* HAK SAHİBİ SÖZ SAHİBİDİR

 

ـ753 ـ6740 ـ2425 -حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ ا‘عْلىَ الصَّنْعَانِيُّ. ثَنَا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ أبِيهِ عَنْ حَبَشٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ قَالَ: جَاءَ رَجُلٌ يَطْلُبُ نَبِيَّ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِدَيْنٍ أوْبِحَقٍّ. فَتَكَلَّمَ بِبَعْضِ الْكََمِ. فَهَمَّ صَحَابَةُ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهِ. فَقَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: »مَهْ. إنَّ صَاحِبَ الدَّيْنِ لَهُ سُلْطَاٌن عَلى صَاحِبِهِ، حَتَّى يَقْضِيَهُ«.فِي الزوائد: فِي إسناده حيش واسمه بن قيس، أَبُو علي الرجيّ، ضعفه أحمد و ابْنِ معين وأبو حاتم وأبو زرعة .

 

753. (2425) (6740)- İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam gelerek Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan bir alacağını veya bir hakkını talep etti. Bunu yaparken nezâkete uymayan bazı yakışıksız söz sarfetti. Resûlullah'ın ashabı adama dersini vermek istediler. Ama Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm müsaade etmeyip: "Bırakın! Zira alacaklı kimsenin, hakkını alıncaya kadar borçlu üzerinde söz hakkı vardır" buyurdular."[1]

 

ـ754 ـ6741 ـ2426 -حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عُثْمَانَ، أَبُو شَيْبَةَ. ثَنَا ابْنِ أَبِي عُبَيَدَةَ -أظُنُّهُ قَالَ-.ثَنَا أَبِي عَنِ ا‘عْمَشِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ؛ قَالَ: جَاءَ أعْرَابِيٌّ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَتَقَاضَاهُ دَيْناً كَانَ عَلَيْهِ. فَشْتَدَّ عَلَيْهِ، حَتَّى قَالَ لَهُ: أُحَرِّجُ عَلَيْكَ إَّ قَضَيْتَنِي. فَانْتَهَرَهُ أصْحَابُهُ وَقَالُوا: وَيْحَكَ! تَدْرِي مَنْ تُكَلِّمُ؟ قَالَ: إنِّي أطْلُبُ حَقِّي. فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: هََّ مَعَ صَاحِبِ الْحَقِّ كُنْتُمْ؟ ثُمَّ أرْسَلَ إِلَى خَوْلَةَ بِنْتِ قَيْسٍ فَقَالَ لَهَا: إنْ كَانَ عِنْدَكِ تَمْرٌ فَأقْرِضِينَا حَتَّى يَأتِيَنَا تَمْرُنَا فَنَقْضِيَك فَقَالَتْ: نَعَمْ. بأبِي أنْتَ يَا رَسُولَ للّهِ. قَالَ: فَأقْرَضَتْهُ. فَقَضىَ ا‘عْرَابِيَّ وَأدْعَمَهُ. فَقَالَ: أوْفَيْتَ. أوْفَى اللّهُ لَكَ. فَقَالَ: أُولئِكَ خِيَارُ النَّاسُ. إنَّهُ  قُدِّسَتْ أُمِّةٌ َ يَأخُذُ الضَّعِيفُ فِيهَا حَقَّهُ غَيْرَ مُتَعْتَعٍ.فِي الزوائد: هَذَا إسناد صحيح، رِجَالُهُ ثقات. ‘ن إِبْرَاهِيمَ بن عَبْدُ اللّه قَالَ فِيهِ أَبُو حاتم: صدوق .

 

754. (2426) (6741)- Ebu Sa'îdi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek, Efendimizin uhdesinde bulunan alacağını istedi ve bunu yaparken seri davrandı. Hatta: "Borcunu ödeyinceye kadar seni tâciz edeceğim" dedi. Ashab-ı Kiram hazretleri bedeviyi azarlayıp: "Yazık sana! Kiminle konuştuğunu bilmiyorsun galiba!" dediler. Adam: "Ben hakkımı talep ediyorum" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm, ashabına: "Sizler niçin hak sahibinden yana değilsiniz?" buyurdu ve Havle Bintu Kays radıyallahu anhâ'ya adam göndererek: "Sende kuru hurma varsa benim borcumu ödeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana öderiz" dedi. Havle: "Hay hay! Babam sana kurban olsun Ey Allah'ın Resûlü!" dedi. Kadın, Resûlullah'a borç verdi, o da bedeviye olan borcunu kapadı ve ayrıca yemek ikram etti. (Bu tavırdan memnun kalan) bedevi: "Borcunu güzelce ödedin. Allah da sana mükafatını tam versin" diye memnuniyetini ifade etti: Aleyhissalâtu vesselâm da: "İşte bunlar (borcunu hakkıyla ödeyenler) insanların hayırlılarıdır. İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflah olmaz" buyurdular."[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/290.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/290-291.