثُمَّ يَرُدُّهُ إلى مَوْضِعِهِ[ .

 

3. (3617)- Tirmizî şu ziyâdede bulundu: "Zeyd İbnu Hâlid, namaza geldiği zaman misvağı kulağının üstünde olurdu, tıpkı kâtibin, kulağı üstündeki kalemi gibi. Misvaklanmadan namaza durmazdı. Misvaklandıktan sonra yine yerine koyardı."[4]

 

ـ3618 ـ4ـ وعن حذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # إذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ يَشُوصُ فَاهُ بِالسِّوَاكِ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي.وهذا لفظ الشيخين »يَشُوصَُ«: أى يدلك .

 

4. (3618)- Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalardı."[5]

 

ـ3619 ـ5ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كانَ رَسُولُ اللّه # يُوضَعُ لَهُ وَضُوؤُهُ وَسِوَاكُهُ، فإذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ تَخَلَّى، ثُمَّ اسْتَاكَ[ .

 

5. (3619)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın abdest suyu ve misvâkı (akşamdan hazırlanıp yanına) konulurdu. Gece kalkınca abdest bozar, sonra misvaklanırdı."[6]

 

ـ3620 ـ6ـ وفي أخرى: ]كَانَ َ يَرْقُدُ مِنْ لَيْلٍ وََ نَهَارٍ فَيَسْتَيْقِظُ إَّ تَسَوّكَ قَبْلَ أنْ يَتَوضَّأَ[. أخرجه مسلم وأبو داود، واللفظ له والنسائي .

 

7. (3621)- Yine Hz. Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Misvak ağız için temizlik vasıtasıdır. Rab Teâlâ için de rıza vesîlesidir."[7]

 

ـ3622 ـ8ـ وعن أبي موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أتَيْتُ رسولَ اللّهِ #، وَهُوَ يَسْتَنُّ بِسِوَاكٍ في يَدِهِ يَقُولُ: اعْ اعْ، وَالسِّوَاكُ في فِيهِ كَأنَّهُ يَتَهَوّعُ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي، وهذا لفظ البخاري.             »التَّهَوُّعُ«: التقيؤ .

 

8. (3622)- Hz. Ebû Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a uğramıştım. Elindeki bir misvakla dişlerini misvaklıyordu ve ü, ü diye bir ses çıkarıyordu, misvak ağzındaydı, sanki kusuyor gibiydi."[8]

 

ـ3623 ـ9ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنّ النَّبىَّ # قالَ: أرَانى في المَنَامِ أسْتَاكُ بِسِوَاكٍ، فَجَاءَنِى رَجَُنِ أحَدُهُمَا أكْبَرُ مِنَ اخَرَ فَنَاوَلْتُ ا‘صْغَرَ مِنْهُمَا، فَقيلَ لِى: كَبِّرْ، فَدَفَعْتُهُ إلى ا‘كْبَرِ مَنْهُمَا[. أخرجه الشيخان .

9. (3623)- İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Rüyamda gördüm ki, bir misvakla dişlerimi misvaklıyorum. İki kişi yanıma geldi, biri diğerinden büyüktü. Elimdeki misvakı onlardan küçük olana uzattım. Bana: "(Büyüğü) büyükle!" dendi. Bunun üzerine misvağı büyük olana verdim."[9]

 

ـ3624 ـ10ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # يُعْطِىنِى السِّوَاكَ ‘غْسِلَهُ فأبْدَأُ بِهِ فأسْتَاكَ، ثُمَّ أغْسِلَهُ فأدْفَعُهُ إلَيْهِ[. أخرجه أبو داود .

 

10. (3624)- Hz. Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana misvağını yıkamam için verirdi. (Teberrük için, yıkamazdan) önce kendim kullanırdım, sonra yıkayıp ona verirdim"[10]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Beden temizliğinde Resûlullah(aleyhissalâtu vesselâm)'ın ehemmiyet verdiği hususlardan biri de diş temizliğidir. Sünnete göre, dişleri temizlemenin en pratik ve en müessir vâsıtası misvaktır. Sünnete uygun olan misvâk, erâk ağacından yapılan çubuklardan ibârettir; ince lifleri, kendine has kokusu vardır. Kullanılacak çubuğun müstehab şekli şöyledir. Kullanan kişinin serçe parmağı kalınlığında, karışı uzunluğunda ve kuru olmalıdır. Ucu suda ıslatılınca yumuşar.

Su değmeden dişlere vurulur, sürtme işi yukarıdan aşağı değil enlemesine yapılır. Sadece dişlere değil, diş etlerine, dile ve hatta damağa da misvak yapılır, üç su verilir. Hadîsler, misvaklarken, çubuğun sertçe kullanılmasını tavsiye eder. Müstehab olan her abdest alışta, yatarken, yataktan kalkınca kullanılmasıdır. Misvaktan gâye sadece dişlerdeki kırıntıların, artıkların temizliği değildir.

2- Âlimler misvakın pek çok faydasını sayarlar. Bazılarını şöyle hatırlatabiliriz:

* Resûlullah'ın mühim bir sünneti yerine gelmiş olur.

* Allah'ın rızasına vesîledir.

* Ağız temizliğini sağlar.

* Dişleri parlatır, diş etlerini kırmızı kılar.

* Ağız sağlığını sağlar, ağız kokusunu giderir.

* Dişlerin sağlamlığını artırır, diş taşlarını önler.

* Diş etlerini kuvvetlendirir.

* Diş çürümelerini önler.

* Zekâyı artırır.

* Sesi güzelleştirir, konuşmayı kolaylaştırır.

* Göze kuvvet verir.

* Son nefeste kelime-i şehâdeti hatırlattırır.

* İhtiyarlığı geciktirir.

* Mideyi takviye edip, mide hastalıklarını önler.

* Hazmın kolaylaşmasını sağlar.

* Can çekişmeyi kolaylaştırır.

* Bedenin rutubetini keser.

* Sevabı artırarak ömrü bereketli kılar.

Pek çok hastalığın sindirim sistemi ve bilhassa mideden kaynaklandığı göz önüne alınınca mide sağlınığına fevkalâde te'sir edecek olan ağız temizliği ve onun yegane vâsıtası misvakın faydaları saymakla bitmez. Sadece "Mideyi takviye etmesi'nin hâsıl edeceği neticeler bütün organlarımıza, dolayısıyla hayatımızın seyrine müessirdir.

3- Resûlullah misvakın olmadığı durumlarda parmakla da olsa dişlerin ovulmasını tavsiye etmiştir. Fakihlerimiz, erâk ağacından yapılanı sünnete muvafık bulur ise de başkaca sert ağaçtan da misvak yapılabileceğini söylemiş ve hatta bezle de dişlerin ovulabileceğini belirtmiştir. Bazı yörelerimizde geven kökünden bile misvak yapılmaktadır. Erâk ağacından yapılanın yerini tutmasa da naylon fırçalar da kullanılabilir. Şu halde dinimiz diş temizliğini esas almış olmakta, bunun en güzel vasıtasının da erâk ağacından imâl edilen misvakın olduğunu söylemekte, fakat "illa da bu ağaçtan mamul olanla" diye bir ısrarda bulunmamaktadır. Dindar doktorlarımızın tavsiye ve rehberliğinde imkânımız dâhilinde olan vâsıtalarla behemahal dişlerimizi temiz tutmalıyız.

Resûlullah'tan ağız temizliği ile alakalı olarak kitaplarımızın kaydettiği bazı tavsiyeler:

"Ağızlarınız Kur'an yoludur, onları misvak ile temizleyin."

"Misvak kullandıktan sonra kılınan bir namaz, misvak kullanmadan kılınan namazdan sevab yönüyle yetmişbeş kat üstündür."

"Niye sararmış dişlerinizle yanıma giriyorsunuz? Dişlerinizi misvaklayın."

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gece gündüz, mukim ve sefer halinde misvak kullanmayı hiç ihmâl etmemiştir. Buhârî'nin bir rivayeti, ölüm döşeğinde iken bile misvakı ihmâl etmediğini belirtir. Ashab-ı Kiram da misvaka gereken ehemmiyeti vermiştir. Rivâyetler, kulaklarının arkasında misvak taşıdıkları halde yola çıktıklarını belirtir.

4- Aynî, misvakın sünnet-i müekkede olduğunu, mendubiyeti husûsunda icmâ vâki olduğunu; Evzâî"nin: "O, abdestin yarısıdır" dediğini kaydeder.

5- Misvak hususunda ulemânın ihtilafı var: Bu neyin sünnetidir?

* Bazıları, "Abdestin sünnetidir" demiştir.

* Bazıları, "Namazın sünnetidir" demiştir.

* Bazıları, "Dinin sünnetidir" demiştir.

Ebû Hanîfe rahimehullah "Dinin sünnetidir" diyenlerdendir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) pekçok kereler abdeste mukârin olmaksızın da misvak kullandığı için, misvağı, dinin sünneti olarak değerlendiren görüş daha kuvvetli ve isabetli gözükmektedir. Hidâye'de müstehab olduğu ifâde edilir. İmam Şâfiî de böyle hükmetmiştir. İbnu Hazm: "O, sünnettir, her namazda yapılabilirse efdaldir. Cuma günü ise gerekli bir farzdır" der. Ehl-i Zâhirin "vacib" dediği, İshak İbnu Râhûye'nin: "O vâcibtir, kişi kasden terkederse namaz bâtıldır" dediği rivâyet edilmiştir. Nevevî, İshak'tan yapılan bu rivâyeti yanlış bulur.[11]


 

[1] Buhârî, Cuma: 8, Temenni: 9; Müslim, Tahâret: 42, (252); Muvatta, Tahâret: 115, (1, 66); Ebû Dâvud, Tahâret: 115, (46); Tirmizî, Tahâret: 18, (22); Nesâî, Tahâret: 7, (1, 12).

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/422.

[3] Ebû Dâvud, Tahâret: 25, (47); Tirmizî, Tahâret: 18, (23); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/422.

[4] Tirmizî, Tahâret: 18, (23); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/423.

[5] Buhârî, Cuma: 8, (2, 212), Vudû: 73, Teheccüd: 9; Müslim, Tahâret: 45, (254); Ebû Dâvud, Tahâret: 30, (55); Nesâî, Tahâret: 2, (1, 8) Bu metin Sahîheyn'e aittir; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/423.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/423.

[7] Nesâî, Tahâret: 5, (1, 10); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/424.

[8] Buhârî, Vudû: 73; Müslim, Tahâret: 46, (255); Ebû Dâvud, Tahâret: 26, (49); Nesâî, Tahâret: 3, (1, 9); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/424.

[9] Buhârî, Vudû: 74; Müslim, Rü'ya: 19, (2271). Hadisi, Buhârî muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir, Müslim ise senetli olarak kaydetmiştir; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/424.

[10] Ebû Dâvud, Tahâret: 28, (52); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/424.

[11] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/425-427.