* MUSİBETE SABIR

 

ـ502 ـ6489 ـ1597 -حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ. ثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ. ثَنَا ثَابتُ بْنُ عَجَْنَ، عَنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ عَنْ النَّبِيّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: يَقُولُ اللّهُ سُبْحَانَهُ: ابْنَ آدَمَ! إِنْ صَبَرْتَ وَاحْتَسَبْتَ عِنْدَ الصَّدْمَةِ ا‘ولَى، لَمْ أرْضَ لَكَ ثَوَاباً دُونَ الْجَنَّةِ.فِي الزوائد: إسناد حديث أَبِي أمامة صحيح، ورِجَالُهُ ثقات.

 

502. (1597) (6489)- Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle der: "Ey Âdemoğlu! İlk sadme sırasında sabreder, buna benim mükâfat vereceğimi ümit edersen, ben cennet dışında bir sevaba razı olmayacağım."[1]

 

ـ503 ـ6490 ـ1599 -حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السُّكَيْنِ. ثَنَا أبُو هَمَّامٍ. ثَنَا مُوسَى بْنُ عُبَيْدَةَ. ثَنَا مُصْعَبُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ؛ قَالَتْ: فَتَحَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَاباً بَيْنَهُ وَبَيْنَ النَّاسِ. أوْ كَشَفَ سِتْراً. فإذَا  النَّاسُ يُصَلُّونَ وَرَاءَ أَبِي بَكْرٍ. فَحَمِدَ اللّهَ عَلَى مَارَأى مِنْ حُسْنِ حَالِهِمْ، وَرَجَاءَ أنْ يَخْلُفَهُ اللّهُ فِيهِمْ بِالَّذِي رَآهُمْ. فَقَالَ: يَاأيُّهَا النَّاسُ! أيُّمَا أحَدٍ مِنَ النَّاسِ، أوْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أُصِيبَ بِمُصِيَبةٍ فَلْيَتَعَزَّ بِمُصِيبَتِهِ بِى، عَنِ الْمُصِيبَةِ الَّتِى تُصِيبُهُ بِغَيْرِي. فإنَّ أحَداً مِنْ أُمَّتِي لَنْ يُصَابَ بِمُصِيبَةٍ بَعْدِى، أُشَدَّ عَلَيْهِ مِنْ مُصِيبَتِي.فِي الزوائد: فِي إسناده مُوسَى بن عبيدة الربدي، وهو ضعيف.

 

503. (1599) (6490)- Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah kendisi ile halk arasında bulunan bir kapıyı açtı -veya perdeyi kaldırdı - halkın Hz. Ebu Bekir'in arkasında namaz kıldığını gördü. Onların bu iyi hali sebebiyle ve onlarda bu gördüğünü, kendinden sonra Allah'ın devam ettireceği ümidiyle Allah'a hamd etti ve dedi ki: "Ey insanlar! İnsanlardan veya mü'minlerden her kim bir musibete dûçar olursa, başına gelen musibetin şiddetini benim sebebimle maruz kaldığı musibetle hafifletsin. Çünkü, bende sonra, ümmetimden hiç kimse, benim musibetimden daha şiddetli bir musibetle karşılaşmayacaktır."[2]

 

AÇIKLAMA:

 

Burada Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bir mü'min için en büyük musibetin kendisinin vefatı olduğunu belirtiyor. Bu böyledir. Çünkü her mü'min Aleyhissalâtu vesselâm'ı malından, canından, annesinden, babasından, kesada uğramasında korktuğu ticaretinden daha çok sevmekle mükelleftir. Musibet kişinin malına, canına veya diğer sevdiklerine bir zararın gelmesi veya onlardan birinin helak olması, ise, bunların hepsinden çok, sevdiği Resûlünün ölmüş olması onun en büyük musibeti olmaktadır. Böyle düşünebilen mü'min nazarında diğer musibetler küçülür. Ona tekrar kavuşmaya inandığımıza göre, o musibet bir ölçüde mânasını değiştirir. Böyle düşününce diğer musibetler haydi haydi üzülmeye değmeyen şeyler olabilir.[3]

 

ـ504 ـ6491 ـ1500 -حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ، ثَنَا وَكِيعُ بْنُ الجَرَّاحِ عَنْ هِشَامِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ أُمِّهِ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ الْحُسَينِ عَنْ أبِيهَا؛ قَالَ: قَالَ النَّبِيّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أُصِيبَ بِمُصِيبَةٍ، فَذَكَرَ مُصِيبَتَهُ، فَأحْدَثَ اسْتِرْجَاعاً وَإنْ تَقَادَمَ عَهْدُهاً، كَتَبَ اللّهُ لَهُ مِنَ ا‘جْرِ مِثْلَهُ يَوْمَ أُصِيبَ.فِي الزوائد: فِي إسناده ضعيف، لضعف، هشام به زياد. وقد اختلف الشيخ هل هو روى عن أبيه أو عن أمه، و يعرف لهما حال. قيل: ضعفه ا“مام أحمد. و قَالَ ابْنِ حبان: روى الموضوعات عن الثقات.

 

504. (1500) (6491)- Hz. Hüseyin radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir musibete uğrayan kimse, bilahare o musibeti hatırlayarak innâ lillahî ve innâ ileyhi râciun diye istircâda bulunsa, musibetin vakti çoktan geçmiş bile olsa, Allah bu istircâsı sebebiyle, ona, musibetin geldiği ilk günün sevabını aynen verir." [4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/146.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/147.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/147.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/147.