* ÖLÜMÜ HATIRLAMAK

 

ـ1326 ـ7313 ـ4259 -حَدّثَنَا الزُّبَيْرُ بْنُ بَكَّارٍ. ثَنَا أنَسُ بْنُ عِيَاضٍ. ثَنَا نَافِعُ بْنُ عَبْدِ اللّهِ عَنْ

فَرْوَةَ اِبْنِ قَيْسٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي رَبَاحٍ عَنِ اِبْنِ عُمَرَ؛ أنَّهُ قَالَ: كُنْتُ مَعَ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَجَاءَهُ رَجُلٌ مِنَ ا‘نْصَارِ. فَسَلَّمَ عَلَى النَّبِيَّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. ثُمَّ قَالَ: يَا رَسُولَ للّهِ! أيُّ الْمُؤْمِنِينَ أفْضَلُ؟ قَالَ: أحْسَنُهُمْ خُلُقاً قَالَ: فَأيُّ الْمُؤْمِنِينَ أكْيَسُ؟ قَالَ: أكْثَرُهُمْ لِلْمُوْتِ ذِكْراً وَأحْسَنُهُمْ لِمَا بَعْدَهُ اسْتِعْدَاداً. أوُلئِكَ ا‘كْيَاسُ.فِي الزوائد: فروة بن قيس مجهول. وكذَلِكَ الرواى عنه. وخبره باطل قَالَه الذهبي فِي طبقات التهذيب .

 

1326. (4259) (7313)- İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile birlikte idim. Ensardan bir zat gelerek Aleyhissalâtu vesselâm'â selam verdi. Sonra da: "Ey Allah'ın Resûlü! Mü'minlerin hangisi en faziletlidir?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Huyca en iyisidir!" buyurdular. Adam: "Mü'minlerin hangisi en akıllıdır?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Ölümü en çok hatırlayandır ve ölümden sonra en iyi hazırlığı yapandır. İşte bunlar en akıllı kimselerdir" buyurdular."[1]

 

ـ1327 ـ7314 ـ4263 -حَدّثَنَا أحْمَدُ بْنُ ثَابِتٍ الْجَحْدَرِيُّ وَعُمَرُ بْنُ شَيْبَةَ بْنِ عَبِيدَةَ؛ قَاَ: ثَنَا عُمَرَ بْنُ عَلِيٍّ. أخْبَرنِي إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي خَالِدٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي حَازِمٍ عَنْ عَبْدِ اللّهِ بْنِ مَسْعُودٍ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؛ قَالَ: إِذَا كَانَ أجَلُ أحَدِكُمْ بِأرْضٍ أَوْثَبَتْهُ إلَيْهَا ألْحَاجَةُ. فإِذَا بَلَغَ أقْصىَ أثَرِهِ قَبَضَهُ اللّهُ سُبْحَانَهُ فَتَقُولُ ا‘رْضُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ: رَبِّ! هذَا مَا اسْتَوْدَعْتَنِي.فِي الزوائد: إسناده صحيح و رِجَالُهُ ثقات .

 

1327. (4263) (7314)- Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Birinizin eceli bir yerde olduğu zaman ihtiyaç onu oraya sıçratır. Sonra kalan ömrünün sonuna varınca aziz ve celil olan Allah onun ruhunu orada alır. Kıyamet günü, o yer: "Ey Rabbim! işte bu, bana emanet ettiğin (cesed)dir!" der."[2]

 

ـ1328 ـ7315 ـ4268 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. ثَنَا شَبَابَةَ عَنِ اِبْنِ أَبِي ذِئْبٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَطَاءٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:

إنَّ الْمَيِّتَ يَصِيرُ إلى الْقَبْرِ فَيُجْلَسُ الرَّجُلُ الصَّالِحُ فِي قَبْرِهِ غَيْرَ فَزِعٍ وََ مَشْعُوفٍ. ثُمَّ يَقَالُ لَهُ: فِيمَ كُنْتَ؟ فَيَقُولُ: كُنْتُ فِي ا“سَْمِ. فَيُقَالُ لَهُ: مَا هـذَا الرَّجُلُ؟ فَيَقُولُ: مُحَمَّدٌ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَاءَنَا بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ عِنْدِ اللّهِ فَصَدَّقْنَاهُ. فَيُقَالُ لَهُ: هَلْ رَأيْتَ اللّهِ؟ فَيَقُولُ: مَا يَنْبَغِي ‘َحَدٍ أنْ يَرَى اللّهَ؛ فَيُفْرَجُ لَهُ فُرْجَةٌ قِبَلَ النَّارِ. فَيَنْظُرُ إلَيْهَا يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضاً. فَيَقُالُ لَهُ: انْظُرْ إِلَى مَا وقَاكَ اللّهُ. ثُمَّ يُفْرَجُ لَهُ قِبَلَ الْجَنَّةِ. فَيَنْظُرُ إِلَى زَهْرَتِهَا وَمَا فِيهَا. فَيُقُالُ لَهُ: هذَا  مَقْعَدُكَ. وَيُقَالُ لَهُ: عَلى الْيَقِينِ كُنْتَ. وَعَلَيْهِ مُتَّ. وَعَلَيْهِ تُبْعَثُ إنْ شَاءَ اللّهُ. وَيَجْلِسُ الرَّجُلُ السُّوءُ فِي قَبْرِهِ فَزِعاً مَشْعُوفاً. فَيُقَالُ لَهُ: فِيمَ كُنْتَ؟ فَيَقُولُ: َ أدْرِي. فَيُقَالُ لَهُ: مَا هذَا الرَّجُلُ؟ فَيَقُولُ: النَّاسَ سَمِعْتُ يَقُولُونَ قَوًْ فَقُلْتُهُ. فَيُفْرَجُ لَهُ قِبَلَ الْجَنَّةِ. فَيَنْظُرُ إِلَى زَهْرَتِهَا وَمَا فِيهَا. فَيُقَالُ لَهُ: انْظُرْ إِلَى مَا صَرَفَ اللّهُ عَنْكَ. ثُمَّ يُفْرَجُ لَهُ فُرْجَةٌ قِبَلَ النَّارِ. فَيَنْظُرُ إلَيْهَا. يَحْطِمُ بَعْضَهَا بَعْضاً. فَيُقَالُ لَهُ: هذا مَقْعَدُكَ عَلى الشَّكِّ كُنْتَ. وَعَلَيْهِ مُتَّ. وَعَلَيْهِ تُبْعَثُ إنْ شَاءَ اللّهُ تَعالى.فِي الزوائد: إسناده صحيح.

 

1328. (4268) (7315)- Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ölü kabre konulur. Salih kişi, kabrinde korkusuz ve endişesiz oturtulur. Sonra kendisine: "Hangi dinde idin?" denilir, "İslâm dinindeydim" der. "Şu adam nedir?" denilir. "O, Allah'ın Resûlü Muhammed'dir, bize Allah indinden açık deliller getirdi, biz de onu tasdik ettik" der. Ona: "Allah'ı gördün mü?" denilir. O: "Allah'ı görmek hiç kimseye mümkün ve muvafık değildir" der. Bu safhadan sonra cehenneme doğru bir delik açılır. Oraya bakar, ateş alevlerinin birbirini kırıp yok etmeye çalıştığını görür. Kendisine: "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak!" denilir. Sonra ona cennet cihetinden bir delik açılır ve onun güzelliklerine ve içinde bulunan (nimet)lere bakar. Kendisine: "İşte senin makamın!" denilir ve yine ona: "Sen bunlar hususunda yakîn (kesin iman) sahibi idin. Bu iman üzere öldün, bu iman üzere yeniden diriltileceksin inşaallah!" denilir.

Kötü adam da kabrinde korku ve endişe ile oturtulur. Kendisine: "Hangi dinde idin?" diye sorulur. "Bilmiyorum" diye cevap verir. Kendisine: "Bu adam kimdir?" denilir. Halkı dinledim, bir şeyler söylüyorlardı, onu ben de söyledim" der. Ona cennet cihetinden bir delik açılır. Cennetin güzelliklerine, içinde bulunan nimetlerine bakar. Ona: "Allah'ın senden uzaklaştırdığı şu cennete bak!" denilir. Sonra ona cehenneme doğru bir delik açılır. Oraya bakar. Alevlerin birbirini yeyip yok etmekte olduğunu görür. Ona: "İşte makamın burasıdır. Sen cehennemin varlığı hususunda şekk (ve inkâr) içerisinde idin, bu şekk üzere öldün ve bu şekk üzere diriltileceksin inşaallah!" denilir."[3]

 

ـ1329 ـ7316 ـ4272 -حَدّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حَفْصٍ ا‘ُبُلِّيُّ. ثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنِ ا‘َمْشَ عَنْ أَبِي سُفْيَانَ عَنِ الـبَّنِيَّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؛ قَالَ إِذَا دَخَلَ الْمَيِّتُ الْقَبْرَ مُثِّلَتِ الشَّمْسُ عِنْدَ غُرُوبِهَا فَيَجْلِسُ يَمْسَحُ عَيْنَيْهِ وَيَقُولُ: دَعُونِي أُصَلِّي.فِي الزوائد: هَذَا إسناده حسن إن كان أَبُو سفيان واسمه طلحة بن نافع سمع من جابر بن عبد اللّه وإِسْمَاعِيلَ بن حفص مختلف فِيهِ .

 

1329. (4272) (7316)- Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "(Mü'min) ölü, kabre girdimi, güneş batışındaki haliyle ona temsil edilir. Bunun üzerine ölü oturup ellerini gözlerine sürer ve: Beni bırakınız namaz kılayım" der."[4]

 

ـ1330 ـ7317 ـ4273 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. ثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ عَنْ حَجَّاجٍ عَنْ عَطِيَّةَ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إنَّ صَاحِبِي الصُّورِ بِأيْدِيهِمَا »أوْ فِي أيْدِيهِمَا« قَرْنَانِ. يَُحِظَانِ النَّظَرَ مِتَى يُؤْمَرَانِ.فِي الزوائد: إسناده ضعيف لضعف حجاج أرطاة وعطية العوفيّ.

 

1330. (4273) (7317)- Ebu Sa'îd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sûrun iki sahibinin ellerinde iki boynuz bulunur. Ne zaman (üflemekle) emrolunacaklarını dikkatle gözleyip düşünürler."[5]

 

ـ1331 ـ7318 ـ4274 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. ثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي  هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْيَهُودِ بِسُوقِ الْمَدِينَةِ: والَّذِي اصْطَفَى مُوسَى عَلى الْبَشَرَ! فَرَفَعَ رَجُلٌ مِنَ ا‘نْصَارِ يَدَهُ فَلَطَمَهُ. قَالَ: تَقُلُوا هذَا؟ وَفِينَا رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ

عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؟ فَذُكِرَ ذلِكَ لِرَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَقَالَ: قَالَ اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ -وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي ا‘رْضِ إَّ مَنْ شَاءَ اللّهُ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَى فإذَا هُمْ قِيَامٌ يَنْظُرُونَ.-  فَأكُونُ أوَّلَ مَنْ رَفَعَ رَأسَهُ. فإذَا أنَا بِمُوسَى آخِذُ بِقَائِمَةٍ مِنْ قَوَائِمِ الْعَرْشِ. فََ أدْرِي أرَفَعَ رأسَهُ قَبْلِى أوْ كَانَ مِمَّنِ اسْتَثْنَى اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ. وَمَنْ قَالَ: أنَا خَيْرٌ مِنْ يُونُسَ بْنِ مَتَّى فَقَدْ كَذَبَ.فِي الزوائد: إسناده صحيح رِجَالُهُ ثقات .

 

1331. (4274) (7318)- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerden bir adam Medine çarşısında: "Hz. Musa'yı insanlar üzerine seçen Zât'a yemin olsun!"demişti. Ensardan bir zât elini kaldırıp herife bir tokat indirdi.

"Demek böyle dersin ha! Üstelik Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm aramızda olduğu halde!" dedi. Durum Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a anlatıldı. Aleyhissalâtu vesselâm: "Aziz ve celil olan Allah buyurmuştur ki: "Sûra üfürülür ve Allah'ın dilediklerinden başka göklerde kim var, yerde kim varsa düşüp ölür. Sonra bir daha sûra üflenir ve onlar kabirlerinden kalkıp bakışırlar" (Zümer 58). Ben, başını ilk kaldıran olacağım. Ben, arşın ayaklarından birini tutan Hz. Musa aleyhisselam ile karşılaşırım. Bilemem, o başını benden önce mi kaldırdı, yoksa o, Allah'ın çarpılıp yıkılmaktan istisna tuttuklarından mıdır? Kim de: Ben Yûnus İbnu Metta'dan daha hayırlıyım (üstünüm) derse şüphesiz yalan söylemiş olur."[6]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Hadis sûra üfleme hadisesine temas etmekte ve ilgili ayete atıf yapmaktadır. Kaydedilen ayette sûra iki ayrı üflemeden bahis edilmektedir. Bu hususlar daha önce geçtiği için tekrar etmeyeceğiz.

2- Hadisin sonunda: "Ben Yunus aleyhisselâm'dan üstünüm diyen yalan söylemiştir" fıkrasında geçen "ben" zamiri iki ihtimale râcidir:

1) Öyle söyleyen herhangi bir kimse. Bu durumda yalan küfür manasındadır. Hiç kimse, peygamberden üstün olduğunu iddia edemez, eden küfre düşer.

2) İkinci durumda "ben"den maksad Resûlullah'tır. Resûlullah'ın bütün peygamberlerden üstün olduğu nasslarla sabit olduğu için, Resûlullah'ın bu sözü daha öncelere aittir. Üstünlüğünü ifade eden nasslarla mensuh olmuştur denmiştir. Ayrıca, Kur'ân'da geçen kıssası sebebiyle Hz. Yunus'un büyüklüğü hususunda düşülecek tereddüdü önlemek için Hz. Peygamber'in böyle söylemiş olabileceğine de dikkat çekilmiştir.[7]

 

ـ1332 ـ7319 ـ4277 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرٍ. ثَنَا وَكِيعٌ عَنْ عَلِيّ بْنِ عَلِيِّ بْنِ رِفَاعَةَ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ أَبِي مُوسَى ا‘شْعَرِيِّ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَعْرَضُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثََثَ عَرَضَاتٍ. فَامَّا عَرْضَتَانِ فَجِدَالٌ وَمَعَاذِيرٌ وَأمَّا الثَّالِثَةُ فَعِنْدَ ذلِكَ تَطِيرُ الصُّحُفُ فِي ا‘يْدِى فَآخِذُ بِيَمِينِهِ وَأخِذُ بِشِمَالِهِ.فِي الزوائد: رِجَال ا“سناد ثقات. إ أنه منقطع والحسن لم يسمع من أَبِي مُوسَى قَالَه عَلَى بن المدنيّ و أَبُو حاتم و أَبُو زرعة. وقد رواه والترمذي عن الحسن عن أَبِي  هُرَيْرَةَ و قَالَ:  يصح هَذَا الحديث من قبل أن الحسن لم يسمع من أَبِي  هُرَيْرَةَ .

 

1332. (4277) (7319)- Ebu Musa el-Eş'arî radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü, insanlar üç defa Allah'a arzolunacaklar. İki arza mücadele ve mazeretlerden ibarettir. Üçüncü arzaya (sunuşa) gelince, (insanların işlediği amellerin yazılı olduğu defterler o zaman ellere uçacaklar (yani hızla verilecektir). Artık defteri kimisi sağ eliyle tutacak ve kimisi sol eliyle tutacaktır."[8]

 

ـ1333 ـ7320 ـ4281 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبُو شَيْبَةَ. ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ ا‘عْمَشِ عَنْ أَبِي سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ عَنْ أُمِّ مُبَشِّرٍ عَنْ خَفْصَةَ؛ قَالَتْ: قَالَ النَّبِيُّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إنِّى ‘رْجُو أَّ يَدْخُلَ النَّارَأحَدٌ إنْ شَاءَ اللّهُ تَعالى مِمّنْ شَهِدَ بَدْراً وَالْحُدَيْبِيَّةَ. قَالَتْ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! ألَيْسَ قَدْ قَالَ اللّهُ: -وَإنْ مِنْكُمْ إَّ وَارِدُهَا كَانَ عَليّ رَبِّكَ حَتْماً مَقْضِيّاً.»سورة ـ91« اŒية ـ17. قَالَ ألَمْ تَسْمَعِيهِ يَقُولُ: ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيّاً. سورة ـ91 اŒية ـ27. فِي الزوائد: حديث حفصة صحيح رِجَالُهُ ثقات إ، كَانَ أَبُو سفيان سمع من جَابِرٍ بن عبد اللّه .

 

1333. (4281) (7320)- Hz. Hafsa radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın buyurdular ki: "Ben Bedir ve Hudeybiye'ye katılanlardan hiç kimsenin cehenneme girmemesini ümid ederim" buyurdular. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Allah Teâla hazretleri: "Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur.

Bu senin Rabbin katında kesinleşmiş bir hükümdür" (Meryem 71) buyurmadı mı?" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "(Ey Hafsa!) Sen Allah'ın: "Sonra biz, Allah'tan korkup (O'na karşı gelmekten) sakınanları kurtarır, zalimleri de toptan orada bırakırız" (Meryem 72) buyurduğunu işitmedin mi?" buyurdu."[9]

 

ـ1334 ـ7321 ـ4285 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. ثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُصْعَبٍ عَنِ ا‘وْزَاعِيِّ عَنْ يَحْيَى اِبْنِ أَبِي كَثِيرٍ عَنْ هَِلِ بْنِ أَبِي مَيْمُونَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ رِفَاعَةَ الْجُهَنِيِّ؛ قَالَ: صَدَرْنَا مَعَ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بَيَدِهِ! مَا مِنْ عَبْدٍ يُؤْمِنُ ثُمَّ يُسَدَّدُ إَّ سُلِكَ بِهِ فِي الْجُنَّةِ. وَأرْجُو أَّ يَدْخُلُوهَا حَتَّى تَبَوَّؤُا أنْتُمْ وَمَنْ صَلَحَ مِنْ ذَرَارِيِّكُمْ مَسَاكِنَ فِي الْجَنَّةِ. وَلَقَدْ وَعَدَنِي رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ أنْ يُدْخِلَ الْجَنَّةَ مِنْ أُمَّتِي سَبْعِينَ ألْفاً بِغَيْرِ حِسَابٍ.فِي الزوائد: فِي إسناده مُحَمَّد بن مصعب. قَالَ فِيهِ صالح بن مُحَمَّد البغداديّ: ضعيف فِي ا‘وزاعيّ. وعامة أحاديثه عن اوزاعيّ مقلوبة. لكن لم ينفرد به. وقد رواه النسائي فِي عمل اليوم الليلة عن يَحْيَى بن حمزة عن ا‘وزاعيّ .

 

1334. (4285) (7321)- Rifa'a el-Cühenî radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir seferden dönmüştük. Buyurdular ki:

"Muhammed'in nefsi elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun! İman edib, sonra doğru yoldan ayrılmayan hiçbir kul yoktur ki cennete sokulmasın. Siz ve iyi (dindar) nesliniz cennetteki meskenlere yerleşmedikçe (diğer ümmetlerin mü'minleri olan) cennetliklerin cennete girmemelerini de ümit ederim ve Rabbim ümmetimden yetmişbin kişiyi hesapsız olarak cennete dahil etmeyi bana kesin vaadetti."[10]

 

ـ1335 ـ7322 ـ4290 -حَدّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى. ثَنَا أَبُو سَلَمَةَ حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ إيَاسٍ الْجُرَيْرِيِّ عَنْ أَبِي نَضْرَةَ عَنِ اِبْنِ عَبَّاسٍ؛ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: نَحْنُ آخِرُ ا‘ُمَمِ وَأوَّلُ مَنْ يُحَاسَبُ. يُقَالُ: أيْنَ ا‘ُمِّةُ ا‘ُمِّيَّةُ وَنَبِيُّهَا؟ فَنَحْنُ اŒخِرُونَ ا‘ُوَّلُونَ.فِي الزوائد: إسناده صحيح رِجَالُهُ ثقات. وأبو سلمة هو مُوسَى بن إِسْمَاعِيلَ البصري التبوذكيّ .

 

1335. (4290) (7322)- İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biz, ümmetlerin sonuncusuyuz ve hesabı ilk görülecek olanlarız. Orada: "Ümmî ümmet ve peygamberi nerededir?" denilir. Bilesiniz, biz sonuncu olan ilkleriz (yani dünyaya gelişte sonuncuyuz, Kıyamet günü hesabı verip cennete girmede ilkleriz."[11]

 

ـ1336 ـ7323 ـ4291 -حَدّثَنَا جُبَارَةُ بْنُ الْمُغَلِّسِ. ثَنَا عَبْدُ ا‘عْلىَ بْنُ أَبِي الْمسُاوِرِ عَنْ أَبِي بُرْدَةَ عَنْ أبِيهِ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا جَمَعَ اللّهُ الْخََئِقَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أُذِنَ ‘ُمَّةِ مُحَمَّدٍ فِي السُّجُودِ. فَيَسْجُدُونَ لَهُ طَوِيً ثُمَّ يُقَالُ: ارْفَعُوا رُؤُسَكُمْ قَدْ جَعَلْنَا عِدَّتَكُمْ فِدَاءَكُمْ مِنَ النَّارِ.فِي الزوائد: روى مسلم معناه. واتم سوق الحديث عن أَبِي بردة عن أبيه بإسناد أصح من هَذَا ومع ذَلِكَ فقد أعله البخاريّ .

 

1336. (4291) (7323)- Ebu Bürde babasından anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü, Aziz ve celil olan Allah, mahlûkâtı topladı mı Ümmet-i Muhammed'e secde etmeleri için izin verilir. Onlar Allah'a uzun bir secde yaparlar. Sonra: "Başlarınızı (secdeden) kaldırın. Biz sayınız kadar (kâfirleri) ateşten, kurtuluş için fidyeleriniz yaptık" buyurulacaktır."[12]

 


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/598.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/598.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/599-600.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/600.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/600.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/601.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/601-602.

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/602.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/602-603.

[10] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/603.

[11] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/604.

[12] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/604.