* CUMANIN FARZİYYETİ

 

ـ321 ـ6308 ـ1081 -حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْد اللّهِ بْنِ نُمَيْرٍ. ثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ بُكَيْرٍ، أَبُو جَناَّبٍ )خَبَّابٍ(، حَدَّثَنِي عَبْدُ اللّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْعَدوِيُّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ،

عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللّهِ؛ قَالَ: خَطَبَنَا رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: )ياُ أيُّهاَ النْاَسُ! تُوبُو إِلَى اللّه قَبْلَ أنْ تَمُوتُوا. وَباَدِرُوا بِا‘عْماَلِ الصاَّلِحَةِ قَبْلَ أنْ تُشْغَلُوا. وَصِلُوا الَّذِي بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ رَبِّكُمْ بِكَثْرَةِ ذِكْرِكُمْ لَهْ، وَكَثْرَةِ الصَّدَقَةِ فِي السِّرِّ وَالْعََنِيَةِ، تُرْزَقُوا وتُنْصَرُوا وَتُجْبَرُوا. وَاعْلَمُوا أنَّ اللّهَ قَدِ افْتَرَضَ عَلَيْكُمُ الْجُمُعَةَ فِي مَقَامِي هذَا، فِي يَوْمِي هذَا، فِي شَهْرِي هذَا، مِنْ عاَمِي هذَا، إِلَى يَوْمِ الْقِياَمَةِ. فَمَنْ تَرَكَهاَ فِي حَياَتِي أوْ بَعْدِي، وَلَهُ إماَمٌ عَدِلٌ أوْ جَائٌرِ، اسْتِخْفَافاً بِهاَ، أوْ جُحُودًا لَهاَ، فََ جَمَعَ اللّهُ لَهُ شَمْلَهُ، وََ بَارَكَ لهُ فِي أمْرِه. أَ، وََ صََةَ لَهُ، وََ زَكاَةَ لَهُ، وََ حَجَّ لَهُ، وََ صَوْمَ لَهُ، وََ بِرَّ لَهُ حَتَّى يَتُوبَ. فَمَنْ تَابَ، تَابَ اللّهُ عَلَيْهِ. أَ، َ تَؤُمَّنَّ امْرأةٌ رَجًُ. وََ يَؤُمَّ أعْرَابِيُّ مُهَاجِرًا. وََ يَؤُمَّ فاَجِرٌ مُؤْمِناً، إَّ أنْ يَقْهَرَهُ بِسُلْطَانٍ، يَخَافُ سَيْفَهُ وَسَوْطَهُ.فِي الزوائد: إسناده ضعيف، لضعف عَلَى بن زيد بن جدعان وعبد اللّه بن مُحَمَّد العدويّ.

 

321. (1081) (6308)- Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) bize hitap etti ve dedi ki: "Ey insanlar! Ölmezden önce Allah'a tevbe edin. (Musibet hastalık, yaşlılık gibi) ağır meşguliyetlere düşmezden önce salih ameller işlemede acele edin. Çok zikir ederek, gizli ve açık çok sadaka vererek Allah'a karşı üzerinizdeki borcu ödeyin ki bol rızka, ilahi nusrete ve ıslah-ı hale mazhar olasınız. Bilesiniz Allah, benim içinde bulunduğum şu makamda, şu günde, şu ayda, bu yıldan Kıyamet'e kadar devam etmek üzere Cum'a namazını farz kıldı. Kim bunu, benim sağlığımda veya ölümümden sonra adil veya zalim bir imam oldukça, istihfaf ederek veya inkar ederek terk edecek olursa Allah onun iki yakasını bir araya getirmesin, işine bereket vermesin. Haberiniz olsun! O kimsenin tevbe etmedikçe ne namazı, ne zekatı, ne haccı, ne orucu, ne de makbul bir iyiliği vardır. Kim de tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder. Haberiniz olsun! Bir kadın bir erkeğe imamlık yapamaz. Bir bedevi de muhacire imamlık yapamaz. Facir de mü'mine imamlık yapamaz. Ancak fâsık zor kullanır, mü'min de onun kılıncından ve kamçısından korkarsa bu durumda imama uyar."[1]

 

AÇIKLAMA:

 

Kadının imamlık yapamayacağı belli bir husustur. Bedevinin muhacire yapamaması, bedevilerin dini bilgilerdeki eksikliğinin çokluğundandır. Muhacirler ise Medine'de Resûlullah'ın terbiyesinden geçen ilim ve irfanda yüce makama ermiş kimselerdir. Fasığın, fasık olmayana imameti de buradan gelir. İmamın ilim ve faziletçe önde olanlardan seçilmesi esastır. Herşeye rağmen fukahâ bu yasağı kerahate hamletmiş, fasığın, cahilin arkasında kılınacak namazın sahih olduğuna hükmetmiştir.[2]

 


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/49.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/49-50.