* RESÛLULLAH'IN HASTALIKTA KILDIĞI NAMAZ

 

ـ368 ـ6355 ـ1234 -حَدَّثَنَا  نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ. أنْبَأنَا عَبْدُ اللّهِ بْنُ دَاوْدَ، مِنْ كِتَابِهِ فِي بَيْتِهِ، قَالَ سَلَمَةُ بْنُ بُهَيْطٍ. عَنْْ نُعَيْمِ بْنِ أَبِي هِنْدٍ، عَنْ نُبَيْطِ بْنِ شَرِيطٍ، عَنْ سَالِمِ بْنِ عُبَيْدٍ؛ قَالَ: أُغْمِيَ عَلي رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي مَرَضِهِ. ثُمَّ أفَاقَ. فَقَالَ: أحضَرَتِ الصََّةُ؟ قَالُوا: نَعَمْ. قَالَ: مُرُوا بًَِ فَلْيُؤَذِّن. وَمُرُوا أبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ. ثُمَّ أُغْمِيَ عَلَيْهِ فَأفَاقَ فَقَالَ: أحَضَرَتِ الصََّةُ؟ قَالُوا: نَعَمْ. قَالَ . مَرُوا بًَِ فَلَيْؤِذن. ومروا أبا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ فقَالَتْ عَائِشَةُ: إنَّ أَبِي رَجُلٌ أسِيفٌ. فَإذَا قَامَ ذَلِكَ الْمُقَامَ يَبْكِي، َ يَسْتَطِيعُ. فَمَوْ أمَرْتَ غَيْرَهُ. ثُمَّ أغْيْرَهُ. ثُمَّ أغْمِيَ عَلَيْهِ. فَأفَاقَ، فَقَالَ: مُرُوا بًَِ فَلَيُؤذِّنْ. وَمُرُوا أبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بِالنَّاسِ. فَإنَّكُنَّ صَوَاحِبُ يُوسُفَ. أوْ صَوَاحِبَاتُ يُوسُفَ. قَالَ،

فَأُمِرَ بَِلٌ فَأذَّنَ. وَأُمِرَ أَبُو بَكْرٍ فَصَلَّى بِالنَّاسِ. ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ للّهِ صَلَّي اللّهُِ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَجَدَ خِفَّةً، فَقَالَ: انْظُرُوالِي مَنْ أتَّكِىءُ عَلَيْهِ. فَجَاءَتْ بَرِيرَةٌ ورَجُلٌ آخَرُ، فَاتَّكَأ غَلَيْهِمَا. فَلَمَّا رَآهُ أَبُو بَكْرٍ، ذَهَبَ لِيَنْكُصَ. فَأوْمَأ إلَيْهِ، أنِ اثْبُتْ مَكَانَكَ. ثُمَّ جَاءَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَتَّي جَلَسَ إِلَى جَنْبِ أَبِي بَكْرٍ. حَتَّى قَضىَ أَبُو بَكْرٍ صََتَهُ. ثًمَّ إنَّ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قُبِضَ.قَالَ أَبُو عَبْدِ اللّه: هذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ. لَمْ يُحَدِّثْ بِهِ غَيْرُ نَصْرِ بْنِ عَلِيٍّ.فِي الزوائد: هذا إسناده صحيح، ورجاله ثقات.

 

368. (1234) (6355)- Sâlim İbnu Ubeyd anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hastalığı sırasında bir ara bayılmıştı. Sonra ayıldı ve: "Namaz vakti girdi mi?" diye sordu. "Evet!" dediler. "Bilal'e söyleyin ezan okusun! Ebu Bekr'e söyleyin o da halka imamlık etsin!" buyurdular. Üzerine yine baygınlık geldi, az sonra ayıldı. Yine: "Namaz vakti girdi mi?" diye sordu. "Evet!" dediler. "Öyleyse Bilal'e söyleyin ezan okusun ve Ebu Bekr'e söyleyin o da halka imamlık etsin!" buyurdular. Sonra tekrar bayıldı. Az sonra ayıldı. Ayılır ayılmaz: "Namaz vakti girdi mi?" dediler. "Evet!" denildi. "Öyleyse Bilal'e söyleyin ezan okusun ve Ebu Bekr'e söyleyin o da halka imamlık etsin!" buyurdular. Hz. Aişe radıyallahu anhâ: "Babam Ebu Bekr yufka yürekli bir kimsedir. (Size mahsus) bu makama geçerse dayanamaz ağlar, (sizin yerinize) imamlığa tahammül edemez! Bu işi bir başkasına söyleseniz!" dedi. Derken Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir kere daha bayıldı. Az sonra ayıldı. Yine: "Bilal'e söyleyin ezan okusun, Ebu Bekr'e söyleyin o da halkın namazını kıldırsın" buyurdular. Sonra: "Siz kadınlar Hz. Yusuf'un (kıssasında zikri geçen fettan) kadınlar gibisiniz" buyurdular." Râvi der ki: "Bilal'e emredildi, ezan okudu. Hz. Ebu Bekr'e emredildi o da namaz kıldırdı. Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hafiflik hissedip: "Kendisine dayanacağım birini çağırın!" buyurdular. Berîre ve bir de erkek geldi. Onlara dayanarak mescide gitti. Hz. Ebu Bekr onu görünce geri çekilmek istedi. Ancak Aleyhissalâtu vesselâm ona: "Yerinden ayrılma!" diye işaret buyurdu. sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm gelip Hz. Ebu Bekr'in yanına oturdu. Ebu Bekr böylece namazı kıldırdı. Bilahare Aleyhissalâtu vesselâm ruhunu teslim etti." [1]

 

ـ369 ـ6356 ـ1235 -حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ. ثَنَا وَكِيعٌ عَنْ إسْرَائِيلَ عَنْ أَبِي إسْحَاقَ عَنِ ا‘رْقَمِ ابْنِ شُرَحْبِيلَ عَنْ بْنِ عَبْاسٍ؛ قَالَ: لَمَّا مَرِضَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَضَهُ الَّذِي مَاتَ فِيهِ، كَانَ فِي بَيْتِ عَائِشَةَ. فَقَالَ : ادْعُوالِي عَليّاً قَالَتْ عَائِشَةُ؟ يَا رَسُولَ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ!نَدْعُو لَكَ أبَا بَكْرٍ؟ قَالَ: ادْعُوهُ قَالَتْ حَفْصَةُ: يَا رَسُولَ للّهِ! نَدْعُو لَكَ عُمَرَ؟ قَالَ ادْعُوهَ قَالَتْ أُمُّ الْفَضْلِ: يَا رَسُولَ اللّهِ نَدْعُو لَكَ الْعَبَّاسَ؟ قَالَ: نَعَمْ. فَلَمَّا اجْتَمَعُوا رَفَعَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأسَهُ. فَنَظَرَ فَسَكَتَ. فَقَالَ عُمَرَ: قُومُوا عَنْ رَسُولِ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ جَاءَبَِلٌ يُؤْذِنُهُ بِالصََّةِ. فَقَالَ: مُرُوا أبَا بَكْرٍ فَلْيُصَلِّ بَالنَّاسِ فَقَالَتْ عَائِشَةُ: يَا رَسُولَ اللّهِ إنَّ أبَا بَكْرٍ رَجُلٌ رَقِيقٌ حَصِرٌ. وَمَتىَ َ يَرَاكَ، يَبْكِى، وَالنَّاسُ يَبْكُونَ. فَلَو أمَرْتَ عُمَرَ يُصَلِّى بِالنَّاسِ. فَخَرَجَ أَبُو بَكْرٍ فَصَلِّى بِالنَّاسِ. فَوَجَدَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ نَفْسِهِ خِفَّةً. فَخَرَجَ يُهَادَى بَيْنَ رَجُلَيْنِ. وَرِجَْهُ تَخُطَّانِ فِي ا‘رْضِ. فَلَمَّا رَآهُ النَّاسُ سَبَّحُوا بِأبِي بَكْرٍ. فَذَهَبَ لِيَسْتَأخِرَ. فَأوْمَأ اِلَيْهِ النَّبِيّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أي مَكَانَكَ. فَجَاءَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَلَسَ عَنْ يَمِينِهِ. وَقَامَ أَبُو بَكْرٍ. وَ كَانَ أَبُو بَكْرٍ يَأتَمُّ بِالنَّبِيِّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَالنَّاسُ يَأتَمُّونَ بِأبِي بَكْرٍ. قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: وَأخَذَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْقِرَاءَةِ مِنْ حَيْثُ كَانَ بَلَغَ أَبُو بَكْرٍ.قَالَ وَكِيعٌ: وَكَذَا السُّنَّةُ.قَالَ: فَمَاتَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي مَرَضِهِ ذَلِكَ.فِي الزوائد: إسناده صحيح ورجاله ثقات. إ أبا إسحاق اختلط بأخر عمره و كَانَ مدلّسا. وقد رواه بالعنعنة. وقد قَالَ البخاري:  نذكر ‘بي إسحاق سماعا من أرقم بن شرحبيل.

 

369. (1235) (6356)- İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, kendisini ölüme götüren hastalığa yakalandığı vakit Hz. Aişe'nin evinde idi. "Bana Ali'yi çağırın!" buyurdular. Hz. Aişe radıyallahu anhâ: "Ey Allah'ın Resûlü! Sana Ebu Bekr'i çağırsak olmaz mı?" dedi. "Onu çağırın!" buyurdular. Hafsa radıyallahu anhâ: "Sana Ömer'i çağırsak olmaz mı?" dedi. "Onu çağırın!" buyurdular. Ümmü'l-Fadl: "Ey Allah'ın Resûlü! Sana Abbâs'ı çağırsak olmaz mı?" dedi. "Evet!" buyurdular. (Adı geçenler) toplanınca Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm mübarek başlarını kaldırarak (etrafa bir) bakıp sükut ettiler. Hz. Ömer:

"Kalkın! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yalnız bırakın!" dedi. Az sonra Bilâl geldi. Resûlullah'a namazı haber verdi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Ebu Bekr'e söyleyin halka namaz kıldırsın!" buyurdular. Hz. Aişe "Ey Allah'ın Resûlü! Muhakkak ki Ebu Bekr, yumuşak kalpli, tutuk bir kimsedir. (Makamınızda) sizi göremezse ağlar, insanlar da (ona katılıp) ağlarlar. Emretseniz de halka namazı Ömer kıldırsa!" dedi. (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm namazı Ebu Bekr'in kıldırması için ısrar edince) Hz. Ebu Bekr, halka namaz kıldırmak üzere öne geçti. Bu sırada Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kendinde bir hafiflik hissetti. İki kişinin arasında dayanarak mescide geçti, ayakları yerde sürünüyordu. Halk Aleyhissalâtu vesselâm'ı mescidde görünce Ebu Bekr'i "sübhanallah!" diyerek ikaz ettiler. O geri çekilmek istedi. Ama Aleyhissalâtu vesselâm: "Yerinde kal" diye işaret etti. Resûlullah gelip Ebu Bekr'in sağına oturdu. Ebu Bekr kalktı. Hz. Ebu Bekr Resûlullah'ı imam kıldı, halk da Ebu Bekr'i imam kıldı. İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, kıraatı, Hz. Ebu Bekr'in kıldığı yerden aldı."

Vekî der ki: "Sünnet böyledir (ikinci imam, kıraatı birincinin kaldığı yerden devam ettirir)."[2]

 

AÇIKLAMA:

 

Resûlullah'ın son günleriyle ilgili açıklama daha önce geçmişti. Rivayetler, bu hastalık sırasında Hz. Ebu Bekr'in üç gün (12 vakit) imamlık yaptığını ifade eder. Resûlullah iki sefer mescide çıkmış olmalı. Birinde yatsı, diğerinde öğle namazı için. Rivayetler dikkat edilmezse karıştırılabilir ve tenakuz var zannedilir. Nitekim, Resûlullah'ın mescide giderken omuzlarına dayandığı belirtilen isimler de ihtilaflı görülür. Nevevî şöyle bir telifte bulunur: "Resûlullah'ın dayandığı belirtilen Hz. Aişe ve Berîre gibi kadınlar, oda içerisinde yardımcı olmuşlardır. Oda kapısından sonra erkekler (Hz. Abbâs, Hz. Ali, Fadl İbnu Abbâs, Üsame İbnu Zeyd) nöbetleşe Resûlullah'ı mesciddeki yerine kadar götürmüşlerdir."

Namaz sırasında Hz. Ebu Bekr, Resûlullah'a uymuş, Resûlullah, hastalığı sebebiyle alçak sesle ve oturarak kıldırdığı için, Hz. Ebu Bekr mübelliğlik yaparak namazın harekâtını halka duyurmuştur. Dolayısıyla halk hakikatte Hz. Ebu Bekr'e değil, Resûlullah'a uymuştur. Esasen imam varken cemaatın bir başkasına uyarak namaz kılması caiz olmaz. Mamafih şarihler, bir seferinde Resûlullah'ın Hz. Ebu Bekr'e uyduğunu, bir seferinde de Hz. Ebu Bekr'in belirtildiği şekilde Resûlullah'a uyduğunu kabul ederler. Bu yorum, diğer bazı ihtilafların çözümünde de faydalıdır.[3]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/72.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/73-74.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/74-75.