* ALLAH KORKUSUYLA AĞLAMAK

 

ـ1293 ـ7280 ـ4192 -حَدّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ. ثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي فُدَيْكٍ عَنْ مُوسَى بْنُ يَعْقُوبَ الزَّمْعِيِّ عَنْ أَبِي حَازِمٍ؛ أَنَّ عَامِرَ بْنِ عَبْدِ اللّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ أخَبْرَهُ أَنَّ أبَاهُ أخْبَرَهُ أنَّهُ لَمْ يَكُنْ بَيْنَ اسَِمِهِمْ وَبَيْنَ أنْ نَزَلَتْ هذِهِ اŒيَةُ يُعَاتِبُهُمُ اللّهُ بِهَا إَّ أرْبَعُ سِنِينَ -وََ يَكُونُوا كَالَّذِينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلُ فَطَالَ عَلَيْهُمَ ال‘مَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ-فِي الزوائد: هَذَا إسناده صحيح رِجَالُهُ ثقات.وََ يَكُونُوا كَالَّذِينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِ .

 

1293. (4192) (7280)- Abdullah İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre, "Kendilerinin Müslümanlığı kabul etmeleri ile, Allah'ın onları azarladığına dair (şu) ayetin inmesi arasında dört yıldan fazla zaman olmamıştır: "Onlar, daha önce kendilerine kitap verilen ve zaman geçtikçe kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdi" (Hadid 16).[1]

 

ـ1294 ـ7281 ـ4193 -حَدّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلَفٍ. ثَنَا أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِيُّ. ثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللّهِ بْنِ حُنَيْنٍ عَنْ أَبِي  هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: َ تُكْثِرُوا الضَّحِكَ فإنَّ كَثْرَةَ الضَّحِكِ تُمِيتُ الْقَلْبَ.فِي الزوائد: إسناده صحيح، رِجَالُهُ ثقات .

 

1294. (4193) (7281)- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Çok gülmeyin, çünkü çok gülmek kalbi öldürür."[2]

 

ـ1295 ـ7282 ـ4195 -حَدّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ زَكَرِيَّا بْنِ دِينَارٍ. ثَنَا إسْحاَقُ بْنُ مَنْصُورٍ. ثَنَا أَبُو رَجَاءٍ الْخُرَاسَانِيُّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ الْبَرَاءِ؛ قَالَ: كُنَّا مَعَ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي جِنَازَةٍ. فَجَلَسَ عَلَى شَفِيرِ الْقَبْرِ. فَبَكىَ حَتَّى بَلَّ الثَّرَى ثُمَّ قَالَ: يَا إخْوَانِي! لِمِثْلِ هذَا فَأعِدُّوا.فِي الزوائد: إسناده ضعيف. قَالَ اِبْنِ حبان فِي الثقات. مُحَمَّد بن مالك لم يسمع من البراء. ثم ذكره فِي الضعفاء .

 

1295. (4195) (7282)- Berâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir cenazede beraberdik. Aleyhissalâtu vesselâm kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki (göz yaşlarıyla) toprak ıslandı. Sonra da: "Ey kardeşlerim! İşte (başımıza gelecek) bu aynı (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın" buyurdular."[3]

 

ـ1296 ـ7283 ـ4197 -حَدّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ وَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُنْذِرِ؛ قَالَ: ثَنَا اِبْنُ أَبِي فُدَيْكٍ. حَدَّثَنِي حَمَّادُ بْنُ أَبِي حُمَيْدٍ الزُّرَقِيُّ عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ عَنْ أبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللّهِ بْنِ مَسْعُودٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ

وَسَلَّمَ: مَا مِنْ عَبْدٍ مُؤْمِنٍ يَخْرُجُ مِنْ عَيْنَيْهِ دُمُوعٌ وَإنْ كَانَ مِثْلَ رَأسِ الذُّبَابِ مِنْ خَشْيَةِ اللّهِ ثُمَّ تِصِيبُ شَيْئاً مِنْ حُرِّ وَجْهِهِ-إَّ حَرَّمَهُ اللّهُ عَلَى النَّارِ.فِي الزوائد: إسناده ضعيف. وحماد بن أَبِي حميد اسمه مُحَمَّد بن أَبِي حميد ضعيف .

 

1296. (4197) (7283)- Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sinek başı kadar bile olsa, gözünden Allah korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mü'min kul yoktur ki, Allah onu (ebedî) ateşe haram etmesin!"[4]

 

ـ1297 ـ7284 ـ4199 -حَدّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ عِمْرَانَ الدِّمَشْقِيُّ. ثَنَا الْوَالِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ. ثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ اِبْنُ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ. حَدَّثَنِي أَبُو عَبْدِ رَبٍّ؛ قَالَ: سَمِعْتُ مُعَاوِيَةَ بْنَ أَبِي سُفْيَانَ يَقُولُ: سَمِعْتُ رَسُولَ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: إنَّمَا Œعْمَالُ كَالْوعَاءِ. إِذَا طَابَ أعَْهُ.وَإِذَا فَسَدَ أسْفَلُهُ فَسَدَ أعَْهُ.فِي الزوائد: فِي إسناده عُثْمَانَ بن إِسْمَاعِيلَ لم أر من تكلم فِيهِ. وباقي رجال ا“سناد موثقون .

 

1297. (4199) (7284)- Hz. Muaviye İbnu Ebi Süfyan radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ameller kap(ta bulunan madde) gibidir. En aşağısı (yani dipteki kısım) güzelse en yukarısı (yani üst kısmı) da güzel olur; en aşağısı bozulursa en üstü de bozulur."[5]

 

ـ1298 ـ7285 ـ4200 -حَدّثَنَا كَثِيرُ بْنُ عُبَيْدٍ الْحِمْصِيُّ. ثَنَا بَقِيَةُ عَنْ وَرْقَاءَ بْنِ عُمَرَ. ثَنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ ذَكْوَانَ أَبُو الزِّنَادِ عَنِ ا‘عْرَجِ عَنْ أَبِي  هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إنَّ الْعَبْدَ إِذَا صَلَّى فِي الْعََنِيَةِ فَأحْسَنَ وَصَلَّى فِي السِّرِّ فَأحْسَنَ-قَالَ اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ: هذَا عَبْدِى حَقّاً.فِي الزوائد: فِي إسناده بقية وهو مدلس وقد عنعنه .

 

1298. (4200) (7285)- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer kişi namazını herkesin gözü önünde kılınca (edebine uygun kılar) güzel yapar, tek başına kimsenin görmediği durumda kılınca da (edebine uygun kılar) güzel Yaparsa, Allah Teâla hazretleri (onun ibadetinden memnun kalır ve:) "Bu (kulluğunu riyasız yapan) gerçek bir kulumdur" der."[6]

 

ـ1299 ـ7286 ـ4201 -حَدّثَنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ عَامِرُ بْنُ زُرَارَةَ وَ إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى؛ قَاَ: ثَنَا شَرِيكٌ بْنُ عَبْدِ اللّهِ عَنْ ا‘عْمَشِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي  هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَارِبُوا وَسَدِّدُوا. فَإنَّهُ لَيْسَ أحَدٌ مِنْكُمْ بِمُنْجِيهِ عَمَلُهُ. قَالُوا: وََ أنْتَ؟ يَا رَسُولَ للّهِ! قَالَ: وََ أنَا. إَّ أنْ يَتَغَمَّدَنِي اللّهُ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَفَضْلٍ.فِي الزوائد: هَذَا إسناد حسن. وشريك مختلف فِيهِ .

 

1299. (4201) (7286)- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "(Ey mü'minler! Amel ve ibadetlerinizi) itidal üzere yapın, ifrattan kaçının. Zira sizden hiç kimseyi (ateşten) ameli kurtaracak değildir."

Sahabiler: "Seni de mi amelin kurtarmaz, ey Allah'ın Resûlü!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Beni de, buyurdular. Eğer Allah kendi katından bir rahmet ve fazl ile benim günahlarımı bağışlamazsa beni de amelim kurtarmaz!" buyurdular."[7]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/584.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/584.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/584.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/585.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/585.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/585-586.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/586.