* İLMİ GİZLEME

 

ـ83 ـ6070 ـ263ـ حَدّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ أبِي السَّرِيِّ الْعَسْقََنِيُّ. ثَنَا خَلَفُ بْنُ تَمِيمٍ، عَنْ عَبْدِاللّهِ بْنِ السَّرِيِّ، عَنْ مُحَمّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ جَابِرٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: »إذَا لَعَنَ آخِرُ هذِهِ ا‘ُمَّةِ أوَّلَهَا، فَمَنْ كَتَمَ حَدِيثاً فَقَدْ كَتَمَ مَا أنْزَلَ اللّهُ«.في الزوائد: في إسناده حسين بن أبىيالسريّ، كذاب. وعبداللّه بن السريّ، ضعيف. وفي ا‘طراف: أن عبداللّه بن السريّ لم يدرك محمد بن المنكدر. وذكر أن بينهما وسائط ففيه  انقطاع أيضاً.

 

83. (263) (6070)- Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bu ümmetin sonradan gelenleri önce gelenlerine lanet ettiği vakit, kim bir hadisi söylemez, ketmederse, Allah'ın indirdiğini ketmetmiş (gizlemiş) olur."[1]

 

AÇIKLAMA:

 

Bu hadis, senet itibariyle zayıf  sayılsa da, alimler, hadisin ifade ettiği manayı te'yid eden başka rivayetlere dayanarak hadiste beyan olunan manayı makbul addedip açıklama sunmuşlardır. Sindî'nin Haşiye' sinde kaydedildiği üzere, hadis iki şekilde te'vil edilmiştir:

1- Cehaletin artıp, Ashab'ın yüce makamını bilmeyen nesillerin yetişip, cahilliğin  sevkiyle, Ashab'a dil uzatmaların meydana geldiği zamanlarda Ashab'ın fazileti ve onlara dil uzatmanın haramlığı konusunda hadis bilenler bildiklerini gizlememeli,  daha bir gayretle neşretmelidir. Kim bu çeşitten bir bildiğini gizlerse Allah'ın indirdiğini gizlemiş olur. Hadisler de, ulemanın ittifakla belirttiği üzere, vahye dayanmaktadır. Öyleyse onun gizlenmesi de "Allah'ın indirdiğini gizlemek" sayılmalıdır.

2- Din ilimlerinin, çeşitli sebeplerle ortadan kalktığı, alimlerin sayıca azaldığı, ilim yerine cehaletin hüküm sürdüğü ve bu sebeple selef ve eslafa dil uzatıldığı zamanlarda ilme daha çok ihtiyaç hasıl olacaktır. Böyle durumlarda bilenlerin, bildiklerini neşretmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde Allah'ın indirdiğini gizleme gibi ciddi bir hataya ve sorumluluğa düşmüş olacaklardır.Bu yorumlar, bilhassa zamanımızı tasvir ediyor gibidir. Aslında, ilim  şöyle dursun, daha mebadiden ve kavaid-i külliyeden (umumi prensiplerden) bîhaber bir birkısım ünvan sahiplerinin veya ne idüğü belirsiz yazar takımlarının sahabe, tabiin, etbauttabiin, bütün selef ve müteahhir eslaf ulemasını toptan  reddedip, hadisi, icmayı, fukahanın kıyas ve fetvalarını reddedip, keyiflerine göre ahkâm kestiklerini, Kur'an'ı, -hiçbir ilmî disipline başvurmadan- rastgele yorumlamaya kalktıklarını görüyoruz. Bu cehalet fırtınası esnasında bilenlerin, alimlerin kendilerine düşeni yapması gerekmektedir. Hadis, böylesi hengâmlarda susmanın ciddi mesuliyetler getireceğini belirtmektedir.[2]

 

ـ84 ـ6071 ـ264ـ حَدّثَنَا أحْمَدُ بْنُ ا‘زْهَرِ. ثَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ جَمِيلٍ. حَدّثَنِي عَمْرُو بْنُ سَلِيمٍ. ثَنَا يُوسُفُ ابْنُ إبْرَاهِيمَ؛ قَالَ سَمِعْتُ أنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: »مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْمٍ

فَكَتَمَهُ، أُلْجِمَ يَوْمَ الِْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنْ نَارٍ«.في الزوائد: إسناده حديث أنس، فيه يوسف بن إبراهيم. قال البخاريّ: هو صاحب عجائب. وقال ابن حبان: روى عن أنس من حديثه ما يخلّ بالرواية. ا ه. واتفقوا على ضعفه .

 

84. (264) (6071)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir ilimden sorulur, o da bunu gizlerse, kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlenir."[3]

 

ـ85 ـ6072 ـ265ـ حَدّثَنَا إسْمَاعِيلُ بْنُ حِبَّانَ بْنِ وَاقِدٍ الثَّقَفِيُّ، أبُو إسْحَاقَ الْوَاسِطِيُّ. ثَنَا عَبْدُاللّهِ ابْنُ عَاصِمٍ. ثَنَا مُحَمّدُ بْنُ دَابٍ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ، عَنْ عَبْدِالرَّحْمنِ بْنِ أبي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ،  عَنْ أبِي سَعِيدٍ الْخُدْريِّ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: »مَنْ كَتَمَ عِلْماً مِمَّا يَنْفَعُ اللّهُ بِهِ فِي أمْرِ النّاسِ، أمْرِ الدِّينِ؛ ألْجَمَهُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنَ النَّارِ«.في إسناده محمد بن داب. كذبه أبو زرعة وغيره، ونُسِب إلى الوضع .

 

85. (265) (6072)- Ebu Saidi'l-Hudrî anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: "Kim insanların dinî işlerinde Allah'ın faydalı kıldığı bir ilmi gizlerse, Allah, kıyamet günü onu ateşten bir gem ile gemler." [4]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/554.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/554.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/555.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/555.