DÖRDÜNCÜ EDEB

 

Arkadaşa Yardım

 

ـ1ـ عن أبى سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسول اللّه #: مَنْ كانَ مَعَهُ فَضْلُ ظَهْرٍ فَلْيَعُدْ بِهِ على مَنْ َ ظَهْرَ لَهُ، وَمَنْ كَانَ لَهُ فَضْلُ زَادٍ فَلْيَعُدْ بِهِ عَلى مَنْ َ زَادَ لَهُ. فَذَكَرَ أصْنَافاً مِنَ المَالِ حَتَّى رَأيْنَا أنْ َ حَقَّ ‘حَدٍ مِنَّا في فَضْل[. أخرجه مسلم وأبو داود .

 

1. (2191)- Ebû Saîd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kimin yanında fazla hayvan varsa, onu hayvanı olmayana versin. Kimin de fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin."

Resûlullah, bazı mal çeşitlerini bu suretle saymaya devam etti. Öyle ki, bizden hiç kimsenin (yol sırasında) herhangi bir fazlalıkta hakkı olmadığı düşüncesine vardık."[1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu hadis yolcuların birbirlerine yardıma mükellef olduklarını ifade eder. Yardımlaşma her zaman için gereklidir ve dinimizin emridir. Ancak yolculuk, kıtlık gibi durumlarda bu daha çok ehemmiyet ve mükellefiyet kazanmaktadır.

2- Hadisin gerek Müslim'deki ve gerekse Ebû Dâvud'daki aslı, hadisin vürud sebebini ihtiva etmektedir. Ancak Teysir, o kısmı hazfetmiş. Ebû Saîd el-Hudrî diyor ki: "Biz bir defasında Hz. Peygamber ile bir seferde bulunuyorduk. Devesi üzerinde bir adam gelerek gözünü sağa sola çevirmeye başladı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kimin yanında..." diye hadise devam eder.

Hadis ihtiyaç sahibinin durumunu îmâ ile haber vediğini göstermektedir. İnsan feraseti bir başkasından bir ihtiyaç izharı sezer sezmez ilgi gösterilmelidir. Örnekte Resûlullah öyle yapmıştır. Şârihler, kafile reisinin yardım edilmesi emrini vermesi gerektiğini söylerler.

Bu hadis, ihtiyaç içinde olan yolcuyca, memleketinde zengin bile olsa, altında bineği, üstbaşında zenginliğe delalet eden kıymetli elbiseleri olsa bile sadaka ve zekat verilebileceğine delil olmuştur. [2]

 

ـ2ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أرَادَ النّبىُّ # الْغَزْوَ فقَالَ: يَا مَعْشَرَ المُهَاجِرِينَ وَا‘نْصَارِ. إنَّ مِنْ إخْوَانِكُمْ مَنْ لَيْسَ لَهُ مَالٌ وََ عَشِيرَةٌ. فَلْيَضُمَّ أحَدُكُمْ إلَيْهِ الرَّجُلَيْنِ وَالثََّثَةَ. فَضَمْمتُ إلىَّ اثْنَيْنِ أوْ ثََثَةً وَمَالِىَ إَّ عُقْبَةٌ كَعُقْبَةِ أحَدِهِمْ مِنْ جَمْلِى[ .

 

2. (2192)- Hz.Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) gazveye çıkmak arzu etti ve: "Ey Muhâcir ve Ensâr topluluğu! Kardeşlerinizden öyleleri var ki ne malları var ne de aşîretleri. Herbiriniz, iki veya üç kişiyi yanına alsın" dedi."

(Hz. Câbir devamla der ki): "Bu tamim üzerine ben iki veya üç kişiyi yanıma aldım. (Yol boyu) devemde, diğerlerinin sırası gibi benim de bir (binme) sıram vardı."[3]

 

ـ3ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كانَ رسول اللّه # يَتَخَلَّفُ في السَّيْرِ فيُزْجِى الضَّعِيفَ وَيُرْدِفُ وَيَدْعُو لَهُمْ[. أخرجهما أبو داود.»يُزْجِى الضَّعِيفَ« بالزاى. أى يسوقه لِيُلْحِقهُ بالرِّفَاقِ .

 

3. (2193)- Yine Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yürüme sırasında geride kalır, (kafileye kavuşturmak için) zayıf hayvanı sürer, üzerindekini terkisine alır ve onlara dua ederdi."[4]


 

[1] Müslim, Lukata: 18, (1728); Ebû Dâvud, Zekât: 32, (1663); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/27.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/27.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/28.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/28.