YEDİNCİ BÂB

 

CUMA NAMAZI

 

(Beş Fasıldır)

 

*

 

BİRİNCİ FASIL

 

CUMA NAMAZININ FAZÎLETİ, VÜCÛBU, AHKÂMI

 

*

 

İKİNCİ FASIL

 

CUMANIN VAKTİ VE EZANI

 

*

 

ÜÇÜNCÜ FASIL

 

HUTBE VE HUTBE İLE İLGİLİ HUSUSLAR

 

*

 

DÖRDÜNCÜ FASIL

 

NAMAZVE HUTBEDE KIRÂAT

 

*

 

BEŞİNCİ FASIL

 

CAMİYE GİRME VE CÂMİDE OTURMA ÂDÂBI

 

UMUMÎ AÇIKLAMA

 

İbnu Hacer, cuma ile ilgili şu umumî bilgileri dermeyan eder:

1- Cuma İsminin Tarihçesi:

Cuma kelime olarak toplamak, bir araya getirmek mânasına gelen "cem" kökünden gelir. Cahiliye devrinde haftanın altıncı gününe cum'a değil arûbe denilirdi. Bu gün, İslam'dan sonra cuma ismini almıştır.

Bu ismin veriliş sebebiyle ilgili muhtelif görüşler var:

* Mahlukâtın mükemmel şekli  o gün cem olundu, tamamlandı.

* Hz. Âdem'in yaratılışı o gün cem oldu, tamamlandı.

* Ensar, Es'ad İbnu Zürâre ile birlikte bir araya gelince, cemaatle namaz kılarlar ve o günü cuma diye isimlendirirler.[1]

* Ka'b İbnu Lüey, kavmini o gün toplar, haramlara ta'zîm göstermelerini emreder, kendi neslinden bir peygamber geleceğini haber verirdi. Bu sebeple cuma adı verildi.

* Bu toplanma işini yapanın Kusayy olduğu da söylenmiştir.

* Cuma isminin verilişi, o günde halkın namaz için toplanması sebebiyledir. İbnu Huzeyme bu görüşte ısrar eder, "çünkü der, bu İslâmî bir isimdir. Cahiliye devrinde yoktur, daha önce arûbe deniyordu"der.

İbnu Hacer, bu görüşe itiraz eder ve der ki: "Lügatciler der ki: "Arûbe cahiliye devrine ait eski bir isimdir." Cuma için de şunu derler: "Bu arûbe denen gündür. Görünen şu ki: Araplar haftanın yedi gününün isimlerini zamanla değiştirdiler. Önceki isimler şöyle  idi: Evvel (birinci gün, pazar) Ehven (pazartesi), Cebbâr (salı), Debbâr (çarşamba), Mü'nis (perşembe), Arûbe (cuma), Sebbâr (Cumartesi), Cevherî der ki: "Araplar, kadîm isimlendirmede pazartesi gününe ehven diyorlardı." Bu da gösterir ki onlar haftanın günlerine yeni isimler verdiler. Bunlar hâlen herkesce bilinip kullanılan isimlerdir: es-Sebt (cumartesi), (el-Ehad) (pazar), el-İsneyn (pazartesi) vs. gibi...

* Arûbe'yi cuma olarak ilk isimlendirenin Ka'b İbnu  Lüey'in olduğu da söylenmiştir. (Ferrâ bu görüştedir). İbnu Hacer der ki: "Bu durumda, arûbe'yi "cuma"ya cahiliye Araplarının çevirip, arûbe şeklindeki ismini de ibkâ ettiklerini söyleyenlerin, bunu te'yîd eden hususi rivâyete ihtiyaçları vardır (aksi takdirde desteksiz iddiada bulunmuş olurlar.)"

2- Cuma Gününün Fazîleti:Cuma gününü, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) "mü'minlerin bayramı" olarak tavsif buyurur. Bayram, bir kısım imtiyazları ve hususiyetleri sebebiyle bir günün diğer günlerde olmayan, o güne has bazı  umumi merasimlerle kutlanmasıdır. Her bayramda mutlaka bir kutlama ve merasim ve bunun da bir sebebi vardır.  O halde, cum'a gününü kutlamaya sevkeden hususiyetleri nelerdir? Şeriat kitapları, bu günün hususiyetleri üzerine otuzdan fazla kerâmet ve fazilet zikrederler. Bazılarını şöylece kaydediyoruz:

* Bayram günüdür, münferid oruç tutulmaz.

* O günün sabahında eliflâmmîm tenzîl ile Hel Etâ sûreleri, gündüz de Cuma ve Münâfikîn sûreleri okunur.

* Cuma günü gusledilir, koku sürülür, misvak kullanılır, en güzel elbiseler giyilir.

* Mescidler buhurlanır.

* Mescide erken gidilir.

* Hatip hutbeye çıkıncaya kadar ibadetle meşgul olunur.

* Sessiz durulur, hutbe dinlenir.

* Kehf sûresi okunur.

* İstiva vaktinde nafile kılma kerâheti kalkar.

* Namazdan önce yola çıkmak mekruhtur.

* Cuma namazına gidenin her adımına bir yıllık sevap katlanmıştır.

* Cehennem o gün kabarmaktan yasaklanmıştır.

* Duâların kabul edildiği icabet saati vardır.

* Günahlar o gün örtülür.

* Bu, ümmet için hayrı artırılmış bir gündür.

* Haftanın en hayırlı günüdür.

* Hayır o günde sâbitleşir, yüce ruhlar o gün toplanır.[2]

 


 

[1] Rivayet meâlen şöyle: Medine ahâlisi, Resûlullah'ın hicretle gelmesinden ve Cuma ile ilgili farz inmesinden önce toplamdılar. Ensar dedi ki: "Yahudilerin bir günü var her yedi günde bir kere toplanırlar. Hıristiyanlar da böyle. Gelin biz de bir gün tesbit edelim, o gün toplanalım, Allah'ı zikredip ibadet yapalım, şükredelim." Arûbe gününü bu toplanma günü yaptılar. Es'ad İbnu Zürare'de o gün toplandılar. Es'ad onlara o gün namaz kıldırdı. Bundan sonra Allah, cum'â sûresini indirdi: "Ey iman edenler, Cuma günü ezan okunduğu vakit Allah'ın zikrine koşun" (Cum'a 9). Bu rivayet o sahabîlerin içtihadla o günü seçtiklerini ve isminin böylece cum'a olduğunu ifade eder.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/176-177.