BİRİNCİ EDEB

 

Yola (Sefere) Çıkış Günü

 

ـ1ـ عن كعب بن مالك رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَلَّمَا كانَ رسولُ اللّهِ # يَخْرُجُ إلى سَفَرٍ إَّ يَوْمَ الخَمِيسَ[. أخرجه أبو داود .

 

1. (2180)- Kâb İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hep perşembe günleri yola çıkardı. Perşembe dışında yola çıktığı nadirdi."[1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu rivayet Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yolculuklarını perşembe gününe rastlattığını, Medîne'yi o gün terketmeyi tercih ettiğini belirtmektedir. Buhârî'nin rivayetinde Tebük seferine de perşembe günü çıktığı ilave edilir. İbnu Hacer, bu işte Resûlullah'ın perşembeyi tercih ediş sebebi olarak bir başka hadiste ifade edilen hükmü kaydeder: "Ümmetime perşembe günü erken yapacağı işler mübarek kılınmıştır." Resûlullah'ın bazı işler için haftanın günleri içinde perşembeye ayrı bir yer verdiği söylenebilir. Nitekim pazartesi, perşembe günleri nafile oruç tutulması sünnet kılınmıştır. Cennet kapılarının da bu iki günde açıldığı ifade edilmiştir: ‘Cennet kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır’

Ancak hemen belirtelim ki, sefere çıkmalarda perşembenin tercihi muttarid, değişmez bir prensip değildir. Nitekim Veda Haccı için Resûlullah cumartesi günü yola çıkmıştır. Öyle ise, perşembe günü çıkacak bir mâni sebebiyle yolculuğun bir hafta te'hîri diye bir prensip konmamıştır.

2- Haftanın belli günlerinde yapılacak işlerden bahseden bazı zayıf rivayetler kesin bir hüküm ifade etmez. Bilakis hayatını daha verimli kılmak isteyen kimselere irşâdî bir prensip verir: "Belli başlı işler, önceden programa bağlanarak haftanın ve hatta ayın belli muayyen günlerine dağıtılabilir. Böylesi bir kararlılık sünnete aykırı değildir, bilakis örneği bile mevcuttur." Bunu, ömrümüzü daha verimli kılmanın bir yolu olarak değerlendirmemize nassî bir mâni yoktur.[2]

 

ـ2ـ وعن صَخْرِ بنِ وَدَاعَةَ الْغَامِدِىَّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رسُولُ اللّهِ #: اَللَّهُمَّ بَارِكْ ‘مَّتِى في بُكُورِهَا، وَكانَ # إذَا بَعَثَ سَرِيّةً أوْ جَيْشاً بَعَثَهُمْ أوَّلَ النَّهَارِ، وكَانَ صَخْرٌ تَاجِراً، وَكَانَ يَبْعَثُ تِجَارَتَهُ مِنْ أوَّلِ النَّهَارِ فَأثْرَى وَكَثُرَ مَالُهُ[. أخرجه أبو داود والترمذي .

 

2. (2181)- Sahr İbnu Vedâa el-Gâmidî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl." Nitekim, Aleyhissalâtu Vesselâm Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı."[3]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Bu hadise Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ümmetine "erken" i, yani günün ilk saatini tavsiye etmektedir. Erken saatte yapılacak işlerin mübarek ve hayırlı kılınması için de dua etmektedir. Hadisin râvisi Sahr, bu sünnete uymanın maddî neticesini kendisini örnek vererek göstermektedir: "Tüccardım, ticaret için mallarımı erkenden pazara götürürdüm, Resûlullah'ın duası bereketine servetim oldu, malım arttı" mânasında beyanda bulunmaktadır.

2- Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) pek çok işte günün ilk saatini tercih etmişti: İbadet, yolculuk ve düşmana taarruz. Bir önceki rivayet, her ne maksadla olursa olsun yolculuğa erken saatte çıktığını ifade ederken, bu rivayet düşmana karşı gönderilen orduların da erken saatte yola çıkarıldığını ifade ediyor. Başka bazı rivayetler de Resûlullah'ın hedefe sabanın erken saatinde varıp, ezan okunup okunmadığını gözetleyip, sabah ezanı okunmuyorsa saldırı ve baskına geçmeyi prensip yaptığı belirtilir (1051. hadis).

Erkencilik hususunda Hz. Peygamber'in başka teşvikleri de vardır. Hz. Âişe'nin bir rivayeti şöyle: "Rızık talebi için çıkmada erken davranın. Zîra erken çıkışta bereket ve muvaffakiyet vardır."

Âlimler, sadece sefere çıkmada, rızık için gitmede değil, görülecek her işte ‘Fi kadâi’l-kadâyâerkenciliği tavsiye ederler. Bunların başında ilim talebi zikredilir. "Gerçek ilim, kargalar gibi erkenci olmakla elde edilir" demişlerdir.

3- Seriyye, küçük çaptaki askerî birliktir, sayısı dörtyüzü geçmez. Hafif olduğu için hareket kabiliyeti fazladır, gece yürüyüşlerini ve ânî baskınları tercih eder. Cem'i Serâya'dır. [4]


 

[1] Ebû Dâvud, Cihâd: 84, (2605); Buhârî, Cihâd: 103; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/17.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/17.

[3] Ebû Dâvud, Cihâd: 85 (2606); Tirmizî, Büyû: 6, (1212); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/18.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/18.