* KAMİS VE İZAR

 

ـ5239 ـ1ـ عن أسْمَاءَ بِنْت يَزِيد بْنِ السَّكَنِ رَضِيَ اللّهُ عَنْها قال: ]كَانَتْ يَدُ قَمِيصِ رَسُولِ اللّهِ # الى الرُّسْغِ[. أخرجه أبو داود والترمذي.

 

1. (5239)- Esma Bintu Yezid İbnis-Seken (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın  gömleğinin kolu bileğe kadardı." [Tirmizî, Libas 28, (1765); Ebu Davud, Libas 3, (4027).][1]

 

AÇIKLAMA:

 

Kamis, beden üzerine giyilen, cilde temas eden çamaşırdır.

İzar ise peştemal gibi belden aşağıyı  örten, bele bağlanmak suretiyle giyilen libasa denir.

Sadedinde olduğumuz hadis, yen uçlarının bileğe  ulaşıp, bilekten öte taşmadığını göstermektedir. Bazı rivayetlerde kamisin boy  itibariyle topukların yukarısında kaldığını görmekteyiz. Ancak yenlerin parmaklara kadar uzandığını te'yid eden rivayetler de var. Alimler, kamisin kolunun, parmakların yen ile bilek arasında olacak bir uzunlukta bulunmasının müstehab olacağı hükmünü  çıkarırlar.[2]

 

ـ5240 ـ2ـ وعن الْعََءِ بن عبدالرّحمنِ عن أبيهِ قال: ]سَألْتُ أبَا سَعيدٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه عنِ ا“زارِ. فقَالَ: عَلى الخَبِيرِ سَقَطْتَ قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أُزْرَةُ الْمُؤْمِنِ الى نِصْفِ السَّاقِ، وََ جُنَاحَ عَلَيْهِ فِيمَا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْكَعْبَيْنِ، وَمَا كَانَ أسْفَلَ مِنْ ذلِكَ فَهُوَ في النّارِ، وَمَنْ جَرَّ إزَارَهُ بَطَراً لَمْ يَنْظُرِ اللّهُ إلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ[. أخرجه مالك وأبو داود. ولم يقل أبو داود: يَوْمَ الْقِيَامَةِ .

 

2. (5240)- Alâ İbn Abdirrahman babasından naklediyor: "Ebu Said (radıyallahu anh)'e izar hakkında sordum. Dedi ki:

"Tam bilene düştün! Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demişti:

"Mü'minin izarı bacağın yarısına kadar uzanmalıdır. Burası ile topuklar arasında olmasının da bir günahı yok. Ama topuktan aşağı inen kısım ateştedir. Kim de, gururla izarını (yerde) sürürse kıyamet günü Allah ona (rahmet) nazarı ile bakmaz." [Muvatta, Libas 12, (2, 914, 915); Ebu Davud, Libas 30, (4093); İbnu Mace, Libas 7, (3573).]

Ebu Davud'un rivayetinde "kıyamet günü" ibaresi mevcut değildir. [3]

 

ـ5241 ـ3ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]مَا قَالَ رَسُولُ اللّهِ # في ا“زَارِ فَهُوَ في الْقَمِيصِ[. أخرجه أبو داود .

 

3. (5241)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) izar hakkında ne söylemişse o, kamis hakkında da muteberdir." [Ebu Davud, Libas 30, (4095).][4]

 

AÇIKLAMA:

 

Hadis, izarın boyu, yerde sürünmesi ile ilgili olarak Resulullah'ın beyan  ettiği bütün hükümlerin kamis için de geçerli olduğunu belirtmektedir. Nitekim bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "İzarda, kamisde, sarıkta isbal (sarkıtma) vardır. Kim bu sarkıtılan kısımdan bir miktarını yerde kibirle sürüyecek olursa Allah kıyamet günü ona rahmet nazarında bulunmaz."[5]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/49.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/49.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/49.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/50.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 15/50.