* MÜ'MİNİN KANI MALI HARAMDIR

 

ـ1189 ـ7176 ـ3931 -حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ. ثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسُ. ثَنَا ا‘َعْمَشُ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حِجَّةِ الْوَدَاعِ: أ أن أحرم ا‘يام يومكم هَذَا. أ وإن أ؛رم الشهور شهركم هَذَا. أ وإن أحرم البلد بلدكم هَذَا. أ وإن دماءكم وأموالكم حرام كحرمة يومكم هَذَا فِي شهركم هَذَا فِي بلدكم هَذَا. أ هم بلغت؟ قَالُوا: نعم. قَالَ: اَللَهُمَ! اشهد.فِي الزوائد: إسناده صحيح، رِجَالُهُ ثقات .

 

1189. (3931) (7176)- Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Veda haccı sırasında buyurdular ki: "Bilesiniz! Günlerin en ziyade haram olanları şu günlerinizdir. Bilesiniz! Ayların en haramı da şu ayınızdır. Bilesiniz! Beldelerin en haramı da şu beldenizdir. Bilesiniz! Kanlarınız, mallarınız birbirinize şu ayda, şu beldede şu gününüzün haramlığı gibi haramdır. Acaba tebliğ ettim mi?" Halk: "Evet!" dediler. Resûlullah: "Ey Allahım şahid ol!" buyurdu."[1]

 

ـ1190 ـ7177 ـ3932 -حَدّثَنَا أَبُو الْقَاسِمِ بْنُ أَبِي ضَمْرَةَ  نَصْرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ سُلَيْمَانَ الْحِمْصِيُّ. ثَنَا أَبِي. ثَنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ أَبِي قَيْسٍ النَّصْرِيُّ. ثَنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ عَمْرٍو؛ قَالَ: رَأيْتُ رَسُولَ للّهِ

صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ وَ يَقُولُ: مَا أطْيَبَكِ وَأطْيَبَ رِيحَكِ. مَا أعْظَمَكِ وَأعْظَمَ حُرْمَتَكِ. وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ! لَحُرْمَةُ الْمُؤْمِنِ أعْظَمُ عِنْدَ اللّهِ حُرْمَةً مِنْكِ. مَالِهِ وَدَمِهِ وَأنْ نَظُنَّ بِهِ إَّ خَيْراً.فِي الزوائد: فِي إسناده مقال. ونصر بن مُحَمَّد شيخ اِبْنِ ماجة، ضعفه أَبُو حاتم. وذكره اِبْنِ حبان فِي الثقات .

 

1190. (3932) (7177)- Abdullah İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı Ka'be'yi tavaf ederken gördüm, şöyle diyordu: "Sen ne temizsin, kokun da ne güzel! Sen ne yücesin, senin hürmetin ne büyük! Muhammed'in nefsini elinde tutan Zât-ı Zülcelal'e yemin olsun! Mü'minin Allah katındaki hürmeti, senin hürmetinden daha büyüktür. Mü'minin malının, kanının hürmeti de böyledir. Biz mü'min hakkında sadece hüsn-i zanda bulunuruz."[2]

 

ـ1191 ـ7178 ـ3934 -حَدّثَنَا أحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ الْمِصْرِيُّ. ثَنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ وَهْلٍ عَنْ أَبِي هَانِئٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَالِكٍ الْجَنْبِيِّ؛ أَنَّ فَضَالَةَ بْنَ عُبَيْدٍ حَدَّثَهٌ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: الْمُؤْمِنُ مَنْ أمِنَهُ النَّاسُ عَلَى أمْوَالِهِمْ وَأنْفُسِهِمْ. وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ الْخَطَايَا وَالذُّنُّوبَ.فِي الزوائد: إسناده صحيح، رِجَالُهُ ثقات. وأبو هانىّ اسمه حميد بن هائ الخوني.ة

 

1191. (3934) (7178)- Füdâle İbnu Ubeyd anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gerçek mü'min, halkın, kendisinden malı ve canı hususunda emîn olduğu kimsedir. Hakiki muhâcir de hata ve günahlardan hicret (terk) eden kimsedir."[3]

 


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/521.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/522.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/522.