* RÜYA NEYE DAYANILARAK YORUMLANMALI?

 

ـ1184 ـ7171 ـ3915 -حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللّهِ بْنِ نُمَيْرٍ. ثَنَا أَبِي ثَنَا ا‘عْمَشُ عَنْ يَزِيدَ الرَّقَاشِيُّ عَنْ أنَسِ بْنِ مَالِكٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اعْتَبِرُوهَا بِأسْمَائِهَا. وَكَنَّوهَا بَكُنَاهَا. وَالرُّؤْيَا ‘وَّلِ عَابِرٍ.فِي الزوائد: فِي إسناده يزيد بن أبان الرقاشي وهو ضعيف .

 

1184. (3915) (7171)- Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Rüyada gördüğünüz şeylerin isimlerini, o rüyayı yormada esas alın. Keza gördüklerinizin künyelerini veya kinaye mânalarını da dikkate alın. Rüya, ilk yorumcuya göre (vukûa gelir, öyleyse rastgele kimselere anlatmayın)."[1]

 

ـ1185 ـ7172 ـ3923 -حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ. ثَنَا بْنُ هِشَامٍ. ثَنَا عَلِيُّ بْنُ صَالِحٍ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ قَابُوسٍ؛ قَالَ: قَالَتْ أُمِّ الْفِضْلِ: يَا رَسُولَ للّهِ! رَأيْتُ كَأنَّ فِي بَيْتِى عُضْواً مِنْ أعْضَائِكَ. قَالَ خَيْراً رَأيْتِ. تَلِدُ فَاطِمَةُ غَُماً فَتَرْضِعِهِ فَوَلَدَتْ حُسَيْناً أوْ حَسَناً. فأرْضَعَتْهُ بِلَبَنِ قُثَمِ. قَالَتْ:

فَجِئْتُ بِهِ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَوَضَعْتُهُ فِي حَجْرِهِ فَبَالَ. فَضَرَبْتُ كَتِفَهُ. فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أوْجَعْتِ اِبْنِي رَحِمَكِ اللّهُ!فِي الزوائد: رِجَال إسناده ثقات. إ أنه منقطع. وفي التهذيب وا‘طراف: روى قابوس عن أبيه عن أم الفضل .

 

1185. (3923) (7172)- Ümmü'l-Fadl radıyallahu anha'dan rivayet edildiğine göre: "Kendisi (bir gün): "Ey Allah'ın Resûlü! Rüyamda sanki sizin uzuvlarınızdan birinin evimde olduğunu gördüm" demiş, Aleyhissalâtu vesselâm da: "Hayır görmüşsün. Kızım Fâtıma bir oğlan çocuğu dünyaya getirir, sen onu emzirirsin" buyururlar.

Gerçekten de Hz. Fâtıma radıyallahu anhâ (bir müddet sonra) Hz. Hüseyin veya Hasan radıyallahu anhümâ'yı doğurdu.

Ümmü'l-Fadl da (kendi bebeği) Kusam'ın sütüyle onu emzirdi.Ümmü'l-Fadl (sözüne devamla) dedi ki: "Bir gün ben onu Aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına getirip kucağına koydum. Çocuk (Resûlullah'ın kucağına) işedi. Ben de çocuğun omuzuna vurdum. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm müdahale ederek "Oğlumun canını yaktın. Allah sana rahmet (mağfiret) etsin" buyurdular."[2]

 

ـ1186 ـ7173 ـ3925 -حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ. انْبَأنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعِدٍ عَنِ اِبْنِ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيُّ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ طَلَحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللّهِ؛ أَنَّ رَجُلَيْنِ مِنْ بَلِيٍّ قَدِمَا عَلَى رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. وَكَانَ إسَْمُهُمَا جَمِيعاً. فَكَانَ أحَدُهُمَا أشَدَّ اجْتِهَاداً مِنَ اŒخَرِ. فَغَزَا الْمُنْتَهِدُ مُنْهُمَا فَاسْتُشْهِدَ. ثُمَّ مَكَثَ اŒخَرُ بَعْدَهَ سَنَةً. ثُمَّ تُوِفِّيَ.قَالَ طَلْحَةُ: فَرَأيْتُ فِي الْمَنَامِ: بَيْتاً أنَا عِنْدَ بَابِ الْجَنَّةِ، إِذَا أنَا بِهِمَا. فَخَرَجَ خَارِجٌ مِنَ الْجَنَّةِ فَأذِنَ للَّذِي تُوِفِّيَ اŒخِرَ مِنْهُمَا. ثُمَّ خَرَجَ فإذِنَ لِلَّذِي اسْتُشْهِدَ. ثُمَّ رَجَعَ إِلَى فَقَالَ: ارْجِعْ. فَإنَّكَ لَمْ يَأنِ لَكَ بَعْدُ.قَالَ طَلْحَةُ يُحَدِّثُ بِهِ النَّاسَ. فَعَجِبُوا لِذلِكَ فَبَلَغَ ذلِكَ رَسُولَ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. وَحَدِّثُوهُ الْحَدِيثَ. فَقَالَ: مِنْ أيِّ ذلِكَ تَعْجَنُونَ؟ فَقَالُوا: يَا رَسُولَ للّهِ! هذَا كَانَ أشَدَّ الرَّجُلَيْنِ

اجْتِهَاداً. ثُمَّ اسْتُشْهِدَ وَدَخَلَ هذَا ا‘خِرُ الْجَنَّةَ قَبْلَهُ. فَقَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ألَيْسَ قَدْ مَكَثَ هذَا بَعْدَهُ سَنَةً؟ قَالَ: بَلي. قَالَ وَأدْرَكَ رَمضَانَ فصَامَ. وَصَلَّى كذَا وَكَذَا مِنْ سَجْدَةَ فِي السَّنَةِ؟ قَالُوا: قَالَ بَلى. رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَمَا بَيْنَهُمَا أبْعَدُ مِمَّا بَيْنِ السَّمَاءِ وَا‘رْضِ.فِي الزوائد: رِجَال إسناده ثقات، إ أنه منقطع. قَالَ عَلَى بن المديني واِبْنِ معين: أَبُو سلمة لم يسمع من طلحة شيئا .

 

1186. (3925) (7173)- Talha İbnu Ubeydillah radıyallahu anh anlatıyor: "Beli (kabilesinden) iki kişi Aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına geldiler. İkisi beraber müslüman olmuştu. Biri gayret yönüyle diğerinden fazlaydı. Bu gayretli olanı, bir gazveye iştirak etti ve şehit oldu. Öbürü, ondan sonra bir yıl daha yaşadı. Sonra o da öldü."

Talha (devamla) der ki: "Ben rüyamda gördüm ki: "Ben cennetin kapısının yanındayım. Bir de baktım ki yanımda o iki zat var. Cennetten biri çıktı ve o iki kişiden sonradan ölene (cennete girmesi için) izin verdi. Aynı vazifeli zat, bir müddet sonra yine çıktı, şehit olana da (içeri girme) izni verdi. Sonra, adam benim için geri geldi ve:

"Sen dön, senin cennete girme vaktin henüz gelmedi!" dedi. Sabah olunca Talha bu rüyayı halka anlattı. Herkes bu rüyada şehid olan zâtın sonradan cennete girmesine) şaştı. Bu, Resûlullah'a kadar ulaştı, rüyayı ona anlattılar. (Dinledikten sonra) Aleyhissalâtu vesselâm: "Burada şaşacak ne var?" buyurdular. Halk: "Ey Allah'ın Resûlü! Bu zat (din için) çalışmada öbüründen daha gayretli idi ve şehit de oldu. Ama cennete öbürü ondan evvel girdi" dediler. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Berikisi ondan sonra bir yıl hayatta kalmadı mı?" dedi.

"Evet!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Ve o ramazan idrak edip oruç tutmadı mı, bir yıl boyu şu şu kadar namaz kılmadı mı?" Halk yine: "Evet!" deyince, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Şu halde ikisinin arasında bulunan mesâfe gök ile yer arasındaki mesafeden fazladır!" buyurdular." [3]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/515.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/516.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/517.