* ETLE YAĞI YEMEKTE BİRLEŞTİRME

 

ـ1009 ـ6996 ـ3361 -حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ. ثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ ا‘رْحَبِيُّ. ثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِي يَعْقُوبَ عَنْ أبِيـهِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ؛ قَالَ: دَخَلَ عَلَيْهِ عُمَرُ وَهُوَ عَلَى مَائِدَتِهِ. فَأوْسَعَ لَهُ عَنْ صَدْرِ الْمَجْلِسِ. فَقَالَ: بِسْمِ اللّهِ. ثُمَّ ضَرَبَ بِيَدِهِ فَلَقِمَ لَقْمَةً. ثُمَّ ثَنَّى بِأُخْرى ثُمَّ قَالَ: إنِّى ‘جِدُ طَعْمَ دَسَمٍ. مَا هُوَ بِدَسَمِ اللَّحْمِ. فَقَالَ عَبْدُ اللّهِ: يَاأمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ! إنِّي خَرَجْتُ إِلَى السُّوقِ أطْلُبُ السَّمِينَ  شْتَرِيَهُ. فَوَجَدْتُهُ غَالِياً. فَاشْتَرَيْتُ بِدِرْهَمٍ مِنَ الْمَهْزُولِ. وَحَمَلْتُ عَلَيْهِ بِدِرْهَمٍ سَمْنـاً. فَأرَدْتُ أنْ يَتَرَدَّدَ عَيِالِي عَظْماً عَظْماً. فَقَالَ عُمَرُ: مَا اجْتَمَعَا عِنْدَ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَطُّ إَّ أكَلَ أحَدَهُمَا وَتَصَدَّقَ بِاŒخَرِ.قَالَ عَبْدُ اللّهِ: خُذْ يَا أمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ! فَلَنْ يَجْتَمِعَا عِنْدي إ فَعَلْتُ ذلِكَ. قَالَ: مَا كُنْتُ ‘فْعَلَ.فِي الزوائد: هَذَا إسناد حسن. فِيهِ يَحْيَى بن عَبْدُ الرَّحْمَنِ بن عبيد .

 

1009. (3361) (6996)- İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Babam Ömer yanıma girmişti. Ben o sırada sofradaydım. Sofranın başında kendisine yer açtı (Babam oturdu ve:) "Bismillah" dedi. Sonra elini yemeğe vurup bir lokma aldı. Sonra bir lokma daha alarak ikiledi. Sonra da: "Ben bu yemekte bir yağ tadı aldım. Bu, etin yağının tadı değildir" dedi. Ben: "Ey mü'minlerin emîri! Ben semiz et almak için çarşıya çıkmıştım. Pek pahalı buldum. Bunun üzerine, bir dirhemlik zayıf et aldım. Ona bir dirhemlik de yağ ilave ettim. Böylece bütün aile fertlerinin kemiklerden faydalanmasını arzu ettim" dedim. (Babam) Ömer dedi ki: "Bu iki şey, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sofrasında asla bir araya gelmediler Efendimiz birini yediyse diğerini tasadduk etti."

Ben: "Al! ey mü'minlerin emîri. Ben bir kere yapmış bulundum. Bundan böyle bu iki şey benim soframda da asla beraber bulunmayacak!" dedim. Babam yinede: "Hayır! Ben bunu yapamam!" dedi (ve yemedi)."[1]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/429.