ÜÇÜNCÜ FASIL

 

NEFİS VE UZUVLAR HAKKINDA MÜŞTEREK HADİSLER

 

ـ1ـ عن عبداللّه بن أبى بكر بن محمد بن عمرو بن حزم عن أبيه: ]أنَّ في الْكِتَابِ الَّذِي كَتَبَهُ رَسُولُ اللّهِ # بْنِ حَزْمٍ في الْعُقُولِ: أنَّ في النَّفْسِ مِائَةً مِنَ ا“بِلِ، وفي ا‘نْفِ إذَا أُوعِبَ جَدْعاً الدِّيَةُ الْكَامِلَةُ، وَفي المَأمُومَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي الجَائِفَةِ مِثْلُهُ، وفي الْعَيْنِ خَمْسُونَ، وفي الْيَدِ خَمسُونَ، وفي الرِّجْلِ خَمْسُونَ، وفي كُلِّ أُصْبُعٍ مِمَّا هُنَالِكَ عَشْرٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي كُلِّ سِنٍّ خَمْسٌ، وفي المُوضِحَةِ خَمْسٌ[. أخرجه مالك والنسائى.وفي أخرى للنسائى: ]في النَّفْسِ الدِّيَةُ، وفي ا‘نْفِ إذَا أُوعبَ جَدْعُهُ الدِّيَةُ، وفي اللِّسَانِ الدِّيَةُ، وفي الشَّفَتَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الْبَيْضَتَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الذَّكَر الدِّيَةُ، وفي الصُّلْبِ الدِّيَةُ، وفي الْعَيْنَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الرِّجْلِ الوَاحِدَةِ نِصْفُ الدِّيَةِ. وفي المَأمُومَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي الجَائِفَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي المُنَقِّلَةِ خَمْسَ  عَشَرَةَ مِنَ ا“بِلِ، وفي كُلِّ إصْبَعٍ مِنْ أصَابِعِ الْيَدِ أوِ الرِّجْلِ عَشْرٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي السِّنِّ خَمْسٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي المُوضِحَةِ خَمْسٌ مِنَ ا“بِلِ وَإنَّ الرَّجُلَ يُقْتَلُ بِالْمَرأةِ، وَعَلى أهْلِ الذَّهَبِ ألْفُ دِينَارٍ[.ومعنى »أوْعَبَ«: استوفى جدعه.ومعنى »وَالمُنَقِّلَةُ«: الشجة التي تخرج منها صغار العظام .

 

1. (1915)- Abdullah İbnu Ebî Bekr İbni Muhammed İbni Amr İbni Hazm, bâbasından naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın İbnu Hazm'a[1] diyetler hakkında yazdığı tâlimatta şu hususlar da vardı: "Nefis için (diyet olarak) yüz deve, burun tamamiyle koparılacak olursa diyet-i kâmile, me'mûme (denen ve beyin zarına kadar ulaşan yara) için diyetin üçte biri, câife (denen karın veya başın boşluğuna ulaşan yara) için de bunun kadar; göz için elli, ayak için de elli, vücudda bulunan her parmak için on deve, her diş için beş, mûzıha (denen ve kemiğe ulaşan yara) için beş deve (lik diyet vardır)." [Muvatta, Ukûl 1, (2, 849); Nesâî, Kasâme 44, (8, 57, 60).]

Nesâî'nin bir rivâyetinde şu ibâre yer alır: "Nefis için diyet-i kâmile; burun tamamen koparılmış ise diyet-i kâmile, dil için diyet-i kâmile, iki dudak için diyet-i kâmile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kâmile iki yumurta (husye) için diyet-i kâmile, zeker (erkek tenâsül uzvu) için diyet-i kâmile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kâmile, iki göz için diyet-i kâmile, bir ayak için diyet-i kâmilenin yarısı, me'mûme (beyin zarına ulaşan yara) için diyet-i kâmilenin üçte biri, câife (baş veya karın boşluğuna ulaşan yara) için diyet-i kâmilenin üçte biri, münekkile (küçük kemik çıkan yara) için on beş deve, el veya ayak parmaklarından her biri için on deve, (her bir) diş için beş deve, mûzıha (kemiğe ulaşan yara) için beş deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadına karşı öldürülür, altını olanlardan (diyet-i kâmile olarak) bin dinar alınır."[2]

 

ـ2ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يُقَوِّمُ دِيَةَ الخَطَإِ عَلَى أهْلِ الْقُرَي أرْبَعَمِائَةِ دِينَارٍ، أوْ عَدْلَهَا مِنَ الْوَرقِ، وَيُقَوِّمُهَا عَلَى أثْمَانِ ا“بِلِ، فَإذَا غَلَتْ رَفَعَ في قِيمَتِهَا، وَإذَا هَاجَتْ: أىْ رَخُصَتْ. نَقَصَ مِنْ قِيمَتِهَا، وَبَلَغَتْ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللّهِ # مَا بَيْنَ أرْبَعِمَائَةِ دِينَارٍ الى ثَمَانِمَائَةٍ، وَعَدْلُهَا مِنَ الوَرِقِ ثَمَانِيَةُ آَفِ دِرْهَمٍ، وقَضَى عَلَى أهْلِ الْبَقَرِ بِمائَتَىْ بَقَرَةٍ، وَمَنْ كَاَن دِيَةُ عَقْلِهِ في شَاءٍ فَألْفا شَاةٍ، وقَالَ #: الْعَقْلُ مِيرَاثٌ بَيْنَ وَرَثَةِ الْقَتِيلِ عَلى قَرَابَتِهِمْ، فَمَا فَضَلَ فَلِلْعَصَبَةِ، وَقَضى في ا‘عْضَاءِ بِمَا تَقَدَّمَ ذِكْرُهُ[. أخرجه أبو داود والنسائى.

 

2. (1916)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hatanın diyetini, köylerde yaşayanlar için dört yüz dinar olarak veya buna denk kıymette gümüş olarak değerlendirir, bunu da develerin fiyatlarını esas alarak tesbit ederdi. (Söz gelimi) develer pahalanınca (diyetin dinar ve dirhem miktarında) yükseltme yapar, develerin kıymeti düşünce de (diyetin dinar ve dirhem miktarında) indirme yapardı. (Hatâen işlenince cinayetlerin diyeti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında dört yüz dinarla sekiz yüz dinar arasına ulaştı. Bunun gümüş nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sığır besleyenlere (diyet olarak) iki yüz sığır hükmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hükmetmiştir.Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Diyet, öldürülenin vârisleri arasında yakınlık derecelerine göre, (yani Kur'an'da belirtilen nisbet üzere, diğer tereke malları gibi) taksim edilir. (Ashâbu'lferâiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya geçer."Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzuvlar hakkında, daha önce geçtiği şekilde hükmetti." [Ebû Dâvud, Diyât 20, (4564); Nesâî, Kasâme 30, (8, 42, 43).][3]

 

AÇIKLAMA:

 

Bu hadis de, diyet yoluyla öldürülenin yakınlarına intikal eden meblağın, ölen kimsenin bıraktığı diğer malları gibi vârislerine intikal edeceğini belirtiyor. Vârisler şâyet ashâb-ı ferâiz denen yakınları ise, herbirinin Kur'an'la tesbit edilen belli nisbette payı vardır. Bu nisbete göre paylarını alırlar. Bu pay sahiplerinden eksik olanlar varsa veya hiçbiri mevcut değilse, tereke asabeye intikâl eder. Asabe, kısaca bâba tarafından akrabadır.[4]

 

ـ3ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهِ #: ا‘صَابِعُ سَوَاءٌ وَا‘سْنَانُ سَوَاءٌ، وَالثَّنِيَّةُ وَالضِّرْسُ سَوَاءٌ هذِهِ وَهذِهِ سوَاءٌ[. أخرجه أبو داود .

 

3. (1917)- İbnu Abbâs hazretleri (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Parmaklar diyette eşit değerdedir. Dişler de aralarında eşittirler. Köpek dişi, azı dişi eşittir. Bunlar öbürlerine diyet meselesinde denktirler." [Ebû Dâvud, Diyât 20, (4559, 4560, 4561).][5]

 

ـ4ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَضَى رَسُولُ اللّه # في الْعَيْنِ الْعَوْرَاءِ السَّادَّةِ لِمَكانِهَا إذَا طُمِسَتْ بِثُلُث دِيَتِهَا،

 

 وفي الْيَدِ الشََّّءِ إذَا قُطِعَتْ بِثُلُثِ دِيَتِهَا، وَفي السِّنِّ السَّوْدَاءِ إذَا نُزِعَتْ بِثُلُثِ دِيَتِهَا[. أخرج أبو داود حديث العين وحدها، وأخرجه النسائى كامً .

 

4. (1918)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) anlatıyor. "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yerinde sâbit duran (bakar) kör gözün (cinâyet sebebiyle) kapanması hâlinde, diyetinin, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin üçte biri kadar olacağına, siyahlaşmış dişin (cinâyet sebebiyle) düşmesi halinde, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmett." [Ebû Dâvud -bu rivâyetin sâdece gözle ilgili kısmını- önceki rivâyetin aynı bâbında), Nesâî'de tam olarak tahric etmiştir. (Hadis 1910 numarada geçti).][6]


 

[1] Hz. Peygamber (aleyhissalâtü vasselâm) Amr İbnu Hazm (radıyallahu anh)'ı onuncu hicri senede Yemen'in Benî'l-Hâris kabîlesine âmil olarak göndermiş Amr'a yola çıktığı zaman yazılı uzun bir tâlimatnâme vermişti. Burada vergi ve ta'lim işleriyle ilgili birçok teferruat yer almıştı.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/158-160.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/161.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/161.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/161.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/162.